Benim Tanıdığım Abdurrahim KARAKOÇ
Bekir YALÇINKAYA
Ümmet babayla Fatma ananın oğulları Abdurrahim.. 1932 Elbistan Cela doğumlu ve Mihriban’la, Türk İslâm ve Enderhan’ın babaları büyük üstad.. O’nu tanıdığım yıllarda, çoktan Elbistan Ekinözü Belediye Saymanlığı’ndan emekliye ayrılmış ve Sincan’ın Ünlüler Mahallesi Fatih’e mekân kurmuştu. 1986’lı yıllar Mustafa Boşdurmaz’ın gazetesi Yeni Ufuk’ta Genel Yayın Yönetmeni ve Başyazarı olan büyük dâvânın güçlü şairi; Kuşların Gözbebeği’ne Türk-İslâm yazısını yazmasıyla tanınıyor, Musa Eroğlu’nun bestelediği Mihriban’dan önde seyreden bir hayatı yaşıyordu.
Sonra.. yıllar yılları kovaladı ve Karakoç’un adeta önüne fırlayan Mihribanlar, Sultanlar, Bebekler ortaya çıktı.
Şaşıyorum; bu toplum, yavrusunu yutan timsah misali, çoğu kez Karakoç’u mideye indiriyor. Sahte gözyaşları içinde ’Karakoç!’ dediğinizde, ’Abdurrahim Karakoç’ ısrarınıza ’O kim?’ sorusunu yöneltenler, bu büyük üstadın kimliğini ısrarla Mihriban’dan okuyor. Abdurrahim Karakoç, sülâlesinde 7-8 şair bulunan, bu ülkenin belki de tek ailesinden. Şiirleriyle bir devrin manzarasına lüzumlu en milli heyecanı veren adam.. bana göre hiçbir zaman, dünün omuzunda fotoğraf makinesi taşıyan bir Nebil Özgentürk kadar bile unvan ve maddi imkânlar yolunda yol katedememişse.. onlar -nebilsin- ki elbette şaşarım.
Karakoç; Eserleri hep ucuza giden, ama memleket satıcısı Pamuk’un 3-5 milyon Euro’sundan daha kazançlı bir hâl arzeden adam, keşke bu hâl üzere bırakılsa ne alâ..
Adama bakar mısınız, ne diyor; "Mahkûmların İnfaz Postası Gazetesi’nde yayınlanan şirlerini çalmakla ün yapmış olan Abdurrahim Karakoç, yine İnfaz Postası’nda yayınlanan; omzumda sevda yükü/Tellerde seni aradım/Şarkı şarkı türkü türkü/Dillerde seni aradım" dörtlüğü ile başlayan şiirimi çaldı ve İbrahim Tatlıses’e sattı. Kendisi ile görüştüm. Bu şiiri sevgilisine yazdığını söyledi. Halbuki bu şiiri ben tasaffuf olarak kaleme aldım. Allahutealâ’ya yazdım. 22 dörtlükten oluşan bu şiirim Allah’a kavuşmayı isteyen birtemayla(ş)azılmıştır. "Girdim yeşilden sarıya/Sordum ölüye diriye/Peteği verdim arıya/Ballarda seni aradım. Dinim İslâm dilim gazel/Birleşir ebedle ezel/Ayırmadım çirkin güzel/Kullarda seni aradım.
Murat Sincar Sosyal Demokrat bir sanatçı. Abdurrahim Karakoç’un Suları Islatamadım adlı kitabında yayınlanan Bebek adlı şiiri alıyor ve besteliyor. Şiire birkaç satır ekliyor ve söz yazarını bile yazmıyor. Abdurrahim Karakoç çıkıp bu şiir benim diyemiyor. Ama ben çıkıp yaygarayı basıyorum. Bu şiir benim diyorum. Şiirin gerçek temasını Murat Sincar’a soruyorum. Saçmalıyor. Ben anlatıyorum ağzı açıkta kalıyor.”
Sosyal Demokrat Murat Sincar’a açık ağız bıraktıran şiir Bebek’in hikâyesi neymiş peki? Anlatıyor adam..
