- 773 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SİTARE
SİTÂRE
Seni sevmek istiyorum Sitâre!..Sevmek ve bir anlamda maziyi paylaşmak;yeni,yepyeni bir sayfa açmak;
toprak olup,bastığın yer olup ayaklarına kene misâli yapışarak gittiğin yere gitmek,aşkından sürgün olmak istiyorum!..
Acı dolu bir sayfaydı özgeçmişim;ağlamak,içini çeke çeke ağlamak vardı o temiz, tertemiz sayfada.Hüzün,keder,melâl... denen illetler silsilesi yakama öylesine yapışmıştı,ki asla bırakmıyordu... Kime güvendiysem-sevdiysem hep tersyüz edildim;yenilgiyi yenilmeden önce tattım!..Gelen,yumruğu indirerek gitti;giden,tekmeyi basarak geldi...En geniş manâsıyla ölümü yaşadım Sitâre!.. İşte ben bu karanlık geçmişe en kırmızı çizgiyi çekmek;
aldığın nefes olup ciğerlerine,ciğerlerinin en ücrâ köşesine ulaşarak orada köklü gövdeli,âhım şâhım bir saltanat kurmak istiyorum!..
Geçmişim inan ki ağlamaklıydı!..Zaten hiç gülemedim ki ben!Fakat,seni seversem Sitâre,belki gülebilirim...O yeşil gözlerini içebilir,simsiyah saçlarını gönül bağı diye boynuma dolayabilirim... Dolamak,ömür boyu dolamak...Ha,bu arada saçların nefes almamı da engelleyebilir,razıyım!..Yeter ki güleyim!Yeter ki gövdemin boydan boya yere serilişi gözyaşından değil,donuk bir gülüşten olsun!..Yeşil gözlerinin çapağında muhabbet çayını tavşan kanı demlemeyle demlemek;
saçlarına,o her bir teline ayrı ayrı vurulduğum saçlarından oluşan yumağa takılan kırmızı bir gül olmak istiyorum!!!
Suskun ve susamaklı bir mâzinin adamıydım Sitâre!..Suskundum,kendi hâlinde biriydim; susamaklıydım,elin ayranı yürek soğutmuyordu...Aşka için yaratılan bu gönül aşka yine susuyordu...Oysa şimdi Sitâre,âh şimdi!..Kaynağını gönlünden alıp da çağlayan sevgi ırmağına başımı daldırmak ve metâfiziki âlemler vaad eden âb-ı hayatından kana kana içmek öylesine elzem oldu şimdi!..O sevgi selinde âh(!) eriyip eriyip yok olmak;
bağlama olup,enstrüman olup güzelliğinin türküsünü ezelden ebede çalmak istiyorum!!!
Tartışmalıydı geçmişim...Bu yüzden Sitâre,kaybeden hep ben oldum...Yaptığım her şeyde ve attığım her adımda beni yanlış niteleyenlerin sayısı yaptıklarımı doğru bulanların sayısından her zaman için çok daha fazlaydı...Deli sıfatı taktılar,akıllıdır diyenler de bir elin ancak parmak sayısına denk...Nefes alışımı bile yanlış algılayanlardan dolayı iki yakam bir araya hiç gelmedi...Milletin doğruları-yanlışları arasında bir gittim,iki geldim...Ve hep tartışıldım...Ve hep kaybettim...Artık kazanmak istiyorum Sitâre,seninle kazanabilirim belki... Muhabbet tahtını yakutla elmasla süsleyen İskender olmak;
Arşimed olup suyun kaldırma kuvveti yerine,saçlarının beni havaya savurma gücünü keşfetmek istiyorum!!!
Kimliğim bir yığın hicrânla doluydu,vuslât pek de yoktu...İnsafsız ayrılıkların vazgeçilmez yolcusuydum...Dost dediklerime tokalaşmak için elimi uzattığımda elim hep havada kalıyordu.Kinâyi bir gülüşle karşılık veriyor ve umarsızca çekip gidiyorlardı...Boynum bükük,sırtım bükük;kalakalıyordum öylece...Âh,ne zordur Sitâre,boynun hep sağa doğru eğik durması!..
Ama vuslâta artık koşmak istiyorum Sitâre!..Benim de kalbimin güneydoğusunda lodoslar essin,uçarı samyelleri mutluluktan dem vursun!Cemreler düşsün,nilüferler yeşersin artık...
Mâdem ki aşk hazanda baharı yaşamaktır;ben de baharın binbir güzelliğine kanatlanmak,o rengârenk bahar kuşlarının zerâfetli duruşuna hayran hayran bakmak;
her kuşu sen zannederek seni kalbinin tam on ikisinden vurmak istiyorum Sitâre!!!
Olmazları oldurmak,yapılmaz denilenlere baş eğdirmek,imkânsızlıkları yerin dibine geçirmek
ve seni SEVMEK İSTİYORUM!!!
Sitâre!
Sahrama vâha olur musun?...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.