- 460 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BABAYINDA GORU BABAMIN DA ARD. ÖYK. 120
Dışarıda!..
Ellerinde çıngıraklarla; camlı kapıyı açıp içeri doluştu çocuklar.
"Babamın da goru babayında."
Oturşmuş heriflerin takım elbiselisi; başında ki asılı söz balonunda:
"Babayın da goru babamın da." yazıyordu.
Beyazkaş Bakkal’ın başında ki balonda ise: İkinci satırda yazan cümle söylenmiş bitmişti; balona asılı sallanıyordu.
Çocuklar gözlerine inanamadılar. Öykünün kurgusudur deyip geçtiler.
Sarıbaş çocuk cin gibiydi. Çok okurdu. Annesi kitap okumasın diye erken yatırır; erken kaldırmazdı ki kütüphaneden aldıklarını okumasın. Kütüpaneci; ihtiyar hoca vardı. Her istediğini Sarıbaş’a esirgemez verirdi.
Öykünün hal almazlığı; çocuğun başının altından çıkmıştır.
Zavallı bakkal nereden becersin söz balonunu kellesinin üstüne lehva gibi koymasını. Ta o zaman uşak kısmı belliklenmeye yüz tutmuştu. İnteraktiflik vs...
Çizgi romanlar dünyası kubbe salmıştı. Bütün şehirlerin gökselinde: Tommix, Zagor, Tarkan, Karaoğlan, Teksas... siyah-beyaz çizilmiş hikayeler. Çocukların sevdiği edebiyattı. Alıp, satardılar. Değiştirme ederdiler.
Yaz serin geceler de sabaha kadar demesek te geç saatlere değin okunurdu.
Kahvaltıya; şehir çocukları oturduğumuzda. Köyden mal meydanı’na malkara ( inek ve koyun) getiren yaştaşlarımız üzüm-ekmek, sigara, üç beş kuruşta ellerine tutuşturulmuş olaraktan Kasap Dervişgilin köşeyi dönmek üzere olurdular.
İddiaya: Bese (bahse) girmişti; iki çizgi romancı çocuk.
Televizyondan evvel: Bir de sinema çocukları vardır. Ardahan çocuklarının onu da sırası gelsin, gelmesin yazacağız.
Besçiler: Okudukları bir sayıda Ardahan ağzıyla bir ibare gördüklerini iddia ediyorlardı. Diğeri: "Benim sayfada da aynı laf geçiyor." dedi. Çizgi roman dergilerini çıkardılar. Önce Teksas’ın sayfaları çevrildi. Doğrudan... varmış! Tommiks’te buldukları resimde aynı söz, laf... pekiyi Ardahan lafı dediğimizi merak ediyor musunuz?
Şimdi inanmayan olur. İnanan olur. Lafı bir söz balonun da adını zikreylediğimiz kahramanlarımızın ağzına sakkız balonu kimi çıkıp şüşürmüşcesine şöyleydi:
" BABAN DA GORU BABAMIN DA."
...
Çarşıya çıktı.
"Kim çıktı?"
Bakkaldan çocukları gazete almaya gönderdiler. İsmet Avşar’ın, Orhan Avşar’a devrettiği gazete bayiine gideceklerdi. Keseden (kestirmeden) olsun diye Nalbant gazete bayiine gitmeye karar verdiler. Şubenin köşeyi dönmüştüler. Bankamatikler daha kurulmamıştı. Yeni yüzyıl ve Tercüman aldı; bakkala getirdiler.
Başlarında söz balonları yeni gelinlerin khalagheylerine okşayan gibi ’ölürüm Allah...’ kaldıramazsın yerleşmişti. Neyse, emanetleri verdiler. Harçlık; ikibuçuk ( 2/1) lirayı aldılar.
Ne görsünler? Özlerini haldan hala salan;" Ardahan ağzı" : İki gazetenin sekiz sütununa manşetti:
" BABAMIN GORU BABAYIN DA."
Herif herslendi. Teppikleyerek iki uşağı kapıya attı.
- Gülmeyin ola cırbağalar!
Daha çocukları alıkoya mı bilirsin:
- Baban da goru babamın da!
- Yok öyle değildi. Babamın goru babayın da.
Çarşı içinde yürüyen herkesin konuşmasında: "BABAMIN DA GORU BABAYIN DA..." Bir yer de illam geçiyordu. Çocuklar da onu keşfettiler. Gözlediler de desek olacak ya. Yemin billah konuşma tarzı Ardahan’a özgüdür. Yemin ant vererek konuşunca Ardahan’lı çocuklar da buna aşina kesildiler. Çocuk dikkatini çeken şeyi belleyinceğe kadar irdeler, izler ve peşini bırakmaz. Hoşlarına gittiğinden ağızlarında:
- BABAN DA GORU, BABAMIN DA GORU.
- BABAYIN DA GORU, BABAMIN DA.
Başımı kaldırdım. Kalemin ucu son kelimeyi, son harfinde bitirmişti.
Kahve de yazıyordum: "BABAMIN GORU"nu ". Ardahan’da... çaycı çırağı:
- Abi çayın bitmiş, bir tane daha iç! Baban gorunu seversen. dedi.
