- 1051 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
Kumruların Aşkı
Bahar ayları.
Nergis sokağındaki çınar ağacının dallarında hummalı bir çalışma var. Bir çift kumru yavrularını büyütecekleri yuvayı yapma telaşında. Erkek kumru bahçelerden topladığı dalları, yuvada kendisini sabırsızlıkla bekleyen dişe kuşa taşıyor. Dişi kuşsa, erkek kuşun gagasından aldığı dallarla hararetli bir şekilde yuvasını örmeye başlıyor.
Birkaç gün sonra yuva en son şeklini almış durumda. Bu arada erkek kuş mutluluk içerisinde, yuvada yatan eşine hem yem taşıyor, hem de gagasıyla onun gagasına dokunarak sevgisini göstermeye çalışıyor.
Bir hafta sonra dişi kuşun tüyleri arasında bir çift beyaz yumurta görünüyor. Erkek kuşun keyfine diyecek yok.
Erkek kuşun yine yem aramaya gittiği bir sabahta, dişi kuş huzur içinde yumurtaların üzerinde yatıyor. Fakat birkaç dakika sonra, dişi kuşun gözlerinde büyük bir korku beliriyor. Ağaca tırmanan siyah bir kedi dalların arasından sinsice yuvaya doğru ilerliyor.
Dişi kuş tüylerini kabartmış, hınçla üstüne doğru gelen kediye bakıyor.
Kedi gözlerini kısmış sürüne sürüne yuvada yatan dişi kuş doğru iyice yaklaşıyor.
Dişi kuş biraz daha bekliyor ve neredeyse üstüne atlamak üzere olan kediye doğru bir anda saldırıyor. Fakat, kedi anında dişi kuşun boynunu ısırıyor. Bu boğuşma sırasında ağaçtan aşağı doğru yuvarlanıyorlar.
Erkek kuş kursağına biriktirdiği yemleri, eşine vermek için yuvasına yeniden dönüyor. Ama bir tuhaflık var! Eşi yuvada yok. Yuvaysa savaş alanı gibi.
Erkek kuş çıldırmışçasına eşini arıyor. Önce ağacın dallarına, sonra çatılara bakıyor ama eşi oralarda da yok. O ara gözü aşağıdaki bir hareketliliğe kayıyor. Başını buraya çevirip baktığındaysa yüreği paramparça oluyor…
Eşinin cansız bedeni kedinin pençeleri arasında. Erkek kuş delirmişçesine kediye saldırıyor. Kedinin kendisini öldürebilecek olması umurunda bile değil. O an tek istediği sadece eşine ulaşmak oluyor. Ama kedi ağzındaki dişi kuşla beraber oradaki bir kömürlüğün penceresinden içeri doğru kaçıyor. Erkek kuş kahrolmuşçasına orada saatlerce dönüp duruyor. En sonunda perişan bir halde çınar ağacına geri dönüyor. Daha birkaç saat önce mutluluk içinde oldukları yuvaları darmadağın olmuş. İçinden yavruları çıkacak yumurtaları paramparça..
Aradan günler geçiyor.
Erkek kuş, eşiyle hayatının en güzel günlerini geçirdiği çınar ağacının üzerinde bir haftadır yemeden içmeden sadece acı acı ötüyor. İşte tam bu sırada bir şey oluyor. Erkek kuşun gözleri fal taşı gibi açılıyor. Gözlerinde büyük bir kinin resmi beliriyor. Aşağıda şu an eşini öldüren o siyah kedi dolaşıyor. Erkek kuş işte an içinde büyük bir nefretle kanatlarını açıyor ve belki de hayatının en son uçunu yapmaya hazırlanıyor..
Bir kaç saniye sonra kedinin üzerine ok gibi dalıyor. Tükenmiş bedeniyle eşini öldüren o o siyah kediyi gagalamaya çalışıyor. Dermanı bitmiş kanatlarıyla ona vurmaya başlıyor.
Fakat ilk şaşkınlığı atan kedi birkaç pençe darbesiyle erkek kuşu yere savuruyor.. Sonra da boğazına yapışıyor..
Erkek kuşsa kalan son gücüyle gagasını kediyi vurup ölen eşinin öcünü almaya çalışıyor.
Ne sonraki bahar, ne de diğer baharlarda artık o çınar ağacındaki bir çift kumrunun mutluluk ötüşleri duyulmuyor.
YORUMLAR
Hani ,"Kumrular gibi" derlerdi ya, demek her kumru gibide değilmiş....
Çok güzeldi..Yürekten kutladım.Selam,saygı...
Mustafa Sakarya
Eşi ve yuvası için nasıl savaşılacağını bir kumrudan öğrenmek insanoğluna derstir. Hayvanları gözlemleyerek gerçek insanlığımıza ulaşabileceğiz aslında.Adem peygamberin oğlu, Habil, kardeşi Kabil'i öldürünce, ölü gömmesini kargadan öğrendiği gibi...
güzel bir yazı Mustafa kardeşim.
kutluyorum...sevgilerimle...
Mustafa Sakarya
çaresizlik.....bile bile ölüme gidiş.....işte sevginin bu güzel kalemde bir başka tanımı.....çok hoştu sevgili mustafa.....
Mustafa Sakarya
Bir kuş bile olsa eşi ve yuvası uğruna ölümü göze alan kumruların acıklı öyküsü satırlara dökülmüş kaleminizden, tebrikler. Selam ve saygılar.
Mustafa Sakarya
Çok güzel anlatım.
Tebrikler.
Konuda güzel.
Çaresizliği güzel dillendirmişsiniz.
Takdir ettim ve etkilendim.
Selamlar.
Mustafa Sakarya
Mustafa Sakarya
Mustafa Bey ne kadar güzel anlatmışsınız. Allah kimsenin yuvasını dağıtmasın dedim ister istemez. Tebrik ederim. Çok hüzünlü bir öyküydü. Saygı ve selamlarımla...
Mustafa Sakarya
Gerçek hayatta öyle değil mi ? İnsanlar, ilk çağlardan bu yana , tabiatı gözlemlemişler. Ve gözlemlerinin sonuçlarını hayatlarına uygulamışlar. Bu manada, güzel ve etkili bir örnekti. Kutluyorum sizi Mustafa Bey.