KARDEŞ
Kaç çocuk var Emrullah amca? Diye sorduğumda,her zaman "alti" derdi.Biraz durduktan sonra " beş tane de kız var ha" der böylece çocuklarının toplam sayısını öğrenirdim. Erkekleri evlattan kızları başa beladan sayardı her zaman. Yaşlılık günlerinde erkekler işlerinin yoğunluğundan başlarını kaldırıp hizmet edemediler babalarına.Onunyerine para gönderdiler Almanya’dan,İstanbul’dan banka havalesiyle her zaman.Emrullah amca ile tanıştığımda çocukları delikanlı çağında, kendisi ağa havalarında idi. Geniş ve verimli arazisi vardı, tarlalarınınkarşısında kurduğu kamelyada oturur, o mahalden geçen herkese yemek yedirmeden göndermez fakat yemek bitene kadar da arazisini,oğullarını öve öve anlatırdı.
Bir gün yanına vardım;
-Emrullah amca,seninle bir konu hakkında konuşmak istiyorum,ama kızmayacaksın ve beni sonuna kadar dinleyeceksin.Dedim.
-Tamam,dedi.Başladım anlatmaya korkarak ve gözlerine dikkatle bakarak.Kızdığı zaman gözleri küçülür,kızarırdı çünkü.
-Bak Emrullah amca, bu anlatacağımı nerden öğrendiğimi sorma,bil ki çok emin bir yerden aldım bu bilgiyi.
- Ha neymiş bakalım hele anlat.Dedi ve eve doğru seslendi "Hele yeğenimle bana ayran getirin Meryeeemm"
Meryem küçük torunu,elinde bakır kupaların ağzından sarkan yağlı köpüklerle getirdi ayranları,hem içtim hem anlattım.
- Bak Emrullah amca benden söylemesi,bu benim çocuklar dediğin beş delikanlı senin oğlun değil.Senden değil !
- Başına dünya düşmüş gibi doğruldu,şimdi ağzıma patlatacak şamarı diye düşünürken,durdu,sakince yerine oturdu.
-Haa..kimdenmiş o zaman,sen ne diyorsun yeğenim,sen bana boynuzlu diyorsun,ya da sen beni şu ağacın dalına as gebert demek istiyorsun.
-Yok amca ben diyorum ki bu çocuklar kardeş değil...bunlar senin oğulların değil.
-...ktir git başımı belaya koyacaksın.
-Amca hele sen bir araştır,ben sonra uğrarım,sen sakinleş gerisini sonra konuşuruz.
Emrullah amca içindeki kurdun ayakları kuyruğu beynini yerken,midesini bulandırırken almış çocukları doğru DNA testine götürmüş diye duydum.Sevindim sözümü dinledi,ömrünün son yıllarında hakikati bilerek yaşayacak ve buna ben sebep olmuş olacağım diyerek.Bir kaç hafta sonra evinin yanından geçerken beni gördü kamelyasında oturmuş keyif çatıyordu, seslendi;
-Yeğenim hele geeell.
-Hayırdır amca.
-Hayır mı şer mi gel de gör,dedi.Yanına gittim,bakışların değişmişti,bana gözlerini kısarak fakat tebessümle bakıyordu.Yanına oturdum.Eve seslendi;
-Meryeeeeem.getir bakalım şu doktor raporlarını ne demiş.Meryem elinde üzerinde hastane arması olan naylon çantayı getirdi,Emrullah amca yavaş yavaş açtı,bir gözüyle de beni kesiyordu kıs kıs gülerek.Açtı poşetten bir tomar kağıt çıkardı,bana uzattı.
-Hele oku bakayım akıllı yeğenim,ne demiş doktorlar bu çocuklar benden mi değil mi?
Raporları okudum,yapılan incelemeler sonunda çocukların genetik şifresi ile Emrullah amcanın şifreleri aynıydı,rapora göre tabi ki.
-Bak Emrullah amca çağır çocuklarını buraya ben sana ispat edeyim bu çocukların senden olmadığını bir dakikada.Teker teker isimlerini haykırarak çağırdı,gelip karşısına dizildiler.