- Baban da goru; babamın da goru, çok içtim. Mal Meydanından beri iç ha iç. Şiştim! dedim
-Tamam abi, dedi, çırak.
Bozuldu.
Kendine aht verdi sanki içinden: "Bir daha çay ikram edersem..." dedi gibi geldi bana.
Yeminli antlı konuşma iletişimde ikna ediciliği için tercih ediliyor Ardahan da.
Araştırmayla saikleri hakkında yorum yapılabilir. Neden ve niçinine yanıtlar oluşturulabilir. Bilim yapanlara ne zorluk çıkacak ki. Bilimsel çalışmalar kolayladı. Yöntem öğretiyorlar. Araştırma tekniği öğretiyorlar. Kitap yazmanın kalıbı varmış. Bu hususlara riayet eden herkes kitap yazarmış. diyorlar.
Ardahanın yemin- ant olgusunu bilim insanları mı, sanatçıları mı, inceleyecek?
Sabırsızlığa gerek olmasa. Birilerine elbette kısmet olur.
Yemin-ant içmeler her köşede fil vakidir. Ardahanınkini sevimli farklı kılan ne?..
Sempozyum: Şu tarihler arasında. Şurada. Ehli vukuf katılımcılarla iki gün sürecek sempozyumun konusu: Ardahan’ın yemin antları.
Bilim İnsanları bildirilerini sunacaklar. Sonrada panel ve forum yapılacaktır... gibi.
Acaba neler konuşulur neler?
Gor’u ele alırlar mı?
Arkadan bir panel.
Yetmedi bir de forum...
Gor kelimesini o kadar işitmişimdir ki. Ekseri dilimin ucuna gelir. Zihnimi yazılım gibi farzedersek, tıklasam , tıklamasam da GOR kelimesi çıkıp gelir.
Hoş geldiniz bay GOR kelimesi demesem de..
Tekerleme gibi, konuşmaların bir yerlerinde kullanılır.
Ardahan’lı alıştığından, sevdiğinden, kültür kodu olduğundan, onu çok kullanır. Bu kelime veya sekanslar başka muhitlerde vardır.
İzmir’de " BAYIR" kelimesi bu haldedir. İstanbul ve Erzurum’da: KISIK, SAPAK, kelimeleri geçmişin büyük bir sembolüyle dudaklardan dökülür. Bunlar etnografik ve antropolojik kodlardır.
Herkesin gor’u kendine...
- Baban gorunu seversen? Tiflis’te edebiyatçıların kafede gor’u sormuştun onu anlat!
- He o mesel. İnternetten almıştım. O adrese gittim. Tiflis Edebiyatçıları Kafesi. Tiflis’in edebiyat ehlivukuflar hep burdaydı.
Ne bilmiyorlar ki. Yaman sanat adamları. Vur ha vur, konuştuk. Ola, bunlar bizi aşuka atışmasına sokmuşlara..
Burdan; GOR’U sorem dedim. Herifler zınk dedi, saplandılar. Gor ne zormuş?..
Kurt biri vardı. İşi telafi etti. ARA kelimesini devreye soktu.
Sormadığım şeyi açıkladı ama babasının goruna rahmet. "ARA" kelimesi hayır anlamına gelir, dedi. He herkesin ağzında ARA, doğrudur. Bu kelime aynı sizin GOR gibidir, efendi!
ARA, hayır manası değil sadece:
" ’Ola!’ gibi seslenme nidasıdır. ’Olmaz’ manasını alır bazen, yani gibi edattır. Yeri gelir çok anlamlar taşıyan çağ aşırı kodife kelimedir. Bravo iyi tespit etmişsiniz. Ardahan üniversitesinde karşılaştırmalı edebiyat vardır. Heralde! Ordan mı öğreniyorsunuz bu karşılaştırma sanatını?" dedi.
Gürcü edebiyatçı: "Babamın da goru babayın da. ARA’yı ben sekiz buçuk sene araştırdım." demez mi?
Ben: "Ne!"
- İnanın beyefendi öyle.
- Karşılaştırmada hangi diller de gördünüz ARA’yı.
- Bütün Kafkasların lisanlarında ARA sözünü bulursunuz. Azerbaycan’da: ARA, AYA’dır.
- Yok yahu, demişim!
Gürcü edebiyatçı devam ediyor:
- ARA; EYE’dir, ERE’dir. Bazı muhitlerde ORO’dur.
"Bu şimdi karşılaştırmalı edebiyat mı oluyor?" dedim. O kadar etkilenmişim ki.
İlk defa karşılaştırmanın anlamını duyuyordum. "Allah hoydu Allah!" şimdi duymuştum; fakat şiirselliği içinde idare ettirip idare ediyorduk.
Tabii ben de teşekkürüne ilaveten adama:
"BABAN GORUNU SEVERSEN Ardahan’a beklerim." dedim.
Gürcü de tınaz, mağsara (maskara) adam:
"Babamın da goru babayın da... yolum düşen de gelecem. Babamın goru. Niye gelmeyim komşu?"
YALÇINER YILMAZ
06-08-2010 ÇANAKKALE
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.