- 537 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
PASAPORTUNU CEBINE KOYDU
Pasaportunu cebine koydu.Bisiklete atlayip bugün de sehri dolasmaya devam edecek,gitmedigi,görmedigi farkli yerleri dolasacakti.Erken kalkmayi aliskanlik haline getirmisti.Genellikle günes dogmadan kalkmayi yeglerdi.Bu aliskanligini turist olarak geldigi Almanya`da da sürdürüyordu.Buraya gelene dek bir sürü ülke gezmis,sayisiz izlenimler edinmisti.Ilerde anilarini yazmak istediginde;estetik,harika edebi degeri olan bir roman ortaya cikacagina simdiden inaniyordu.
Tek kisilik cadirindan disariya cikti, ortalik hala karanlikti.Saga sola gerindi.Hafif isinma hareketleriyle kaslarinin gevsemesini saglamaya calisti.Bisikletine binip kamp kurdugu ormanlik alandan ayrildiginda;kamptaki cadirlarinda bir sürü insan deliksiz uykularina devam ediyorlardi.
Bugün diger günlerden daha erken kalkmisti.Gece bitmis olmasina ragmen ;cikardiklari seslerle sessizlige damgasini vuran böceklerin ciliz cigirtkanliklari hala sürüyordu.Bisikletinin terkisine oturdu,pedallara bacaklarinin bütün gücüyle yüklenip kampin sessizliginden ayrildi.Sehir istikametine dogru pedallarinin devinimini hizlandirdi.Bacaklarinin pasi yavas yavas acilmaya basliyordu.Belli bir süre sonra kaslari gerilip acildikca bisiklet daha da hizlanmaya baslamisti.
Insanlar,evlerinden ayrilmis,metro duraklarinda kalabaliklar olusturuyorlar,sabah alti vardiyasinda is basi yapmak icin ivedi davraniyorlardi.Metro tiklim tiklim dolu olmasina ragmen,sokaklarda bir tane dahi arac olmamasi;pedallari hizla cevirmekte olan Türk gencinin dikkatini cekiyordu.
“Ne güzel trafik belasi ile insanlar cebellesmiyorlar,hava kirliligi yok;ah bizde de böyle olsa!“ diye mirildanmaktan kendisini alamadi.
Kaldirimdaki bisiklet yolundan ayrilmamaya özen gösterdi. Avrupada kurallarin isledigini cok iyi biliyordu.Daha dün bos olan bisiklet yolunda saga sola yalpa yaparak giderken; arkadan gelen bisikletlinin zil sesi ile ayrica Almanca olarak „lütfen sagdan gidiniz,kurallari ihlal etmeyiniz!“uyarisi ile kendine geldiginde hayretler icinde kalmisti.Halbuki kaldirim tamamen bombos olmasina ragmen,bisikletli kendine ayrilan bölümde gitmeye israrliydi.Bu kücük tecrübesinden gerekli dersi almis olmaliydi ki;bütün kurallara uymak zorunda olduguna kendisini sartlandirmisti.
Kaldirimlar üzerine gelisi güzel savrulmus ihlamur yapraklari üzerinden bisikletinin tekerlekleri gectikce;nihayete eren bir askin, insanin icerisinde biraktigi hüznü cagristiran yeis dolu sesleri cikartiyordu sanki!Bir süre beyninin algilamasi,bu seslerin hüzünlü cagrisimiyla gitti geldi.Bisikletin üzerinde med-cezir olayi yasiyor gibiydi.Kacinci ask acisi cekmis,kacinci askin hamurunda yogrulmustu;dogrusu unutmustu.Cektigi acilar sayesinde gittikce olgunlasmis,vücudu ;suyunu almis celik gibi güclü olmustu.Her ask da yeniden doguyor olmasina ragmen,son bulan asklarinda ise yikilmadan yoluna devam ediyordu.