-Bak amca şu büyük oğlun siyah bere takmış, onun yanındakinde kasket var,küçüğün başında hiç bir şey yok.Ortanca kahverengi ayakkabı giyiyor, en soldaki yeşil kazak giymiş,diğerinin üzerine bak...açık mavi gömlek, saçları bile benzemiyor birbirlerine bak şu büyük bayağı bir dökmüş oysa ortada duran uzun boylu ve ne kadar gür saçlara sahip.Bu kadar farklılık varken nasıl olur da sen bu çocuklar benden dersin.Bunlar kardeş bile değiller yahu,uyan uyaaan!
-Len yeğenim,Dedi başındaki fesi geriye doğru iterek."Ülen sen ne dersin,ben onca masraf ettim baktırdım DNA larımıza,hepsi tamam çıktı şifrelerimiz tuttu ,sen ceketten,dondan,saçtan,kıldan tüyden bu çocukların kardeş olmadığını nasıl söylersin.Bu çocukların DNA’ sı aynı be oğluuummm.Bunlar kardeş nereye giderlerse gitsinler,ne yerse yesinler,ne giyerse giysinler bunların kardeşliği bozulmaz be oğlum.Kendileri şaşırıp,ele kanıp inkar etseler bile biyolojikman kardeş oldukları hakikatini kimse değiştiremez,şimdi sen git buralardan bizim havamızı,neşemizi,saadetimizi bozma,yıkma. Hadiii ikile bi daha görmiyim seni bizim tarlalarda.Dedi ve kovdu beni.Bir daha uğrayamadım oralara.Ama duyduğuma göre Emrullah yaşlanmış,hastalanmış,oğulları araziyi pay etmeye kalkmış,edememiş.Birbirlerine düşmüşler, arazi bölüne bölüne kimseye bir şey kazandırmayacak hale gelince,hepsi göç etmiş başka memleketlere,şehirlere.Bazısı uzak ülkelerde iş bulmuş,iki göz bir ev tutmuş,kazandığının yarısını kiraya veriyormuş.İşi de zormuş diye duydum.Kanalizasyon hattında makinaların giremediği yerlerdeki tıkanıkları açıyormuş.Bir diğeri hamallık yapıyormuş,beli de ağırıyormuş son zamanlarda,fakat sekiz boğazı beslemesi gerekir ya, mecburen katlanıyormuş acıya.bazen akıllarına düşüyormuş köydeki serin ve saadetli günler,başları düşüyormuş omuzlarına.O zaman anlıyormuş ki çocukları köyü düşünüyor babamız ve birazdan ağlayacak hümgür hüngür kafasına vurarak yumruk yaptığı elini.
Zevklerimizi ve renklerimizi üreten bizleriz.Yaşadığımız coğrafyanın hususiyetlerine göre bazen otlu peynir yapmışız aynı sütten,pazen pelit peynir, bir "HODA" demiş açmışız ellerimizi,bir "ALLAH"... acılarım ıza ayrılıklarımıza ya "anam" demiş ağlamışız,ya "daye" diyerek dökmüşüz gözyaşlarımızı toprağa.
Otlu peynir ile pelit peynir kadar ayrıyız birbirimizden,horon kadar coşkumuz benzer birbirine,halay kadar sıcaktır kalbimiz. Ya zılgıtlarla seviniriz, ya ağıtlar çağırarak paylaşırız acımızı.
Kim kimden üstün görüyorsa kendini,o Tanrı’nın adaletsiz olduğunu söylemektedir aslında,inkar etmektedir Tanrı’nın da kendinin de varlığını.
Dost düşman duysun.Duyursun.
YORUMLAR
Zevkle okuduğum güzel bir paylaşım olmuş.
Sıkmadı ve finali ibretlik öğreti ile çok güzel perçinlenmişti.
Kutlarım kalemi.
Saygılar.
erolabi
Sağlıkla ve saadetle kalın.
erolabi
saygılarımla.