- 949 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
JOSEPHİNE
Sevgili Josephine,
Bana ilham ettiğin aşk, aklımı başımdan aldı. Bir şey yiyemiyorum. Uyuyamıyorum. Dostlarımla ilgilendiğim yok. Zafere aldırdığım yok. Senin hoşuna gittiği için zaferler kazanmak istiyorum. Zaferlerin seni memnun edeceğini bilmeseydim, hemen ordumu bırakır, Paris’e koşar ve kendimi senin ayaklarının dibine atardım. Bana sonsuz bir sevgi bağışladın, beni zehirleyici çılgınlıklarla doldurdun. Senin resmine bakmadan bir saatimi geçiremiyorum.
Napolyon Bonapart
28 Ekim 1795
Her gün sayısız ihanet ve entrikanın yaşandığı saraydaki çukur Josephine böyle ilanı aşk yapıyordu büyük kör komutan. Günümüzde bu satırları okuyan gençler ise “ bana aşkı gösterin” diye isyan ediyorlardı. Aşkın ihanetler yüzünden öldüğünü iddia ediyorlardı. Aşk henüz ölmemişti ama estetiği kaçmıştı. Eski estetik aşklar neredeydi? Beklide en son, Piraye’ye yazılan mektupta kalmıştı.
Bir tanem!
Son mektubunda:
“ Başım sızlıyor
Yüreğim sersem!”
Diyorsun.
“ Seni asarlarsa
Seni kaybedersem;”
Diyorsun;
“ yaşayamam!”
Yaşarsın karıcığım,
Kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgârda;
Yaşarsın; kalbimin kızıl saçlı bacısı
En fazla bir yıl sürer
Yirminci asırda
Ölüm acısı.
Ölüm
Bir ipte sallanan bir ölü.
Bu ölüme bir türlü
Razı olmuyor gönlüm.
Fakat
Emin ol ki sevgili;
Zavallı bir Çingene’nin
Kıllı, siyah bir örümceğe benzeyen eli
Geçirecekse eğer
İpi boğazıma,
Mavi gözlerimde korkuyu görmek için
Boşuna bakacaklar
Nazım’a
Ben,
Alaca karanlığında son sabahınım
Dostlarımı ve seni göreceğim,
Ve yalnız
Yarım kalmış bir şarkının acısını
Toprağa götüreceğim…
Karım benim!
İyi yürekli,
Altın renkli,
Gözleri baldan tatlı arım benim;
Ne diye yazdım sana
İstendiğini idamımın,
Daha dava ilk adımında
Ve bir şalgam gibi koparmıyorlar
Kellesini adamın.
Haydi, bunları boş ver.
Bunlar uzak bir ihtimal.
Paran varsa eğer
Bana fanila bir don al,
Tuttu bacağımın siyatik ağrısı.
Ve unutma ki
Daima iyi şeyler düşünmeli
Bir mahpusun karısı.
Nazım HİKMET.
Sevmek gözyaşı değil ki, akıp gitsin. Gençlik değil ki gelip geçsin. Ömür değil ki Azrail alsın. Aşkı boş ver, Saadet sabaha kadar benimle kalsın.
AŞK’I KİMDEN ÖĞRENMELİ?
Ey yapay çiçeklerde dolaşan arı. Ben iki buçuk defa sevdim, sen hiç. Başıma gelen en güzel şeydin. Seninle yaşamak zormuş. Hayal kırıklığı her yanın. Artık acı verene zevk vermeyeceğim. Sütten ağzım yandı, yoğurdu üfleyerek yiyeceğim.
Su dolu bardağın kenarında ayaklarını birbirine sürten sineği kaçırıp o suyu iştahla içer misiniz? Mideniz mi bulanır görmediğiniz şeyleri hayal ederek.
Cemal Safi müziği ile ağlayabilirim. Ama sineği imha daha güzel olacak. Beklide suyu da imha etmek gerekli. Pisleyen değilse de pislendiği düşünülen su değil mi? Ya da sudan daha mikrobik olurum su yanımda temiz kalsın diye. BU kendini kandırmak olmaz mı? Suyun ve sineğin dili pislikçe yi kavrayıp öyle konuşurum ben de. Ben mi kurtaracağım Dünya’yı. İnsan Dünya’yı hak etmiyor ki Cennet’i hak etsin. Kendimiz öldürürken av ya da onurlu savaş diyoruz. Doğa tahrip edince afet, felaket diyoruz. Aynı cenazeye kimileri terörist kimileri şehit diyor. Doğru ile yanlış bu kadar iç içe iken İhaneti kahpeden öğreniriz de; aşk’ı kimden öğrenmeliyiz?
Aşk’ı Pervane’den öğren ey Seher kuşu: Yandı, can verdi, sesi çıkmadı.
Sadi
• Yanlış tartan terazinin adaleti olur mu?
• Adın yalan olsun, Dünyayla takım olursun.
• Ey gafil, bir dağ nasıl tümsek olur’u nereden öğrendin?
• Mutluysan neden ısırıyorsun?
• Söz bitince nokta konur. Karışık işlere sır konur. Kimine de ser verilir ser konur.
• Bendini yıkan sular akar, GİTTİĞİ YERE KADAR.
• Unutma ki; “ Nasıl kafa sayısı kadar düşünce çeşidi varsa, kalp sayısı kadar da aşk çeşidi vardır. Tolstoy.
Bilebildin mi aşk’ı kimden öğreneceğini?
SEVGİLİM
Kimi acı kimi tatlı sevgilim,
Seni yazmak, seni çizmek ne güzel.
Seni senden duymak, senden okumak,
Seni her gün mutlu görmek ne güzel.
