OKUL,İLK BAŞLANGIÇ GÜNÜMÜZ
Dört yaştaki gibi değildi ya da beşteki! Bu yıl, doğru bir başlangıç yapıp yapmadığımızın endişesi; okul seçimi, belki de en önemlisi iyi bir öğretmen beklentisi, omuzlardaki yükün nedenli ağır olduğu gerçeğine yeterli bir sebepti bizler için.
Hangi okul, hangi öğretmendi iyi olan? Herkes böyle bakıyor öyle biliyor diye biz de mi onlar gibi düşünmeliydik? Bu yıllarda veliler hep bu şekilde mi düşünürlerdi? Anne babalarımız da bizler için böylesine endişelenmişler miydi? Yoksa bu düşünceler günümüz kaynaklı mıydı? Hayli yorucu imiş. Niteliklerin sürekli değiştiği, müfredatlarla sürekli oynandığı, sosyal olmaktan çıkıp bireysel parasal hizmete zorlanıldığı, kökleşmiş yapılanmaların olmadığı, sürdürebilir şekilde takip edemediğimiz eğitim tabloları eğitime güveni zedelemiş geleceği kaygıyla karşılamış olduğumuz için belki de.
Daha başlarken, uzun sürecek eğitim maratonunda geçirilmiş bu safhalar, belki de sonradan abartılı bulduğumuz günümüz veli yaklaşımlarının gülümsetecek tablolarına dönüşüverecekti. Zaman ilerledikçe fark edebildiğimiz “ kendisine her türlü imkan sağlanmış her bir öğretmen iyi olabilmeliydi ” fikrine düşüncelerimizi kanalize edivermiştik. Öğretme ve eğitme onların asli işiydi. Tarih var oldukça da süregelecekti. O halde yapmamız gereken sorumluluk ve imkanlarımıza odaklanmaktı. Öğretmenlerimize sahip çıkmalı, onun rehberliğinde tamamlayıcı rolümüzü yerine getirmeli, öğretme hevesini dinamik tutabilmeli, kendisiyle çocuklarımız yani onların eserleri hakkında açık yüreklilikle samimi bilgileri paylaşabilmeli, bizleri tanımasını sağlayabilmeliydik. Öğretmenimiz ailemizin saygı duyulan en kıymetli parçalarından olmalıydı. Biz böyle görmüştük bu devam ettirilmeliydi. İyi bir iletişim sağladığımızda da sevgi ve saygımızı satın alınmış hizmetin karşılığı olarak değil içimizden gerçekten öyle geldiği için paylaştığımızı anlatabildiğimiz fırsatları iyi kullanmalıydık.
Artık eğitim yaşamına ilk adımlarımızda zihinlerimizde endişe bulutlarını güven duyarak nasıl atlatabileceğimiz gerekliliğine yoğunlaştırdığımızda yavrumuzun düşüncelerinin önemini fark edebilmiştik. Okulunu ve öğretmenini kendisinin benimsemesinin önemli olacağını anlamak ön plana çıkmıştı. Şimdi olanları daha iyi izleyebiliyorduk. Çocuğumuzun birey olma haklarını atlamayıp sunabilmeli ve kendi yolunu çizmede söz sahibi olması gerektiğini de hatırlayabilmiştik.
Bu yıl pek çokları için bir ilk vardı. Yeni katılımcıları için okul iyice süslenmiş kendisini kucaklayıcı olacağına dair iyice hissettirmişti. Öğretmen ve öğrenciler herkes birbirine bir ilk idi. Çocuğumuzun heyecanı peşinde sürüklenip, duygularıyla yüzleştikleri bu ilk günlerinin tadını almak bir hoştu. Öğretmenleri görebiliyorduk, çocukları kavramaya çalışmalarını izliyorduk. Onlarda da bir ilk vardı. Onlar,onlarcasını hayatlarına alacakken onlarcası da onu hayatlarına bu gün ilk defa katmaktaydılar. Kimbilir bu çocuklardan hangileri dünyanın hangi ihtiyacını giderecek bir imkan oluvereceklerdi?
Fidan toprağa ekilmişti; suyu biz, güneşi öğretmen, muhafazası okul, besini bilgi oluverecekti. Çağdaş uygarlık yolunda, ilim ve irfan dünyasında,vatanını ve milletini seven, çalışkan, ahlaklı bir nesil için olanaklarını açan okulumuza güven hissini yeniden sorgulayıp onu sınıfına uğurlarken, zamanın nasıl aktığını bir kez daha hatırlayıp “benim yavrum büyümüş ve okullu olmuştu” cümleleri zihnimde dağılırken bugün anlamayacağımız ama yarın çok arayacağımız bu günleri anlara hapsedip fotoğraflamakla meşguliyetimiz artmıştı.
Dilerim tamamına da erelim, herkes için de böyle olsun. Kalbim, gözlerimden kayan o çok şeyi anlatan bir damla yaş ile mutluyken ferahlamış halde evimizin yolunu tuttum, onu, etini değerler ülkesinde yetişmesi için öğretmenlerimizin eline kemiğini bende tutarak…..2001.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.