- 1640 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Pişmanlıklar, Keşkeler ve Kaçırılan Fırsatlara İnsan Çerçevesinden Kısa Dokunuşlar
Kaçırdığım fırsatları tekrar alabilir miyim lütfen? Zaman makinesi ne zaman icat olunacak haberi olan var mı? 3G ile birlikte telefonlarımıza yüklenecek yeni bir programla kekelerimizi silebilecek miyiz hayatımızdan? Bazen siz de düşünmüyor musunuz birkaç dakikalığına da olsa geçmişe dönüp şimdimizi düzeltmeyi?
Herhangi bir yazıya ‘insanlar şöyle yapıyor, insanoğlu böyle’’ gibi genellemelerle başlamak kuşkusuz klasikleşmiş ve amatörce bir yaklaşım olacaktır. Ama yine de böyle bir başlangıç yapmak isterim bu yazıya başlarken. Sizce de bu klasikleşmiş yapı, bu yazıya ve bu konuya yakışmaz mı yalnızca?
İnsanoğlunun yeryüzü macerasını göz önüne aldığımızda, insanın yeryüzüne ilk adımıyla birlikte pişmanlıkların ve geriye dönme çabalarının başladığını söyleyebiliriz. Hepimizin bildiği gibi; ilk insan olan Hz. Adem cennetten kovulmuştur ve yeryüzü Hz. Adem için bir sürgünden ibarettir. Hz. Adem cennette yasak olan bir şey yapmıştır. Bu ise elbette ki pişmanlığa neden olmuştur. Düşünsenize cennetteyken yeryüzüne gönderiliyorsunuz. Sizce Hz. Adem hiç pişmanlık duymamış mıdır? Keşke zaman geriye dönse ve cennetteyken yasak olan şu eylemi yapmasaydım dememiş midir? İşte hepimizin zaman zaman içinde bulunduğu acı verici duygu budur. Birilerini suçlamak istemem, hele hele Hz. Adem peygamberi suçlamak haddim değil biliyorum. Ama şu bir gerçek ki bizim de tüm pişmanlıklarımız ilk insan olan Hz. Adem’in pişmanlığına benzemektedir. Hz. Adem’de dahil olmak üzere tüm insanlar geçmişi özlerler. Geçmişi özlemek insan için aldığı nefes kadar gerçek olan bir özlemdir. Şuna da emin olun Hz. Adem peygamberin yerinde siz olsaydınız siz de o yasak meyveyi muhakkak yerdiniz. Bunun kaçınılmaz olduğuna inanıyorum ben.
Albert Einstein der ki; ‘’Evrende her şey bir düzenden düzensizliğe doğru hareket eder.’’ Bu yadsınamaz bir gerçektir. Ama yalnızca maddeler dünyası için değil bizim ruh dünyamız içinde bir gerçektir. Çünkü hepimiz bir şekilde geçmişteki düzenli günleri özlemini çekeriz ve pişmanlıklar duyarız. En acıklı yanı insanın cümlelerine keşke ile başlamasıdır kuşkusuz. Beni bu yazıyı yazmamın nedeni de keşkelerimdir elbette. Bu oldukça can sıkıcı bir durum. Eğer zamanında şu hatayı yapmasaydım şimdi istediklerimi elde etmiş mutlu ve huzurlu bir şekilde hayatıma devam ediyor olacaktım. Kuşkusuz bu çok büyük bir yanılsama. Evet doğru duydunuz, bu büyük bir yanılsamadan başka bir şey değil. Ne yaparsanız yapın pişmanlıklarınız son bulmayacak diyebilirim sizlere. Belki de pişmanlık insanoğlunun lanetidir, kim bilir?
Bir zaman makinesi icat edilse ve icat edilen bu zaman makinesi sizin emrinize sunulsa pişmanlıklarınızın ve kekelerinizin son bulacağına mı inanıyorsunuz yoksa? Yanılıyorsunuz. Böyle bir şey asla olmayacak. Çünkü mantıksal olarak bunun olması imkânsız. İnsan ihtiyaçları sonsuz olduğundan beklentileriniz hiçbir zaman dinmeyecek sevgili insancıklar. Şimdi sahip olduğunuz pişmanlıklarınızı zaman makinesiyle düzelttiğinizde yeni pişmanlıklar sizi bekliyor olacak şimdiki hayatınızda. Onları düzelteyim derken yenileri musallat olacak ve siz yorulana kadar pişmanlıklar sizin yakanızı bırakmayacak, hatta yorulduktan sonra da. Peki, ne yapmak lazım o zaman? Durum bu kadar çaresizse insan ne yapabilir? Acılar ve pişmanlılar denizinde boğulacak mıyız? Elbette ki hayır. Aslında işi bizler karmaşıklaştırıyoruz. Çözüm yolu gayet basit; olanları kabul edeceğiz. Evet evet aynen böyle. İyi ya da kötü hepimizin yaşanmışlıkları ve anıları var. Önemli olan bu anıları kabul etmek ve olduğu gibi geçmişimizde bırakıp yolumuza devam etmek. Kimin olduğunu bilmiyorum ama güzel bir söz biliyorum; ‘’ Güneşin doğuşunu kaçırdım diye üzülenler, güneşin batışını da kaçırırlar.’’ Geçmişimizdeki olumsuzluklara saplanır kalırsak, bugünümüzü ve dolayısıyla yarınımızı da kaybederiz. Hâlbuki buna ne gerek var? Bırakalım geçmiş geçmişte kalsın ve yalnızca bize yol gösterici olsun. Biraz argo bir söz olacak ama ‘’Tecrübe hayatta yenilen kazıkların bileşkesidir.’’ Geçmişte yaşadıklarımız yalnızca tecrübe olarak bize eşlik etse; acı, hüzün ve sıkıntı olarak hayatımızı zorlaştırmasa olmaz mı sanki?
Hem içinde yaşadığımız evren, hem de kişisel evrenimiz Einstein’ında dediği gibi düzenden düzensizliğe doğru hareket eder bu bir gerçek. Ama başka bir gerçekte biz insanların düzen kurma gücüne sahip olmalarıdır. Hz. Adem’in hikayesi yalnızca cennetten kovulması değildir, unutmayalım. Hz. Adem cennetten kovulmuştur, yer yüzüne sürgün gönderilmiştir. Ama sonra affedilmeyi de, yeryüzüne hükmetmeyi de bilmiştir. Bizim yapmamız gereken de budur. Kaybettiklerimize üzülmek yerine neler kazanabileceğimize bakmalıyız. Bakalım geçmiş geçmişte kalsın. Zaman pişmanlıklar ve keşkeler içinde kaybolma zamanı değil, içinde yaşadığımız evrene ve kişisel evrenimize hükmetme zamanıdır.
NOT: Elbette yaptığımız olumsuzluklar için pişmanlık duyacağız ya da kaçırdığımız fırsatlar olacak. Benim bahsettiğim bu duyguyu yok saymak değil lehimize kullanmak…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.