ENGİN TATLITÜRK
YORUMLAR
Ey sevgili bilsen ne acı çektiğimi
Buna rağmen senden vazgeçmediğimi
Bir an unuttum gibi olunca
Yokluğunla hüzünlenip varlığınla sevindiğimi
Ey sevgili
Hayat zor değil aslında bizler zorlaştırıyoruz
Zor olan aklı doğru kullanamayan bizleriz.
Güzeldi Engin bey yüreğinize sağlık
Saygılar
Engin Tatlıtürk
Ne yazık ki ailemden bir kişi bile okumuyor yazdıklarımı.
Gerçi onlar kitap yada yazı bile okumuyor.
Okudukları sadece telefonlarına gelen mesaj ya da TV proğramları.
Çaresizlik ne kötü.
Okumayanlar için bir şey yapamıyorum.
Onlar cehalet denizinde yüzerken ben acı çekiyorum.
Acıların en büyüğü anlaşılmamak mış.
Değer verip yazımı okuduğunuz ve yorumladığınız için teşekkür ederim.
Selam ve sevgiler.
İnsan Dünya’yı hak etmiyor ki Cennet’i hak etsin. Kendimiz öldürürken av ya da onurlu savaş diyoruz. Doğa tahrip edince afet, felaket diyoruz. Aynı cenazeye kimileri terörist kimileri şehit diyor. Doğru ile yanlış bu kadar iç içe iken İhaneti kahpeden öğreniriz de; aşk’ı kimden öğrenmeliyiz?
Nasil ki binbir cesit ask varsa binbir cesit insan binbir cesit bakis acisi var.Herkes kendince haklidir ama
bir uzlasma olmali bir noktada.Bu da tabiki bir insanin varligini kabul etmekten gecer.
Ve kendini kabul ettirmek ilimli bir sekilde yaklasim olursa daha kolaydir.
Ama öyle paldir küldür hoop diyerek yaklasimda bulunursan,cözüm ummayacaksin kördügüm düser payina ve haktir.
Ve her insan her gönül ayri bir dünya.Insan belki bir terörist denilene bile asik olabilir.Olur olur.
Bir sözüm aklima geldi ben seni terörist olsan da severdim demistim.(bu sözüm hala gecerlidir)
Ask bazen yikilmis bir insani hayata baglarken bir krali yerle bir edebilir tahtindan edebilir.
Bir sokak serserisini bile topluma kazandirabilir ask gercek asksa tabiki.Karsiligi varsa hayattir ask belkide kurtulus.
Karsiligi yoksa caresi yoksa derttir ölmek degildir ama ölüp dirilmektir.
ne veriyorsun onu aliyorsun askta da hayatta da insanlarda da Yaradanin önünde de.
Olmasin kötülükler ask olsun-
Duygulari ölmemis insanlar ancak gercek aski tattirabilir insana.Cikarsiz.
Cok güzeldi binbir konuya deginilebilinir kisa yazida.
Yüreginize saglik sevgili Engin Tatlitürk.
Sonsuz saygimla
Engin Tatlıtürk
Çok ama çok teşekkür ederim.
Onca vakit ayırıp bu uzun yorumla oyalanmanız elbette O ilahi gücün etkisiyledir.
Aşk ve sevgiyi konuşup ona kafa yormayan bir allahın canlısı yoktur.
Hayvanlar dahi aşık olur. Bitkiler bile birbirine yakın gidr ve birbirine dolanır.
Sayfamı onurlandırdınız.
TEŞEKKÜRLER EDERİM.
Baki selam.
çok ara verdin......belliki mecburdun.....unutmaki bir diğer mecburiyetinde bu sayfayı boş komayacaksın....çünkü okuyanların sevenlerin var .....hoş geldin usta kalem.....özlemişiz.....senin kaleminde aşk....can bulmuş.....ruh bulmuş....tebrikler .....
Engin Tatlıtürk
Yine de sizlere kavuşmak güzeldi.
Biz bir aileyiz.
Seni sayfamda görmek çok güzeldi.
Teşekkürler usta kalem.
Tam sizin yazınızı okurken, yazınız dinlediğim müzikle o kadar örtüştü ki...
Volkan Konak
Seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanm da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahir'i Zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?
diyor...Evet ne kadar kafa yapısı kadar çok düşünce çeşiidi varsa, o kadar da çok aşkın tarifi var....
Önemli olan "Hoş geldin" deyip, olduğu gibi kalbimize yerleştirmektir... Ama gerçek aşk ile beğeni, hoşlanmayı birbirinden ayırarak
Sevgi ve saygı ile...
Engin Tatlıtürk
Duyarlı yüreğinizi takdir ettim ve kutladım.
Sayfama onur verdiniz.
Teşekkürler.
Selamlar.
Unutma ki; “ Nasıl kafa sayısı kadar düşünce çeşidi varsa, kalp sayısı kadar da aşk çeşidi vardır. Tolstoy.
Engin Bey sayfanıza aşkı konuk etmişsiniz bugün. Anlatımınız çok güzeldi bir de örneklemeler eklenince iyi ki okudum diye düşündüm. Teşekkürler paylaşımınız için.. Saygı ve selamlarımı sunuyorum.
Engin Tatlıtürk
Ben teşekkür eder, baki selamlar sunarım.
Engin Bey, epeydir yoktunuz. Yokluğunuz fark ediliyor. Kaleminizi özlemiştim.
Çeşitlemelerle dolu yazınız güzeldi. Tebrikler...
saygılarımla...
Engin Tatlıtürk
Sayfama şeref verdiniz.
Selamlar.