Geçmişim… Sizde varsınız içinde!
Işıklar kapanır, müzik açılır, parmaklar hazırlanır ve bu hikayenin ilk satırları atılır…
…………
Geçmişe hoş geldin davetiyesidir bu. Öyle bilindik küskünlükler, düğün arifesinde barışan baba oğul kırgınlığı, hele ki bayramda elini öpmeye koştuğun anne hüznü yoktur. Geçmiş, 23 Nisan sabahı neşesiyle çağırılır, büyük babanın harçlık verişiyle anılır.
BURASI NERESİ?...
Sessizlik… havaalanı… tren garı… otobüs terminali… ve unutulmuş bir rıhtım…
James Blunt-Tears and Rain…
Kan ter içerisinde, çığlıklar eşliğinde yetişmeye çalıştığın, kalabalıkların engelini ite kaka geçtiğin, uykunda ‘son’ bir okşayışını duyduğun gizemli sevgiliyi durdurmaya çalıştığın, yolcu gemisi…
‘’Deli’’ rüyaların dozerleri…
Yolunu kaybetmiş veyahut yarin yumuşak kollarına koşan titrek yüreklerin konakladığı melankoli oteli…
Mutluluk yoksulu gönlü zenginlerin ibadet yeri…
Hancı doldur şarabı, reis doldur rakıyı, barmen doldur birayı…
İkinci sınıf bir motel, üçüncü sınıf bir gazino, birinci sınıf bir tamirhane…
Ve burası Orta Asya da kimselerin bilmediği Lamalar diyarı…
…………
Şimdi ışıklar yakılır ‘geçmiş’ yanağıma bir öpücük kondurur. Bir ıslık çalınır ‘gelecek’ düşer yanıma…
Geçmiş gider… Kumsalın üzerinde bir iki ayak izi bırakarak. Uçları ıslanmış lacivert bir elbisenin içinde sunar deniz kızını giderayak. Ucundan tuttuğu için midir başlangıçtaki ıslaklık? Poseidon yakın dostum: ‘’Biliyorsun sana emanet bu güzel kız. Bozuşmayalım!’’
Ne oldu benim geçmiş yazıma, hani neşeli bir geçmiş yazısı olacaktı. Teoman bağırıyor odamın içinde çılgınca ‘’Sen geçerken sahilden sessizce / Gemiler kalkar yüreğimden gizlice…’’ diye. Ah Poseidon biliyorum, sensin bu hayal-i rüyanın sebebi…
…………
Dün yakın bir dostun söylediği şu keskin deyişiyle kapanışı yapalım: ‘’Geçmişinin aptal boşluğu, geleceği doldurmak içinmiş.’’
Doğuşan IŞIK (07.08.2010)
YORUMLAR
Şiir tadında bir denemeydi.Umarım devamı gelir.Kabul buyurursanız her yazışınızda sayfanızda nefesleneceğim