“Yarinlar, her zaman mutluluga gebedir“ ürettigi felsefesiyle teselli ediyordu kendi kendisini.Hic evlenmemis olmasina ragmen,yasamdan kopmamis,yasantisini gelisine birakmisti.Belli bir programi, evlilik üzerine ciddi bir plani yoktu.Kadinlar üzerine seciciligi hic bir zaman olmadi.“Ya nasip!“ demekten alikoyamiyordu,evlenecegi kadin üzerine.Simdilik yasantisini özgürce devam ettirmek istiyordu.Hic bir kadina bagli kalmadan…
Sehrin eski mezarligina geldiginde bisikletinden indi.Bisikletine kollariyla desdek vererek yürümeye basladi.Hava yavas yavas agarmaya,yagmur inceden inceye ciselemeye baslamisti.Yagmurlugu üzerinde yoktu.Yagan yagmur,yüzünün ciplakligina vurdukca hafiften esen rüzgar,vücudunu titretti.Gafil avlanmisti.Buralarin insani gibi havasinin da sakasi yoktu.Bir saat sonra ne olacagi belli olmazdi.Yürürken;gözleri,mezarligin kirilmis,kalin siyah taslarina odaklandi.Isa peygamberin carmiga gerilmis bir resimleriyle gözleri cakistikca daha bir pür dikkat etmeye basladi.Farkli iki tasla irkildi.Tasin üzerinde Türkce ve Almanca yazilar vardi.Bütün dikkatiyle heyacan icerisinde yazilanlari okumaya basladi:
„1693 Viyana kusatmasinda esir düsen Mehmet ve Hasan askerlerin Hannover prensine hediye edilislerinin öyküsü“ nü oldukca ilginc buldu.
Bir süre sonra geriye dönüp kaldigi kampa yöneldi.Yeni acilmaya baslayan büfeden almanca gazete aldi.Ana dili haric dört yabanci dile vakifti.Dolastigi yerlerde en ufak bir sikinti cekmiyordu,insanlarla iletisiminde…Pedallarin devinimini artirip kampa girdiginde;cadirinin yaninda ki yeni misafire gözleri takildi.Sarisin kadin,yorgun görünmesine ragmen oldukca rahatti.Genc ve güzeldi.Bir erkegi bastan cikarabilecek disilige sahipti.
-Hello!
-Hello!
Aralarinda tatli bir iletisim kurulmustu bile.
Kadinin cazibesine dayanamayip yardim etmek istedi.Biraz sonra yeni misafirin cadirinda tanisma fasli basladi…Adamin kollarinin arasinda mutluluktan ucan kadin;
„Müthis Türk!“ diye mirildanirken kendinden gecmisti…
Bisikletli Türk genci,Hollanda`ya olan rotasini bir kac günlügüne askiya alip,Portekizli yeni kiz arkadasiyla ile ilgilenmeyi misafirperverlik olarak kafasina yerlestirmis,bu güzel huyundan bir türlü vaz gecemiyordu…
Not:Klavyeye yabanci olusumdan dolayi yazim hatalarimi lütfen affediniz.
Hannover 23:47 01.08.2010
YORUMLAR
Ayhan Bey, öykü yazmakta her geçen gün biraz daha ustalaştığını görüyorum. Bu yazın diğer yazılarına göre biraz daha akıcı geldi bana.
Sen yarın o mezarlığa git ve o taşlarda ne yazıyor bir bakıver. Gerçekten merak ettik. Adamın portekizli sevdiğinden bahsettin de o yazıdan niye bahsetmezsin bakalım? Tam puan...
sevgilerimle...
Güzel bir yazı.
1693 Viyana kusatmasinda esir düsen Mehmet ve Hasan askerlerin Hannover prensine hediye edilislerinin öyküsü“ nü oldukca ilginc buldu.
Keşke bu öyküden de ucundan kulağımdan yazıp finalle ilişkilendirseydin. Bunlar benin nacizhane görüşüm.
Yazın akıcı ve sanatlı.
Yazın hataları biraz zorladı ve kafa karıştırdı. Hatta bir ara acaba maksatlımı yapmış diye geçerli neden aradım.
10 Numara.
Selamlar.