KÖRLÜK ÜSTÜNE
KÖRLÜK ÜSTÜNE
Körlüğün birçok çeşidi olsa gerek. Dikkatsizlikte bir körlüktür. İlgisizlikte bir körlüktür. Bazı olasılıkları düşünememekte bir körlüktür. Örnekler çoğaltılabilinir. Ama bunların hepsi bencedir. Ve tartışılmaya açıktır.
Akademik bir unvan almış, öğretim üyesi birçok insan olmadık, yakışmadık gazetelerde yazılar yazarlar. Bunu hala anlamış değilim. Ve bu kişilerinde bir körlük ararım. Bunlardan biri bir gün “Bu son yazım hoş çakalın sevgili okurlarım” diyip çekip giderler. İlginçtir; bu son yazısında şiir tekniğinde kullanılan ve ilkini İlhan Selçuk’un yaptığı akrostiş tekniği ile bize hoşça kal diyor. Diyen bir başka Selçuk. Daha doğrusu Star okurlarına. Böyle olacağını görmemekte bir başka körlük. Özellikle son zamanlarda böylesi körleşmeler oldukça yaygınlaştı. İnsanların gözlerini, belleklerini, bilinçlerini kör eden bir şeyler var.
Bir başka ilginçlikte, gazetenin tiraj ne kadardır bilmiyorum. Birçok kişi tarafından okunan gazetedeki akrostiş’i ilk fark eden büyük usta Yaşar Kemal oluyor. Hatta telefona sarılıp, yazarı tebrik ediyor. Buradaki ilginçlik Yaşar Kemal’in kör olması. Usta bağışlasın onu seven ve hakkında birçok şeyi bilenler bir gözünün de bir kaza sonucu kör olduğunu bilirler. Ama bu körlük Yaşar Kemal’de bir eksiklik değildir. Asıl körlük; dikkatsizlik, ilgisizlik, bilinçsizlik, faydacılık gibi körlüklerdir. Bunlarda bizim toplumda oldukça yaygın, hele de yıllarda kirlenmenin yoğun olduğu bu günlerde.
Sami Selçuk, soyatdaşı İlhan Selçuk’u örnek alması güzel bir şey. İlhan Selçuk’ta biz insanlara örnek olacak çok güzel davranışlar vardı. Sabır, Hoşgörü, sadelik, bilgelik ve daha birçok meziyet sayılabilir. Seksenlik bir delikanlı olan bu insanda hiçbir körlük yaşanmamasın tek nedeni, edinmiş olduğu felsefe ile bütünleşmesidir. Onun gözlüğü bu olmuştur. Bizim toplumumuzda eksik olan budur. Bunda da karanlıktan beslenen bezirganların parmağı vardır. Onlar her daim parmaklarını insanların gözlerine sokup kör etmek için fırsat kollarlar. Bize düşende onlara karşı uyanık olmaktır.
Bu uyanıklıkla iktidarların yalakası olmuş ve çıkar çevrelerce çıkartılan gazete ve dergilerde yazı yazılmamasını gerektirir. Yadsımak bir mutlaklık değildir. İstisnası olabilir ama yüzdesi çok azdır. Şöhret ise bir başka körlüktür. Babayı, Ağabeyi ve kardeşi kör eder. Şöhret dediğin nedir ki; paradan başka. Elbette ekmeğini kazanacaksın. Ama kaleminin namusuyla, alınteriyle, topluma bir mum yakıp körlüğe inat, aydınlık için…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.