Geleceğim…
Birinci kural, GÜLECEKSİN…
İkinci kural, SEVECEKSİN…
Üçüncü kural, DÜŞÜNMEYECEKSİN…
…………………..
Ve hiçbir zaman bu kuralları hatırlamayacaksın. Günü geldiğinde gülmek haram olacak, sevgi yalan diye direteceksin, düşünceler zihnini kemirip bitirecek…
Sonra mı? Durup güldüğünü fark edeceksin! Gözlerinin hiç olmadık yerde parladığını fark edeceksin. Bunun çeşitli sebepleri olduğuyla kendini kandırmaya bile çalışacaksın. Ama sen orada zaten biliyor olacaksın her şeyi…
……………
Renklerin cümbüşüyüm ben. Öyle egosu yüksek laflardan değil. Sertap’ın dediği gibi rengarenk… Kız olsaydım da zaten beyaz bir gözlüğüm olurdu, uzun renkli elbiseler tercih edip saçlarımı küt kesim dediklerinden hafif daha uzun tutardım. Ya da bunların hiçbirini yapmaya da bilirdim. Bir genç kızı nasıl beğendiğimi tarif etmiş de olabilirim. Ama bunu ‘askıntı olmadan’ yapmayı en iyi bilenlerden biri olarak yapmış da olabilirim…
…………...
Bir fotoğraf…
Yeşil, mavi, turkuvaz(sanki), sarı, kahverengi, siyah ve pembe… Pembe bardağın üzerindeki şemsiye değil; gülüşünü şenlendiren, dişlerine dokunduran, gözlerine baktıran, gizli gamzeyi gün yüzüne çıkartan Dudaklar…
Gülüş ifade halini alırken ki hamle, yanaklar kendisini geriye doğru çekiyor güzel burun ortaya çıkıyor. Gözler daha anlamlı bir hal alıyor. Tüm bunlar bana ne de çok benziyor.
Ne mi anlatıyor?
Şöyle başlıyor söze ‘’gülüyorum evet, sana gülüyorum, içimdeki hafif burukluğu atarmışçasına gülüyorum, aynı zamanda selamda çakıyorum sana, kulağın çınlıyordur şimdi nasıl olsa, iyi ki Dicle var yanımda bir o biliyor burada olanları bir de etrafta gezinen çalışanlar filan, kimse anlatmayacak ama sana bir şey. Şimdi de sen gülüyorsun değil mi? Çünkü gülüşümden anlayacaksın, okuyacaksın değil mi her şeyi? Biliyorsun benim de tahmin etmem güç değildi, neden benden bir fotoğraf istediğini, üstüne üstlük tek fotoğraf tek çekim diye tutturuşunu. Olsun gözlerimden içeriye girme isteyişini, kendini kendimde görmek isteyişini sevdim nasıl olsa. Bende izin verdim, tüm fotoğraflar arasında dikkat ediyor musun bilmiyorum bir tek sana bakıyorum…’’ ve böyle bitiriyor ‘’Hoş geldin bana!’’
………………...
haaaa!!! Bu arada unutmadan Pablo’nun selamı var. ‘’portakal kahkahalı kızı öp benim için’’diyor…
Doğuşan IŞIK (07.08.2010)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.