MAZRUF
Daha başlamadan kararsızım
Yazının başlığının ne olması ile ilgili karar veremedim.
“Hangi sevgi” mi koymalıyım yoksa “Sükut-u Hayal” mi olmalı yazının başlığı…
Bir başlığa neden lüzum olsun ki… Mektup olsun bugüne imzamı koyacağım bu yazı. Evet, evet. Bir mektup yazmanın vakti çoktan gelmedi mi?
****
20.09.2007, Ankara
Sevgili Ahmet Ağabeyciğim,
Uzun zamandır bir mektup yazmak istiyordum. Dünya telaşesi yüzünden yazmayı düşündüğüm onca şey birikmişken bir türlü fırsat bulamamıştım ama. Bu gece kendini yarına teslim etmişken siz geldiniz aklıma.
Kısa zaman önce, kendimce bulduğum anlamları paylaştığım o forumda, birden bire karşıma çıktığınızı hatırlıyorum. Yazdığınız ilk mana dikkatimi çekmişti size dair. Sonra bir de baktım ki, bir siz bir ben hayatımızda gördüğümüz farkındalıklarımızı, birbirimizle paylaşır olmuşuz. incitmeden, büyüksenmeden, kibirden arınmış, nefsi silkelenmiş, hayatı olduğu haliyle sevebilen manalar bulmuşuz . Hâlâ her gece, ne bırakmış Ahmet Ağabey diyerek sadece bunun için girip baktığım bir kenar köşe yer oldu bu forum.
Sizi hiç tanımıyorum ve siz de beni hiç tanımıyorsunuz. Belki asıl ismimi bile bilmiyorsunuzdur, ben sizin isminizi biliyor olsam da. Ama her ikimizin aynı şehirde oturuyor olduğunu yine de sizden öğrendim kısa bir zaman önce.
Ağabey dememe izin vermenizi rica ediyorum sizden.
Bu gece aynı şehrin belki de size uzak bir semtinden bir mektup yazıyorum. Çalışma masamdayım. Tepe lambamı açtım. Radyom çalıyor her zamanki gibi. Sandalyeme bağdaş kurup oturdum yine. Sebebi malum… Çocukluğumuzda yer sofrasında yemek yemeğe alışmışız bir kere. Şimdi kendimizle baş başa kaldığımız böyle zamanlarda full lüks bir rahatlıkla hala bağdaş kurup oturuyoruz. Dışarıda tanıyanların asla tahmin edemeyecekleri bir haldir işte bu. Yalnız dostlarımızın bile bildiği bir huzuru yaşar ve yaşatırız hayatımızda. Medeniyetsizlik addedenler çıkabilir diye düşünürüm hep. Oysaki medeniyetin tek bir ölçüsü vardır içimde; İnsan olmak…
Biliyorum çok da anlamlı gelmiyor bu mektup size, bu paragrafa kadar olan kısmı itibariyle. Birazdan apaçık anlayacaksınız ki, size anlatmak istediğim, dertleşmek istediğim çok şey biriktirmişim içimde. Bu mektubun yegâne sebebi bu.
Birkaç gündür, kalben ciddi şekilde tanıdık tanımadık insanlar tarafından, huzursuz edildim ben. Oysaki iç huzurunu en iyi koruyabilen hayatla barışıklığı yüksek olan bir ruh halini hiç çıkarmam gömlek cebimin altında duran o yerden.
Darbe… Kendini iyi tanıyan biri olarak ciddi bir darbe aldım son birkaç gündür.
Son derece hürmet ettiğim, incitmekten ciddi imtina ettiğim bir büyüğüm, beni nihayet en hassas noktamdan vurmayı başardı ağabey. Hal hatır sormaya bu kadar özen gösteren ve gönül kırmamaya özen gösteren bir yapıya sahip biri olarak, suçlandım ben. Hesap soruldu bana. Hal hatır bile sorulmadan son derecede sevgiden uzak bir üslupla. Hiç kimseye layık bulamayacağım bir tarz ve üslupla… Buyurucu, ezici bir tavırla. Daha önceden de birkaç defa yakın bir üslupla karşılaşmıştım ama sevgisindendir diyerek görmemezlikten gelmeyi tercih ettiğim ve üstelik bu noktada kendi doğrularımı ve kurallarımı bozarak, muhabbetimi sürdürdüğüm halde.
Ama bu defa… Bu defa her şeyin son noktasını koydum ağabey.
Sevgi… Bazen tarifini verdiğim, o incecik o naif sır. İncitmeyen, örselemeyen, karşındakini kendine tercih ettiren duygu...
Ne zamandır hükmetmeyi sağlıyor sevgi, ağabey? Ne zamandır hesap sorduruyor? Ne zamandır karşısındakinin halinden anlayamayacak kadar kendini kaybetti sevgi şu fani dünyada, ağabey...
Bunun üstüne gelen bir kısacık dert anlatma isteği üzerine çalınan bir “Dost” kapısının da üzerime yıkılması... Ummadığım kadar büyük bir sükûtu hayale uğrayışım…
Ve bu sabah ağabey. Bu sabah tanışmadığım ama iyi şeyler yapmasını gönlümden geçirdiğim, ismini bile bilmediğim bir ahbabın anlam veremediğim sözcükleri. Ardı sıra birkaç mesajla adını ilk kez duyduğum birinden tanımadığım halde beni tanıdığı belli olan birinden “ klavye hatası yapmayacağım ” mesajlarının gelmesi. Bu cümleyi kullandığım tek kişiyi getirdi aklıma ağabey. Arkasından kızkardeşim gibi sevdiğim bir hanım arkadaşın abla şu ismi tanıyor musun diye bana dönmesi. Ahretliğimin söylediği isim, bu hiç bilmediğim ismin tıpatıp aynısıydı ağabey. Silkelenmem.
