- 1245 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
KEŞKE TUTSAYDIM
"Yıllar öncesinin 15 Ekim’iydi. Hava oldukça güzel, havam yerindeydi. Neden mi? Çünkü 30 gündür beklediğim maaşım cebimdeydi ve ben alabildiğine huzurluydum.
Gün akşama devrilirken ben de hafif meyilli cadde boyunca evime doğru ilerlemekteydim. Elimde aile bireylerine almış olduğum aylık hediyelerim vardı. Altı yaşındaki oğlumun günlerdir istediği oyuncak ambülans en üstteki yerini almıştı.
Eve vardığımda ilk onun hediyesini verecektim. O da sevinçle boğazıma sarılarak “Babacığım çok yaşa” diye bağıracaktı. Diğer hediyeleri de sahiplerine verdikten sonra neşeli bir akşam yemeği yenecek ve yarın dağıtılacak aylık taksitler belirlenecekti.
Bu düşüncelerle ilerlerken on metre kadar ileride büyük ihtimal bugün alınmış yeşil –beyazlı naylon bir topun bana doğru geldiğini gördüm. Topun biraz gerisinde sekiz-on yaşlarında iki çocuk topa doğru nefes nefese koşuyorlardı. Top yanıma geldiği anda düşündüğümü yapmak için ona doğru yöneldim. Topu durduracaktım. Çocuklar ne yapacağımı fark etmişlerdi. Birisi, “Amca tutma, bırak” diğeri ise “Amca bırakma tut” diye bağırıyorlardı.
Müthiş bir ikilemde kalmıştım. Caddede oyun oynamanın tehlikeli olacağını düşünerek ayağımı topa doğru uzattım. Tam durduracağım sırada topa müdahalenin oyunbozanlık olacağını düşündüm. Ayrıca çocukların oyununu bozmanın onların güzelim dünyalarını yıkmak kadar çirkin bir davranış olacağını hatırladım. Üstelik bu şehirde çocukların oyun alanlarının yok denecek kadar az olduğunu da biliyordum. İşte o an ne yapmam gerektiğinin şaşkınlığı beni esir almıştı. Bir ayağım havada taş kesilmiştim. Artık kımıldayamıyordum. Top ayağımın altından, çocuklar yanıbaşımdan hızla aşağıdaki kavşağa doğru uzaklaştılar. Ben, yaptığımın doğru mu, yanlış mı olduğunu düşünürken kavşaktan gelen acı bir fren sesi, hayatım boyunca yapmış olduğum yanlışlar zincirine bir halka daha eklendiğini haykırıyordu.
Az sonra o iki çocuk yine hızla yanımdan geçtiler… Ama bir ambülans içerisinde…
Ben o akşam oğlumun hediyesini verirken çocuklar gibi ağladım. Aradan geçen bunca yılın her Ekim Ayı’nda şehrin biraz dışındaki mezarlığa iki yeşil-beyazlı topla giderim. O iki topu iki çocuk mezarına birer birer bırakır, iki mezardan da aynı anda kulaklarıma gelen o sitemli cümleyi dinlerim. “Amca keşke topu tutsaydın”
Yalçın TEMİZ
YORUMLAR
ecel bazen yanımızdan geçer ve sevdiklerimiz gözlerimizin önünde ebediyete karışır hiç birşey gelmez elimizden ........kadere karşı konulmuyor hocam geçmiş olsun diyorum güzel ve ibret verici bir hikayeydi. siz o topu o an durdur saydınız bile o kaza mutlak yaşanacaktır...HAYIR VE ŞER ALLAHTAN GELİR