"Bebek şiiri yıkılmaya başladığında Rusya’daki anasının karnındaki bir bebek için yazılmıştı.Tez çık haram süt bul, beleş kundak bul/Hırsızlık mübah yüzsüzlük makbül/ Hukuksal açıdan bir olanak bul/Sonra geç kalırsın yağmaya bebek.. Bunun önüne geçilmesi için bir şeyler yapılması gerek. Ben kendimin değil sanatı çalınan tüm amatörlerin korunmasını istiyorum. Eserlerin gerçek sahiplerine maledilmesini istiyorum."
Adamın bahsettiği ve üstad Abdurrahim Karakoç’un mahkûmların İnfaz Postası Gazetesi’nden çaldığını iddia ettiği şiir, 1975’te baskısı yapılan üstada ait Suları Islatamadım kitabının 62. sayfasında yer alan Bulduktan Sonra Arama başlıklı şiir. 6 kıtalık bu şiirin 2. kıtası; ‘Omzumda Sevda Yükü’ ile başlıyor. Bu dörtlüğü adam doğru yazıyor. 5. kıtada yer alan bölümü ise 1. mısrayı; ’Bahçem çiçek bağım gazel’ iken; ’Dinim İslâm dilim güzel’ şeklinde ıskalıyor. Sadece burada mı? Hayır.. ‘Yollarda seni aradım’ mısrasında da ‘Tellerde seni aradım’ diyerek ıskaladıkça ıskalıyor.
Sonra, Bebek şiirinde tamamen şuursuz durumuna giren bu esemesi(!) tarumar adam, Türkiye’deki talân devrini yansıtan şiiri anlayamayacak kadar perişanlık arzediyor ve Türkiye’deki hırsızlıkları yansıtan şiiri Rusya’ya atıyor. Bebek şiiri Karakoç’un eseri Suları Islatamadım namlı ve 1983 Ocak Yayınları imzalı kitabının 112. sayfasındadır. 7 kıtalık bu şiirin 6. kıtasını tashihli bir şekilde kendisine maleden adama göre ’Hırsızlık mübah, yüzsüzlük makbül’ mısrası Karakoç’un eserinde; ’Yalancılık mübah, yüzsüzlük makbul’ olarak kayıtlıdır. Yalancılıktan bir hece çalan yüzsüzlük ve u’su çift noktalı olan makbul, bu eserde yer almıyor, alamaz da..
Peki bu adam kim? Yani Karakoç üstadı, Türkiye’de seceresi en temiz, şiirde kabiliyeti en yüksek birisi olmasına rağmen, eser hırsızı tutan madrabaz kim? Çok amatörce Bayrak-Gazete Dergi çıkaran Ayhan Köksal isimli bir zat. Aynı derginin aynı sayısının 27. sayfasında -ki tarih ve sayısını bulana aşk olsun- İbrahim Sadri’yi de ’Ben içerdeyken sen’ şiirinin hırsızı tutan ve yine İnfaz Postasında yayınlandığı ilk şiirlerinden ’Yadelden yanıma çağırdım seni’ şiirini de Hakkı Bulut’un çaldığını, kasetine de söz: Hakkı Bulut-Cevat İzancı yazdığını iddia eden Ayhan Köksal, yine zırvalıyor ve diyor ki: "Bu şiirim Hakkı Bulut tarafından bestelendi. Kasedin kabına söz: Hakkı Bulut-Cevat İzancı diye yazıldı. Balıkesir’de radyoculuk yaparken Hakkı Bulut’u canlı yayına çıkarttım ve bu şiiri benden çaldığını itiraf ettirdim. Özür diledi."
Aman..! Ne maharet, ne maharet.. Adamın, ‘Hakkı Bulut çaldı’ diyerek yaygarayı bastığı bu şiir de Abdurrahim Karakoç’a ait. Başlığı ’Girdapta Bir Can’ olan bu eserin çalıntı denilen mısrası da hemen şiirin başında yer alıyor.
Evet.. yıllar sonra.. kendimizi adam zannettiğimiz zamanlar içinde halâ, üstadımız ve çok muhterem ağabeyimiz Abdurrahim Karakoç’un niye Suları Islatamadığı’nı ve hangi sebebten Vur Emri’ni verdiğini anlayamaz hâldeyiz.
