DEĞERLİ HANIMEFENDİ ,
Saygıdeğer Kadın ,
yazınızı ayrı , cevabınızı şahsımda teşekkürlerimle karşıladığımı bildirir ilk cümlem ile başlamak istiyorum…bir şart ile ; bu ne bir kompliman , ne de abartı kabul görülmemeli tarafınızdan…çünkü ben , yazmış olduğum hiçbir yazımı kişiselleştirmeden, Genele arz eden bir içerik ile Dünya Kadınına değil , saygıyı yüzlerce yıldır hak eden Türk Kadınına ithaf ederek yazarım…O kadın ki benim Anam , Kardeşim , Teyzem , Halam , Komşum Aliye , hemşerim Kerime , okuldaşım Feraye , Kalemdaşım Ayşe olmuştur gereğinde .
Temelde Amazonların Ülkesi olan Anadolu Kadını işbu özelliği ile dahi şahsımda beni hiç mi hiç enterese etmemiş dünya kadınından…Onuru,Gururu ,Şerefi,Haysiyeti ,Vefakar ve Cefakarlığı ile on kere , yüz kere , bin , yüz bin kere haketmektedir kalem fiskelerimi…yazılarımı , saygımı haketmektedir ki bu saygı , bu saygıyı göstermeyen erkeğine , on binlere ,yüzbinlere , milyonlara ithaf ve bir kılıç darbesidir tam yüreklerine.
Yürekte başlayan Aşktır , esaret beyinde başlarsa, kadın korkusunun salgıladığı hormon erkeği tetikleyen bir noktaya çeker ki , asıl korkusunun sokakta kalmak , çocuğu ile rezil olmak , izzeti nefsi ile başbaşa kalmak yetileri haline dönüştüğünü tesbit eden lafta erkeği katmerli bir biçimde beyinsel esaret zincirlerinin sadece uygulamasına iter diyebiliriz…bu zincir , gereğinde dayak , gereğinde aç bırakılmak , gereğinde ise tarifsiz cürümlerine sebebiyet vermektedir örnekleri ile .
Bu örnekleri görmezden gelip , mış gibi sayarak hareket etmek ise , gaflet ve hiyaneti süregetirir ki , ben bu oyunu bozarım diyenlerde var tabii ki .
Ancak savaşmak tercihi ile , vitrine çıkmak noktasında kalan ve şaşırmış bir Kadını bugün sözde tartışmalarla geçen yüzlerce senelik şokundan uyandırmaya çalışanlara bir sözümüzde var elbet…beni kandıramazsınız, siz en büyük dolandırıcısınız…laf dolandırıcıları sizi .
Eğitim miş…ne eğitimi…temel konu Adalet tir . Adalet kılıcı eşit fiskeler ile can acıtmadıkça bu erkek daha çok can acıtacaktır…ve tabiatı ile tesettür noktasında bir adım daha ileri giderek , tarifini istediği gibi biçimlendirip işbu taviz ile birini mutlu etmişte , ikincisini , ikincisini halletmişte üçüncüsüne de kulp arar hale getirecektir…getirmiştir de , örnekleri ile sabittir.
Söz dinletecek erkek , erkek olmalıdır…bir bakışı yeter ki ” Her at sahibine göre kişner ” sözünden erkekten çok Adam olmalıdır Adam.
Cam ile veya cinsi dışında örnekler ile örneklenen Kadın isyan etmelidir kendi dışında ki örneklere…O Bir Kadındır…İnsandır herşeyden önce.
Kendi insanlık dışında eylemler uygulayıcısı olan sözde erkek , ne anlar İnsanca duygulardan…dedikodu ne sebeple doğmuştur sanıyorsunuz…herşeyin yegane sebebi erkektir…ancak Kadınımızında annelik tarifini bir daha , bir daha ve yüzlerce defa ön yargısız gözden geçirip…Baba düşmanı evlatlar yaratmamalıdır…sözümüzüde esirgememeliyiz…yapıcılık ve Sosyal Çözüm adına .
Saygılarımız Türk Kadınına
Tunçluer
YORUMLAR
Sayın Ferhan ERDOĞAN ,
teşekkür ederiz...
