- 2115 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Aile Çocuk ve Güzel Ahlak-II
Ailede sevgi, saygı, dayanışma, özveri ve sadakat duyguları köreldiğinde, artık o milletin de varlığının devamı zorlaşır. Bu durum yalnızca aile ile sınırlı kalmaz, toplumun diğer kesimlerine yayılır. Arkadaşlık ilişkilerinde, çalışma ortamlarında, okullarda kıskançlık, ikiyüzlülük, alaycılık, dedikodu gibi kötü davranışlar ortaya çıkar. İlişkiler, beklenti ve çıkarlar üzerine kurulur.
Aile içinde din ahlakı konusunda eğitilmemiş olan ve özellikle televizyon programlarının yoğun telkinlerden etkilenen gençlerin, hatta çocukların şiddet eğilimli olduklarını görüyoruz. Bu durum öylesine yaygınlaşmıştır ki, küçük çocukların ellerine silah aldıklarına, cinayet işlediklerine tanık olmaktayız.
Allah’tan korkmayan anne-babalar, çocuklarına da Allah’ın emrettiği merhametli, adaletli, hoşgörülü, akılcı güzel ahlâkı öğretemez, Allah sevgisi ve korkusu olmayan zalim nesiller yetiştirirler. Hz. Nuh’un Kur’an’da söz edilen bu konudaki duası, inkârcıların ortak zalim karakterlerini gösterir:
Nuh "Rabbim, yeryüzünde kafirlerden yurt edinen hiç kimseyi bırakma." dedi. "Çünkü Sen onları bırakacak olursan, Senin kullarını şaşırtıp-saptırırlar ve onlar, kötülükten sınırı aşan (facir’den) kafirden başkasını doğurmazlar." "Rabbim, beni, annemi, babamı, mü’min olarak evime gireni, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla. Zalimlere yıkımdan başkasını artırma." (Nuh Suresi, 26-28)
Ne Yapmalı?..
İmam Gazali, çocuğun kalbini “tertemiz, bomboş, saf, her şeyi almaya kabiliyetli ve yöneltildiği her şeyi yapmaya meyilli” olarak tanımlar. Gazali ayrıca, ruhun fıtratı itibariyle gerçekleri kabullenmeye yetenekli ve Allah’ı bulup kavrayacak güce sahip olduğunu söyler. Bu nedenle çocuklara Allah inancı küçük yaşlarda öğretilmelidir. Dinin özü güzel ahlaktır. Allah katında beğenilen üstün ahlak özellikleri, özellikle çocukluk döneminde şekillenir. Son zamanlarda bazı batılı psikologlar, tarafsız ve önyargıdan uzak olarak yaptıkları araştırmalar sonucunda dinin, çocuğun ruhuna seslendiği ve onun ruhsal yapısına uygun olduğu görüşünde birleşmişlerdir.
Kur’an’da bildirilen geniş kapsamlı eğitim anlayışını ailesinde hayata geçirmek isteyen her vicdan sahibi insan, bilimsel konularda da kendisini geliştirmelidir. Bilim, evreni ve varlıkları inceleyerek Allah’ın yaratma sanatındaki kusursuzluğu, benzersizliği, üstünlüğü açıklamanın yoludur. Anne ve babalar kişiliklerini, davranışlarını, konuşma biçimlerini Kur’an’da bildirilen üstün ahlaka yakışır bir hale getirmede gayret ettikleri kadar, bilimsel konularda da kendilerini eğitmelidirler. Çocuğa ilk tebliği verecek olanlar anne babalardır ve edindikleri bilgiler onlara bu konuda yardımcı olacaktır.
Kuşkusuz bu eğitim süreci dua mahiyetinde yapılır. Kalpleri etkileyecek ve hidayete ulaştıracak olan yalnızca Allah’tır. Ancak anne baba, ahlakı, kişiliği ve karakter özellikleriyle iyi bir Müslüman modeli oluşturuyorsa iyi birer örnektir ve Allah’ın dilemesiyle çocuklarının güzel ahlak özelliklerini kazanmasına vesile olurlar.
Bediüzzaman Lem’alar’ında, insanın en birinci üstadının ve en etkili öğretmeninin annesi olduğunu söyler ve yaşamında annesinin önemini şu cümlelerle ifade eder:
“Ben bu seksen sene ömrümde, seksen bin zatlardan ders aldığım halde, kasem ediyorum ki, en esaslı ve sarsılmaz ve her vakit bana dersini tazeler gibi, merhum validemden aldığım telkinat ve mânevî derslerdir ki, o dersler fıtratımda, adeta maddî vücudumda çekirdekler hükmünde yerleşmiş. Sair derslerimin o çekirdekler üzerine bina edildiğini aynen görüyorum. Demek, bir yaşımdaki fıtratıma ve ruhuma merhum validemin ders ve telkinâtını, şimdi bu seksen yaşımdaki gördüğüm büyük hakikatler içinde birer çekirdek-i esasiye müşahede ediyorum."
Rabb’inin huzurunda hesabını veremeyeceği işler yapmaktan, O’nun rızasını, rahmetini ve cennetini kaybetmekten içi titreyerek korku duyan insanlardan oluşan ailelerin çoğalması, toplumun geleceği için en önemli güvencelerden biridir.
Kur’an ahlâkını gerçek anlamda yaşayan ailelerde yetişen çocuklar topluma, devletine, milletine yararlı bir yurttaş, ailesini seven, saygılı bir evlat, özverili bir arkadaştır. Bu yapıdaki bireylerin oluşturduğu bir milletin huzurlu, mutlu ve birlik ruhuna sahip güven dolu bir yaşamı olur. Kur’an, birlik içinde ve güçlü olmanın sırrını şöyle haber verir:
Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir. (Enfal Suresi, 46)
O halde, dini gerçek anlamda yaşayan vicdan sahibi bir nesil için, çocuklarımıza Resulullah’ın(sav) hadisinde tavsiye ettiği en güzel mirası bırakalım:
“Bir baba çocuğuna güzel ahlaktan daha üstün bir miras bırakamaz.” (Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 2.cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.512)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.