..Ve halâ İkbal’iymiş, Uğur’uymuş, İlkan’ı, Yusuf’u, Şebnem’i veya Bedirhan’ıymış, bir sürü insanın nesirleri şiir, şiirleri de nesir diye tersinden okudukları yalancı ve yüzsüz aynalarda, Karakoçlar’ın yüz gösteremediğini anlamış değiliz..
Abdurrahim Karakoç, Sincan’ın Fatih’inde, bir Kaygusuz Yurdum Sitesi’nde oturan, sakin ve esas o hırsızlara ekseri el sallayıp ’Muazzam Yol’unda yürümeye devam eden bir şairdir. Yerel gazetelerde başlattığı yazarlığını Vakit’te tamamlayacak sanırım. O’ ülkenin gelmiş geçmiş şairleri arasında hicvi eksiksiz işleyen ve Nefi ayarında bir büyük değer iken nice eserlerini çaldılar. Emeğinin hakkını tam vermediler. Üstelik, eserinin hırsızları tarafından, eser hırsızı bile yapıldığı oldu.
Ben.. bütün bunlara rağmen, Abdurrahim Karakoç’u, Islatamadığı Suları kadar berrak, ak ve pak bilirim. Hasan’a Mektuplar’la başlayan şiir dünyasına El Kulakta Vur Emri vererek Kan Yazısı’nı yazdı. Suları Islatamadığı bir devrin ardından Beşinci Mevsim gibi bir fazla mevsimleri Gökçekimi’ne bağladı. Ve ve.. muhayyileleri allak bullak eden bir üslûp, bir manzum ve hece ustalığı, bir hiciv ve de yanı sıra sevda yüklü eserleriyle, en sağda olmasına rağmen ’Sağ ve Sol’ lâflarını mutlak hakikat adına birleştirmesini bildi.
O’ böylece herkesin ve her kesimin sevgilisi oldu da, madrabaz ve mukallitlerin hırsızı olmaktan kurtulamadı..
YORUMLAR
Muhteşem bir yazı.Gerçekler dile gelmiş...Karakoç Üstad'ın şiirlerini okuyarak büyüdüm öğrenim hayatım boyunca...Hepsi de muhteşemdir.O bir ekoldür başlıbaşına...Emeğe saygının olmadığı yerde bunlar oluyor maalesef.Bu da bir nevi korsanlık değil mi zaten.Yalnız bu tür hırsızlıklarda şiirlerin özü boşaltılıyor bir bakıma...Aslının lezzetini vermiyor.Hani derler ya ruhu eksik kalıyor.Okuma alışkanlığı olmayan toplumlarda buna daha fazla taviz veriliyor sanki.En son ele alan onun sahibi oluyor sanki...Kutluyorum duyarlı yüreğinizi Üstadım.Haklıları dile getirmek zaten sizin üslubunuz.Var olunuz.Saygılarımı sunuyorum.
Kardeşim Engin,
bu makaleyi bekiryalcinkaya.com sitemde genel bir bölümde kısmi olarak aylar öncesinde koymuştum.
Bir facebook'cu herif bu hatıramızı aşırıp kendi tarafına aktarmış..
Bu itibarla bu bölümü genelden özele çekip yeniden bekirce'ye mâlettim.
Zaman zaman kişilere özl eserleri her nedense bazıları kanuni haklara rağmen kendileri adına kullanıyorlar.
Bu çok nahoş bir durum amma bunlar bazen sizin gibi değerli kardeşlerime de bilvesile olabiliyorlar.
Hayırlısı olsun.
İlginize teşekkür eder selâmlarımı gönderirim..
"Girdim yeşilden sarıya/Sordum ölüye diriye/Peteği verdim arıya/Ballarda seni aradım. Dinim İslâm dilim gazel/Birleşir ebedle ezel/Ayırmadım çirkin güzel/Kullarda seni aradım.
Bana kalsa günün yazısı deçerdim hemen.
Mükemmel bir yazı.
Güzel de kaleme almışsın.
Herkes aksini söylese de Ben ona inanırım.
O bir deryadır.
10 Numara.
Tebrikler ve selamlar.