Makale severler ,
Bir üst kimliğin yazısını okudunuz mu ? okudunuz mu sevdalarını , İnsanlığını...kimliksiz olduğunu ifade eden söze geldiniz mi...teşhis ettiniz mi söyleten kaynağı ,
Vicdanın kaleleri yıkılmamış amma , hala kadın çıplak...aslı çıplak erkeğin beyin kucağında .
Haykırıyorum...erkek çıplak Anne .
Tunçluer
Bir benmiyim maskeler takmak zorunda bırakılan...Bir benmiyim zoru,hemde en zoru tek başına yaşamak zorunda birakılan,bir benmiyim... ?
Bir benmiyim hala kimlik savaşı vermek zorunda olan, bir benmiyim sorumluluklar zincirinde prangaya vurulan...Bir benmiyim içindeki beni susturan,sessiz haykırışları feryada dönüşen,yine feryatları sessizce kendine dönen...
Bir benmiyim başka hayatları görüp,görmüyormuş gibi yapan,devekuşu misali yaşamak zorunda bırakılan....Ne zaman doğdum,ne zaman büyüdüm,farkına varamadan ne çabuk geçti zaman.Yarınlara ertelendi hep umutlar,yarınlarda arandı gelecek diye beklenen mutlu zamanlar....Bitmeyen yarınlar,tükenmeyen umutlar,bir türlü gelmek bilmeyen mutlu zamanlar,Yinede yorulmadan,sabırla beklenen yarınlar,yarınlar,yarınlar...Hep varolacak yarınlar.
Ne tez geçti ömrüm,yaşlandım farkına varmadan...Aslında yaşlanan bir benmiyim,binlerce umut,binlerce istek,binlerce mutluluk,sabrın erdemine varan duygular,onlarda yaşlanmadımı benle beraber...Bir inatlaşmadır gidiyor bende,tıpkı donkişot misali yel değirmenleri ile savaşıyorum gözüm açık..
Kurtlarla,kuzunun savaşı var kuzucuklar adına...
Bir benmiyim yaşamla dansetmekten vazgeçmeyen,yorulmadan müziğin ritmine ayak uydurmaya çalışan...Tüm yoğunluğu hissederek ,yaşam ahengini oluşturmaya çabalayan...
HAYIRRR...Binlerceyiz biz,sesiz kalmak zorunda bırakılmış koskoca bir orduyuz,içlerimizdeki sesleri susturmak zorunda kalan koskoca bir orduyuz biz..Kimliğini yalnız kendinin bildiği,başkalarının verdiği kimliklerle yaşamak zorunuluğu olan bizler...Şairin dediği gibi, soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen kadınlar,incecik elleri,kocaman yürekleriyle varolan,ama varlığını kabul ettirmekte zorlanan kadınlar,yaşam standartlarını başkalarının belirlediği kadınlar..
İş kadını oluruz,temizlikçi oluruz,bulaşıkçı,aşçı oluruz...
Yeri gelir yar oluruz,yeri gelir sevda oluruz....
Ana oluruz,eğitmen,öğretmen oluruz...
Herşey oluruz birden,hiçbirşey oluveririz aniden.....Kimse sormaz, birçok vasıf yüklenir küçücük omuzlara,bir çok ölçü hep bize göre.Yakıştırılmayan tek bir ölçü vardır İNSAN olduğumuz...Kimse bizi cinsiyet gözetmeksizin görmek istemez,Oysa biz, sadece öncelikle insanız.
Bu günün Türkiyesine,çağ atladığından söz edilen ama bugün bile bunların konuşulduğu o güzel ülkeme ve insanlarına...Üzgünüm ben hala kimliksizim...Benim hala, bir adım yok......
ferhan erdoğan
1 agustos 2001
bu yazıyı yazdığımdan bu yana hala,değişen birşey olmadı neyazıkki..anlamlı yazınızı kutlarım,selam ve saygıyla...
Tunçluer
Vicdanın kaleleri yıkılmamış amma , hala kadın çıplak...aslı çıplak erkeğin beyin kucağında .
Haykırıyorum...erkek çıplak Anne .
Tunçluer