- 797 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Yasak aşk... /1
Kendisine bile itiraf edemediği duyguların karmaşasında boğulmak üzereydi. Yorgun gözlerinde, mutsuzluğun rengi hat safhadaydı.
Adeta ölü balık gibi baygın baygın bakan gözleri ağlamaktan şişmişti.
Yıllardır yüzü gülmemişti. Yanlış verilen bir evlilik kararı şu genç yaşında saçlarına ak düşürmüştü. Güzel bir kadındı. Özellikle saç, makyaj ve güzel kıyafetlerle iş hayatında da çok dikkat çekiyordu.
Zaten iş ortamı da olmasa hiç çekilecek gibi değildi evlilği.
Kendisini işine vermişti. Onunla oyalanıyordu. Kocasının sorumsuzluğu kendisine uyguladığı haksız ve hakaret içeren davranışlarına katlanamıyordu artık.
Bu evliliği omuzlayıp götüren tek şey çocuklarıydı sadece. Aşk sevgi şöyle dursun saygı ve fedakarlık adına hiç bir şey kalmamıştı artık karı koca ilişkilerinde.
Genç kadını bunlar yormuştu yormasına da şu son günlerde başka bir yükün ağırlığı altında eziliyordu.
Bu yorgunluk hepsinden beter yıpratıyordu sevgiye aç ilgiye muhtaç ruhunu.
Evine geldiğinde çantasını bir tarafa giysilerini bir tarafa fırlatıp, rahat bir şeyler geçirdi üzerine.
Çocukları annesine göndermişti iki günlüğüne. Kocası gece yarısından önce gelmezdi eve. Karnı açlıktan zil çalıyordu ama hiç iştahı yoktu.
Hiç düşünmek istemiyordu ama sadece O ve söyledikleri sözler pusu kurmuştu sanki midesinin tam orta yerine.
Açlıktan çok; müthiş bir ağrı hissediyordu midesinde. Farklı bir ağrı. Sanki midesine taş doldurulmuştu.
Hazmedemiyordu kendisine yapılan teklifi ve yakıştırmayı. Sanırım bundandı mide ağrısı ve tokluk hissi. Değişik bir hazımsızlık...
Bir hafta olmuştu. Patronu olacak dengesizin kendisine o çirkin teklifi yapalı.
Evet şok olmuştu. Hiç beklemiyordu böyle bir şey. İç dünyası yerle bir olmuştu. İşinden ayrılması şarttı. Aynı iş yerinde kesinlikle çalışmaması gerekiyordu artık.
Ama bunu hiç istemiyordu. Yeni bir iş. Yeni bir çevre ve yeni iş arkadaşları.
Evet bunlar o kadar zor geliyordu ki sabahlara kadar uyuyamıyordu bu tür düşüncelerin yoğunluğundan.
Ve daha korkuncu bu seviyesiz teklife alışmaya başlamıştı. Şeytan vesvese veriyordu aşka susamış kalbine.
Çok çekici bir fiziği olan Altan Bey’in bakışları ve kendisine olan nazik davranışları ufak ufak hoşuna bile gitmeye başlamıştı. Midesine bastırdı elini. İşte yine aynı künt ağrı.
Uzandığı kanepenin üzerinde derin düşüncelere doğru yelken açtı Sibel ve kendisine izin verdi tatlı rüyalara dalmak için.
Aşkın tutkulu kollarına kendisini bırakmak için gözlerini kapattı. En azından hayal kurarak mutlu olabilirdi. Kocasına ihanet etmiş olmak vicdanını sızlatıyordu. Hayal bile olsa kendisine yakıştıramıyordu. Ama kocası bunu hak ediyordu. Eşini mutlu etmeye
...