- 1335 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
PRENSES VE KİRLİ YÜZLÜ GENCİN MASALI
Ülkemiz bir sürü medeniyetlere merkezlik yapmış, hikâyelere konu olmuş, masallar yazılmış. Efsaneler, senaryolar düzenlenmiş. Tarihi hikâyelere muhatap olmuş. Genç âşık hikâyeleri üretmiş. Nice Ferhatlar, nice Dadaloğlu, nice Mecnun, Leyla’ya konu olmuştur. Bir zamanlar: Girit adasıyla ilgili kısa bir şiirimsi masal dinlemiştim. Ona istinaden bir yazı yazmayı düşündüm. İnşallah başarabilirim.
Bir kral varmış;
Güzel mi güzel bir genç kızı varmış.
Kimselere kıyamaz, karıncalardan bile kıskanırmış.
Ülke de yaşayan diğer kralların bakışları dahi rahatsız edermiş kıralı,
Kral kızını saraydan dışarı çıkarmaz, çıkınca da kimseye göstermezmiş.
Kızını ,ya deniz üzerinde gemileriyle gezdirir, yâda kimsenin olmadığı adalara gider, gelirmiş.
Sarayın muhafızları onu hiç yalnız bırakmaz etrafında fırıldak gibi dolanırlarmış.
Padişah onlara dahi kızının yüzüne bakmamasını tembihlermiş.
Kelle korkusuna onlarda, prensesin yüzüne hiç bakmazlarmış.
Prenses ;Bir yıl yine Girit adasına gitmiş.
O yıl göçmen kuşlar denizde yorulmuşlar.
Yoruldukları içinde tam adada prensesin önüne konmuşlar.
Prenses onlarla sohbet etmeye başlamış.
Artık sohbet edeceği arkadaşları olmuş.
Göçmen kuşlar o kışı başka bir yere gitmemişler.
Orda kalmışlar. Prenses, Girit’ten ayrılır ama;
Göçmen kuşlar orayı artık yurt edinmişler.
Göçmen kuşlarla sözleşirler, her yıl Girit’e gelecekler; iyi vakit geçireceklerdi.
Padişah işi azıtır. Kızının yüzüne bakanın kellesini alacağını ilan eder. O günden sonra prenses sokağa çıkınca, herkes ya o sakaktan kaçar ya da;
Yüzü koyu yere yatar, kafasını hiç kaldırmazmış. Bir gün yine prenses gezintiye çıkar.
Ama bu defa tenha yerleri seçmeye çalışır.
O kadar iyi yürekliymiş ki; Yolda karıncayı görse onunla sohbet edermiş.
Nerde bir kuş görse göçmen kuşları onlardan sorarmış.
Bir gün padişahın fermanını duymayan bir gence rastlar;
Delikanlı prensesi tepeden tırnağa süzer.
Süzer ama içi ılık ılık prensese doğru akar, Prenseste yüzü kirli bu delikanlıyı sevmiştir. Ama belli etmez.
Saraya döner ama, her gün inanılmaz bir duyguyla kirli yüzlü delikanlıyı düşünürmüş. Kirli yüzlü delikanlıyı; Muhafızlar uyarmış ve kralın kafasını alacağını bir daha bakmamasını söylerler ve giderler.
Delikanlı gün geçtikçe prensesi özler. Kalbine ok gibi saklanan prensesin gözlerinin hayaline dalar gidermiş.Prenseste delikanlıyı sevmiş.Zamanla prenseste dayanamaz olmuş bu aşka.
Prenses saraya kapanır. Çünkü; Babası sevdiği çocuğun kellesini her an koparabilirmiş. Her ikisinin de uykuları kaçmış.Yapacakları bir şey yokmuş.
Kirli yüzlü, bıyığı yeni terlemiş delikanlı cesarete gelir.Prensesi görmeye karar verir.
Gider sarayın etrafını günlerce gezer. Bir türlü görüşemez. Nihayet bir gün gizlice, çitlerden atlar, camda prensesle göz göze gelirler. Kirli yüzlü genç o kadar aşkla bakan gözlere dayanamaz ve bayılır. Muhafızlar bulur; Padişahın karşısına götürürler.
Delikanlı nasıl olsa kellesinin gideceğini, hiç olmazsa prensese aşkını anlatması gerektiğini düşünür.
Padişah dinlemek ister ve anlatır prensese olan aşkını;
Kral konuyu bir de kızından dinlemek ister.
Prensesi getirttirir. Kızı da sevgisini anlatır. Padişah gencin kellesini alacağı zaman feryadı figan eden prenses’in yalvarışlarına dayanamaz. Kirli yüzlü gence başka bir ceza vermeyi düşünür.
Ceza şeklini de prensesin belirlemesini ister.
Prenses göçmen kuşların adasına,Girit’e hapsetmesini, oraya götürülmesini önerir. Padişah kabul eder ve göçmen kuşların adasına götürülür.
Girit’e vardıklarında kış aylarıdır.
Göçmen kuşlar oradadır. Kuşlar ondan prensesi sorarlar.
O da olayı anlatır.
Kuşlar dertlenirler,gençle sohbet ederler, onunla dertleşirler artık.
Bahar gelince genç; Göçmen kuşlara kralın sarayına uğramalarını, orda prensesle konuşmalarını, geri döndüklerinde anlatmalarını istermiş. Hayali olarak her kuşa bir mektup verir ve prensese ulaştırmasını istermiş. Gelen her kuş ona prensesten mektup getirir ve sevindirirmiş. Birbirlerine böylece daha sıkı bağlanırlarmış. Bir gün kral kızının bir kuşla konuştuğunu, delikanlıdan haber aldığını ve ağlamasını görür.Prenses olayı anlatır babasının içi burkulur kızına.Kirli yüzlü gençle evlenmesine izin vermesini onu çok sevdiğini söyler.
babası dayanamaz kabul eder. Prenses bütün göçmen kuşlara haber salar.Artık kirli yüzlü gençle, evleneceklerini, bütün göçmen kuşlara duyurmalarını ister. Kuşlar hep bir birlerine bu daveti iletirlermiş. Bir sonbahar dönüşünde prenses; Düğün davetiyesini verir. Delikanlıya iletmelerini ister. Kuşlar sevinçle uçar, giderler denizin orta yerlerinde başka göçmen kuşlara rastlarlar. Daveti iletmek üzere ağızlarını açtıkları anda; Mektup suya düşer ve suyun dibini boylar. Göçmen kuşlar o yıl; Utançlarından adaya varmaz, yakınlarından geçer giderlermiş.
Kuşların artık gelmediğini gören sevdiğinden haber alamayan genç; Prensesin kendisini unuttuğunu, artık istemediğini düşünür. Çok değişik düşüncelere kapılır. Ama bekler. Padişah gemi çıkarır ama genç ümidini keser ve kendini öldürür.Gemi yetişemez ancak ölü bulurlar.
Bizim göçmen kuşlar; O yıldan sonra Girit’e hep bu iki aşığın mektubunu bulmak ümidiyle, giderler gelirlermiş. O inanılmaz sevgiyi ,aşkı muhabbeti yaşar mutlu olurlarmış.
MASAL BİTTİİİİİİİİİ
========================AR=============================