44
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2718
Okunma


"Yeşim Deren’e"
Yaşam, insanları hep bir sınavla sınarken giydirir üzerine, ateşten gömleğin ıslak duruşlara savuran rüzgârını… Hiçbir insan yoktur ki yaşamında bu anlamda esişlerin savurduğu rüzgâra açmasın ruhunu…
Hataların, keşkelerin, sorguların, utançların, özlemlerin katmer katmer yoğurduğu ruhumuzu bazı anlar çıkarmak isteriz tali yollara… Çünkü bazen anayolda kaybederiz en güçlü en cesur en çıplak yanlarımızı… Tali yollar bizlere umudu parlatma, yeniden çoğaltma, tozunu silme, yenileme, doğurma ve yeniden anayola çıkabilme şansını verir…
Bir de dostlar vardır yaşamın savurduğu, salladığı, enkazın göbeğine yaydığı yangın tonlu bulutlarımızın üzerine gülüşlerini dost renklerini eken… Yaralı yanlarımıza güneş ülkesinden getirdikleri tılsımlarını veren ve yaralarımızın kabuklarına koşulsuz sevgilerinin anahtarlarını bağışlayan hiç hesapsız nefestir onlar…
Benim de yorgun yüreğimin soğuk odasına koşulsuz anahtarını göğün alnından söküp getiren bir dostum var... Yürek başkentimin duvağını hiç sorgusuz yakan zamanın arka sokaklarında keşfettiğim, kendi farklılığında hüznüme gülüşünü ekebilecek kadar cesur bir dost… Yaşama kırgın yanlarını ruhunun devasa duruşuyla saran, insanların söktüğü düş fidanlarını gerçeğinin ormanında en cesur çığlıklarıyla onaran, ruhundaki nazenin ezgilerine kırılmaması keşfedilmemesi adına şiirlerine kefenleri, isyanları, jilet kesiği sancıları eken bir derya aslında o…
kıyametin vaveylasını
ruhunun çıplak sokağına
savuran
yağmur yüklü kız
yaşamın
kefeni yırtık kurgusunu
sar mabedine imge imge
araf
sonsuzluğuna bakan
sükut_u firarda
hadi koş
feveranına set olan
dizelerin içine içine…
Seni ruhumun her karışına yağan ateş yağmurlarının otağında bulduğumda gökkuşağını getirecek bir peri olduğunu hiç düşünmemiştim… Kendi sınırlarını kalemindeki başkaldırı duvarları ile koruyan, yaşam haritasını çelikten örgülerle çizen, kurşuni duruşundaki sağlamlığı sadece sevdiklerinin aşabildiği bir garip tebessümsün…
Yaşamın üzerime giydirdiği keşkelerin, pişmanlıkların ve gülüşü eksik öykülerin yakıcı sıcağında yağdın toprağıma..Uçurtmamın ipini sıkı sıkı tutarken ben, terleyen avuçlarımın ıslaklığını senin güçlü, kararlı, bir garip sahiplenişinde kuruttum…. Bazen bilyelerimi alıp gitmek geçse de aklımdan nar_ı cehennemden kalan korkularım eteklerimden dökülünce yine koştuğum en beyaz vadi oluyorsun…
Söylesene kehanetinde arafı büyüten kız; dostluğun hacmi, ruhu istila eden güven bereketinde mi?
Söylesene nisyanlarında huzuru demleyen kız; yaşamın en kestirme yolu kendine biriktirdiğini dostum dediğinle hiç hesapsız paylaşmak mı?
göğümün tenine sardım
düş mavisi yelelerini
bir deli boranken yaşam
derelerinde yıkadım hüzünlerimi
hadi dost_u deryam
sat anasını kılı kırk yaran
maskeli masalların
terk_i diyara yol alsın
güneşimizi çivileyen gölgeler….
Hani insanların “iyi ki varsın” savuruşu vardır ya coşkunun damarına damarına işleyen…
İyi ki varsın be dost….
Mehtap ALTAN
08.08.2010