“ Neden sorduğunu söyle, sana tanıyıp tanımadığımı söyleyeyim ” dedim ağabey kardeşime. “ bana ulaştı abla dedi, palyaço ablan diye bir cümle kurmuş seninle ilgili sözlerinde ”…
Yazılarının daha iyi olmasını beklediğim kişiyle bu kişi aynı insandı ağabey. Benimle hiçbir ilgisi olmayan bu kişinin benimle konuşurken farklı, başkaları ile hakkımda konuşurken farklılaşan üslubuna ne diyebilirim ki ağabey. Sadece şu belki; “riya kötü bir huydur sahip olana Allah yardım etsin ve kişi sadece kendinden bilebilir işi”…
Evet ağabey, gece, ben ve size yazılan bu mektup. Yazmalıydım ağabey. Çünkü siz yazdıklarımı beğendiğinizi beyan edersiniz bana. Oysaki bakınız benimle ilgili bilmedikleriniz varmış. Bunları benimle birlikte öğrenmenizi istedim.
Kırıldım ağabey. Çok kırıldım son birkaç gündür. İnsanları sevmekten vaz geçmek geçiyor aklımdan. Vazgeçemeyecek kadar yürekli biriyim Allah’tan. Birkaç olumsuzlukla vazgeçilebilecek bir dava olmadı benim insanlık davam. Devamın aleyküm dedim bu gece kendime sadece sevdiklerime söylediğim şekliyle. Anlayan anlayacaktır ağabey.
Vazgeçilebileceğim tek şey var ağabey... Benim sevdiğim kadar kendilerini sevmeyi başaramayanlar ve hak ettiğim kadar beni sevemeyenler.
Sevgi ve saygılarımı kabul ediniz Ahmet ağabey…
Asran…
YORUMLAR
kızım kim yaptı sana böyle. sen yazdıysan olay muhakkak doğrudur. doğru değil mi. çok üzüldüm senin için. sevgiler üzerinden eksik olmasın
arkadaşım sen tek değilsin daha bir çok arkadaşımız bu gibi sorunlarından bahsettiler bana. ve bugünkü şiiri de onun için yazdım. yapabileceğin şey sadece engellemk olabilir. ruhsal durumu bozuk insanlarla çok da uğraşmaya değmez. üzülme ve yılma. şiir yazan kadın, güçlü kadın korkutuyor bazılarını. yoluna devam et, başarılar dilerim
Ayrıntısı hakkında çok istememe rağmen fikir yürütebilecek kadar bile tahminde bulunamadım...Belki şu: Bu sanal ortamın imkanlarını kullanan birileri, hangi sebeplerle bilinmez entrikalar çevirerek sevmedikleri-muhtemelen kıskandıkları- kişileri rahatsız ediyor,zarar vermeye çalışıyorlar...şiirlerini okumaktan büyük zevk aldığım ve kendi adıma bu site aracılığıyla şiir düzeyinde tanışmış olmayı kazanç saydığım az sayıdaki dosta yapılanlar beni de rahatsız ediyor..Bu nedir şimdi? bir süre şiirlerini sayfada bulamayıp rahatsız mı acaba diye düşündüğümüz bir arkadaşın belki de böyle bizans oyunlarıyla buharlaşıp gittiğini, üyeliğinin sonlandırıldığını duyuyoruz.Hiç hoş değil..Bir insanın hem şiir yazıp hem de böyle ucuz ve çirkin olabilmesi asla anlaşılabilir işlerden değil..Geçmiş olsun diyorum..Sevimsizler mutlaka ama sizi pes ettirebilecek kadar güçlü değiller en azından.."Ahmet Abi" kimse Allah kolaylık versin...
Ankara'lıyım, ismim Ahmet , ağabey sayılırım.
Duyarlıyım.
Bak bu şiir de Ahmet ağabeyin.
ağır ağır çıkacaksın...
MERDİVEN
Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın sema:ya ağlayarak...
Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta,
Kızıl hava:ları seyret ki akşam olmakta...
Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?
Bu bir lisa:n-ı hafi:dir ki ru:ha dolmakta,
Kızıl hava:ları seyret ki akşam olmakta...
Ahmet HAŞİM
---------------
"Kadın, Şiir, Edebiyat " yazımı okumanızı tavsiye edeceğim.
http://www.edebiyatdefteri.com/index.asp?istek=tum_yazilar&k=detay&yazi_id=3762
-------------
Saygı ve sevgilerimle.
Vazgeçilebileceğim tek şey var ağabey...
Benim sevdiğim kadar kendilerini sevmeyi başaramayanlar ve hak ettiğim kadar beni sevemeyenler.
hassaz bir o kadarda ciddi bir konuda değinmişsin..bugun mektuplar günü sanırım:)yazınızı iki kere okudum ....ne garip degilmi şu anlattıklarınız.. hepimizin başına geliyor..üzülüyor kabuğumuza cekiliyor..sonrada tekrar hayata ve insanlara tekrar sarılıyoruz..ne zaman öğrenecegiz sahiplenmeden sevmeyi sorgulamadan ..internet bana soğuk gelirdi..ama şimdi farklı düşünüyorum çünki insanlar "riya" illetine burda bulaşamazlar ..kendilerini olduğu gibi gözterirler .çünki kimse kimseyi tanımıyor..kendini abartılı gözteremez..göztersede ne olacakki..ne gececekki..eline ..
yazılarınız her zaman cok hoş.. iş yoğunluğum olsada ilk sıralarda yer alıyorsunuz..yüreğinize sağlık.. kusurumada bakman bu güzel yazının altına ...sıkıcı gelmesin uzattım yazıyı..