Hani bir adam demiş ya;
- Ben bir garip kulum, ne olur ki sonum..
(malum duruşu halim, affeyle allah’ım…)
Öyle.
En iyisi öylesine bir şeyler karalamalı. Rasgele şiirlere yorumlar yazmalı. Körlemeli bu isteği yine.
Bitiremeyecek, anlatamamayla yoksa ant içtiğim duyguları. Eritemeyecek içimdeki demir fırınları.
En iyisi her şiirde biraz bırakmak seni.
Her yazıda biraz anmak, her öykü de yaşamak. Belki bir masal kadar.
Ama orda kal…
Masal değilsin asla..
Yine de oyalıyorum yani kendimi.
Ne olacaktı ki sanki yazmasam bu
gece de.. Baksam ta gözlerinin içine.
Her şeyi olduğu gibi anlatabilsem yine de.
Sonra unuttursam ama selameti için belki ardımızdakilerin..
Doysam belki bir nebze,
aşka! İşte hepsi o kadar. Üşümelerinde yine bu
gece yürek yalnızlığında
sevda turlarının. Belki hastalıklı bir
uykunun en derininde, inliyor. Ağzından kaçırdı kaçıracak artık taşıyamadıklarını.
Sayıklayacak…
Yasak duygular bunlar, itiraz edenler her daim çıkacaktır. Aşkın da yasağı vardır.
Duygu saf, duygu temiz bir
yağmur damlası kadar berrak, ama yasak.
Nasılsa olur işte..
Sanki boğazımın orta yerinde düğümleniyor yine bir şeyler.. Yutkunuyorum, yok yutulacak kadar küçük değil bu lokma. Belli ki haram..
- müsait değilim aşkım
ama sana ölürümmmm….
Afet. Saklı, sanal
sevdam çok istiyordum bitirmeyi SENİ. Sorgulamam, belki yine kırma pahasına karalamam bundan. Dayanılmıyor mahrumluğuna..
Yıllar sonra yeniden
aşka küskün dönmek yok mu, o koyuyor insana kaba tabirle..
O vuruyor yine çarpıyor, çırpınıyor yürek engellerinde parçalanma pahasına sonsuz, ıssız
gri-lacivert vadisinde tuzaklarla dolu sahte
sevdanın. Gözümüzü alan…
uyan!!
hüzünperisi*
22eylül’07_yarını