Günaydınım Nar Çiçeğim
Güneş bu sabah da doğdu çok şükür. Sen içimde bir cemre misaliyken, güne merhaba diyebilmenin heyecanını yaşadım. Aşinası olduğum, ışıltılı tebessümün bu denli uzağındayken; uzak diyarlardan, meçhul iklimlerden gelen sabah rüzgârında, kokunu duymanın verdiği hazzın ne ifade ettiğini bir kez daha tecrübe ettim. Ellerin yadıma geldi, ufkumda beyaz zambaklar açtı. Sen nerdesin? Günaydınım,nar çiçeğim.
Hayalimde yüzünü yıkayan güneşi, mahmur gözlerine asılı kirpiklerini öpen günü biraz kıskandım. Sana bir demet nar çiçeği günaydın yolladım. Sonra, güzelliğini avuçlarıma aldım sımsıkı hiç bırakmadım. Sen hasretim sen yadım; iki cihanda muradım… Taze ekmeğin has kokusunda, yeni demlenmiş çay buğusunda seni andım. Çayımla seni yudumladım, dilimde adın; damağımda buruk tadın. Farkında mısın? Günaydınım,nar çiçeğim.
Aynaya bakarken, traş olurken, kravatımı bağlarken yadıma düşersin. Derin bir nefes çekerim ciğerlerime yeniden hücrelerime işlersin. Günüme mana, gönlüme cana sensin. Işıl ışıl bakışın, hâlâ gözlerimde ışık. Aşkın, yüreğimin cidarında sarmaşık. Sen esen rüzgâr, yağan kar… Seni anlatır cümle olaylar. Böyle uzaklarda kalma, “yol uzun ömür kısa” zaman dar… Biraz olsun hâlimi anlar mısın? Günaydınım, nar çiçeğim.
Kırk gün kırk gece uykusuz kalsam da, sana bir günaydın diyebilmek için beklerim bıkmadan, usanmadan. Kırklara,yedilere karışırım. Seni, mukaddes bir hayal olarak yüreğimde taşırım. Bilirim ki, uzaklarda olsan da, şu doğan gün senin üstüne doğar, nefes alıp verirsin. Yaşıyorsun ya! Daha ne isterim günaydınım nar çiçeğim.
Bil ki bu kentin en güzel hâli, sen kaldırımlarında yürürken canlanır gözümde. Özümde, çiçekler açan bir ağaç büyür, sevda masallarına has. Hayalim sana dair yoğunluklar yaşar. Selâmlar yollarım turnalarla turnalar telaşlanır. Selâmım iklimine varmasa da gam değil. Çünkü sen hep yadımda, hayalimde, içimdesin. Kitabımda aşka dair tek imgesin. Kulaklarımda çınlar hep sesin. En emsalsiz efsanesin. En çok incecik ellerini özlediğimi bilir misin? Günaydınım, nar çiçeğim.
Bir gün çıkıp gelsen… gözlerinde ışıltılı bakışın, dudaklarında gül tebessümler. Sana, güne seninle merhaba diyebilmenin hazzını izah etsem. Çayı birlikte koysak ocağa. Yumurtayı birlikte kırsak. Çaydanlıkta su kaynasa biz kaynaşsak. Senin elindeki çay bardağının ihtişamını betimlesem ruhumda. Günaydın deyişini ezberlesem. Birlikte yaptığımız kahvaltı sonsuza kadar yadımda kalırdı herhalde. Sen ne düşünürsün? Bilmek istiyorum,günaydınım; nar çiçeğim.
Ağustos sıcağında, dorukları karlı dağlardan gelen esintisin sen. Senle başlar,senle biter her gün hikâyem. Desen desen ufkumu süslersin. En ince hayalinle hayalime inersin. Seni düşünürüm günler geceler boyu. Güvercinler gözlerinden su içerken, ceylanlar ürkerken canlanırsın gözlerimde. Serimde bitimsiz bir sevda olursun. Bir gül, bir menekşe ,bir yağmursun. Nursun içimi aydınlatan. Bunları biliyor musun? Günaydınım , nar çiçeğim bir tanem...
Her sabah cıvıl cıvıl kuş sesleri büyülerken günü,içimdeki tortuların dağıldığını hissederim. Güne hayalinle başlarsam, sanki erir kederim. Güneşe karşı gerinirken teneke yamalı gece kondular,ben de seni düşlerim. Ve ellerini arar ellerim. Aynı yerde aynı hissle seni beklerim, günaydınım nar çiçeğim nerdesin?!
Ankara,01.08.2010 İ.K