BİZ TANIYAMADIK BİRBİRİMİZİ...
Biz hiç tanıyamadık birbirimizi. Ne senin benden haberin vardı ne de zifiri akşamlarda yıldızlardan. Masum bir çocuğun ağlama çığlıklarından da haberin yoktu ve sokak lambalarından… Apayrı bir dünyan ve o dünyada yaşattıkların vardı; ben hariç…
Pek çok defa geçtim bu sokaktan, hiç bu kadar karanlık görünmemişti gözüme. Sokak lambaları ise bu kadar sönük… Gizli gizli ağlarken dahi bu kadar sıcak hissetmemiştim gözyaşını… Şehrin bu kadar büyük, insanın bu kadar küçük olduğunu… Sanki bu koca şehir sakındı ikimizi birbirimizden. Sen ayrı bir bucağın kızı oldun ben de başka bir bucağın yiğidi. Siz ki bilmeyin birbirinizi dercesine…
Külhanbeylerinin belindeki bıçak oldu sanki sevdaya adanan sözler. Sevda ise bir kılıç kadar keskin. Dillenmeye korkmuş aşka yazılan en güzel şarkılar. Şiirler yakılmış şairin gözü önünde. Sen geldin aklıma ürperdi yüreğim ama sen beni hiç bilmedin…
En fesat gecelerde sevdim seni. Kurtlarla dans tutuyordu sevda. Sen ise en masum uykularda. Kapatıverip pencerenin tüllerini sakınırken kendini gaiplerden, beni bilmedin en azılı gecelerde. Sana olan savaşımı, sana olan yakarışımı ve senden başka sevda bilmeyişimin anlamını bilmedin o karanlık gecelerde. Biz tanıyamadık birbirimizi… Ne sen beni ne de ben seni…
Asi bir rüzgardım ben, sen de dalında gonca gül. Dayanamadın rüzgarlarıma ve kırıldın dalında. Solgun güllerde can ararcasına canımı çıkardım gözden. Solgun harflerle yazmaya kalktım bir çift sözü. Ne harf yetti yaprağa ne de mürekkepler yetişti yaprağın boynu bükük dalına. Sadece bir acı feryat… Sevdadan yana haykırış ve de aşktan yana yok oluş… Solgun gülleri son defa okşayan bahçıvanda dillendi aşk usulca; ama sen beni tanımadın o solgun yapraklar bahçesinde…
Durgunum nedense. Çırpınışlarım boğulmuş sanki uçsuz bucaksız ummanda. En soğuk divitlerle yazılmış son sözlerim “eyvah!” diye. Sana olan çırpınışımı bilmeden, sana olan sevdamı anlamadan bakmışsın gözlerimin içine; ama sevdayı haykırmaya mecalim kalmamış ki tende. Ben uzak diyarların yorgun yolcusu sen de vuslatların uğrak durağı. Haberin olur mu benden bilemem. Yoksa amansız bir sevda mı saplanır gönlüne bilemem…
Biz hiç tanıyamadık birbirimizi. Platonik sevdalarda kaldı hayallerimiz. Şimdi o sönük sokak lambalarının altında kalan umutları silip atsam, aşkı elinden alınmış şair misali olsam ve kırılsa dalında gonca. Tekrar başa sarsak hayatı değirmen misali. Beni yine tanımak şöyle dursun, beni bilebilir misin kaç bulanık silsilede?..
İSHAK SAKA