Bir Hasret Deminde Fasl-ı Semaver
Bu akşam semaveri senin için yakacağım. Biliyorum, sen periler padişahının kızı değilsin. Ben de kristal düşler ülkesinin şehzadesi…
Yalnız, iki başımıza tek yakalı ateşin bir gömleği giyindik fani tenimize… Meçhul ve muhayyel bir yolun yolcusu olduk.
Artık hüznümüz de sevincimiz de birlikte anılır oldu.
Giydiğimiz ateşten gömlek harmanladı ruhumuzu koynunda. Akkor hâline gelen yüreklerimiz birbirine karıştı aynı potada…
Tabir yerindeyse içtiğimiz su ayrı gitmez oldu.
Bu demden sonra , bütün yazılarımda seni betimledim. Sana özgü düşler kurdum. Baş kahramanı sen oldun hikâyemin.
İçimden geldi, mor salkımlar altındaki erguvan bir akşamda yaktım semaveri. Kor bakışlarına benzeyen harlı ateşte suyu ateşe verdim. Suyun harareti semaverin ateşinden olsa da onlar da bizim gibi tek yakalı gömleği giyinmişlerdi.
Kaynayan sudan itinayla demliğe koyup üç beş dakika dinlendirdikten sonra, tepeleme çay koydum demliğe. Çayı demlenmeye bıraktım.
İki kristal bardak hazırladım masaya. Bardakların zarafeti seni çağrıştırdı muhayyel peri…
Sen duman duman efkârken içimde, çaylarımızı doldurdum. Odayı buğu buğu çay kokusu sardı gönlümü hüzün…
Bardaklarımız bakışırken, gözlerim seni aradı. Anlayacağın, bu akşam semaveri senin için yaktım…
Ankara,17.02.2010 İ.K