- 922 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BU SEVGİYE EĞİLİRİM
Hastanedeyim. Kardiyoloji servisinde yatan seksen yedi yaşındaki babama refakat ediyorum. Doktor ve hemşire geldi. Kontroller yapıldı. İğne vuruldu. Verilen ilaçları içirdim.Doktorun kontrolünün verdiği rahatlığın da etkisiyle uyumaya başladı. Ben de koridorda biraz dolaşıp kaslarımı ve uyuşukluğumu hareketlendirmek istedim. Odaların kapıları açıktı. Aşırı sıcaklara rağmen klimalar düzenli çaılışıyor, içerisi gayet serin tutuluyordu.
İstemeden hemen bitişik odaya gözüm takıldı gezinirken. Yaşlı bir amca belli ki yatamıyordu. Rahatsızdı. Ancak oturarak acılarını dindirmeye çalışıyordu. O acıları dindiren daha önemli bir şey dikkatimi çekti: Refakat eden eşi yaşlı teyze ile el ele tutşmuşlardı. Birbirlerine yaslanmış uzun süre öyle kaldılar ben de onları bir süre izledim. O an için olması gereken normal davranış olarak değerlendirdim.
Babamın ihtiyaçlarını giderip yine koridora yöneldim. Teyze, amcayı tekerlekli hasta sandalyesine bindirmiş dolaştırıyordu. Hava almak için aşağı inip dışarı çıktım. Biraz
dolaşıp bir çay içtim on beş dakika kadar olmuştu. Babamın yanına dönmek için servise çıktım. Koridorda ilerlerken Fatma teyzenin hala amcayı gezdirdiğini gördüm
arabayı zorla itiyordu. Yorulduğunu fark ettim ve elinden alarak birkaç tur da ben attım. Amca da yorulmuştu. Son derece hastaydı zaten. Götürüp yatağına yatırdım.
bana ısrarla biraz sonra gel dedi. Ben de kırmayıp dinlenme süresi verdikten sonra yanlarına gittim. Beni çok etkilemişlerdi. Saim amca seksen bir yaşında. Kastamonulu.
Yılların çalışma temposuna artık kalbi ve böbrekleri yenik düşmüş, ona rağmen hoş sohbeti ve sempatikliği ile hayatta kalmaya çalışıyor. Fatma teyze, belinden ileri doğru
eğilmiş. Küçücük bedeni, elleri özürlü. Sağ gözünü de katarakt kaplamış göremiyor. Üç oğlum iki kızım ve torunlarım var diyor. Yine de o küçük bedeniyle kimseye bırakmıyor
Saim amcayı. Ben elli beş yaşında her tarafım ağırıken, Fatma teyze sekesene yakın yaşıyla Saim amcanın başından bir saniye ayrılmıyor. Sohbet ediyoruz. Fatma teyzeye
soruyorum "Saim amca hiç seni üzdü mü?" diye. " Altmış altı yıllık beraberliğimizde beni hiç üzmedi" diyor. "Peki hiç küsüp darıldığın olmadı mı?" diyorum. "Saim amcanın
kulağı ağır duymaz." diyorum tek gözüyle bana bakıyor hafif bir tebessümle " Hayır hi ç küsmedim." diyor. Saim amcaya soruyorum "Hiç Fatma teyzeyi üzdün mü?" Hasta
kalbi rahat nefes almasını engelliyor. Ona rağmen gururla "Ben onun için çalıştım. Hayatımı onun rahat etmesi için adadım. çok şükür hiç bir şeye muhtaç değiliz. Üzmedim."
diyor. Fatma teyze tam karşısına oturuyor ben de hemen Fatma teyzenin yanına oturuyorum elim omuzunda. Saim amca konuşurken birbirlerine öylesine sıcak bakıyorlar ki! kendi kendime "İşte gerçek sevgi bu, sadakat bu." diyorum. Başbaşa bırakıp ayrılıyorum. Saat gece onikiyi geçiyor. Fatma teyze narin bedeniyle yorgun düşmüş uykuya dalmış. Bir eli Saim amcanın avuçları içinde. Su toplayıp şişen bacakları, nefes almakta zorlanan yorgun, hasta kalbiyle Saim amca bu kez en kıymetli varlığının baucunda ona eşlik ediyor.
Nöbetçi genç hemşireye göstriyorum. Örnek olur mu bilmem. Ama ben saygı ile eğiliyorum.
Ertuğrul TÖRÜN
01.08.2010
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.