Briç
Merhaba tüm briç sever dostlarım
Bir glasnost dönemi yaşadı tüm dünya. Özü değişim olan, temelinde birey olmak yatan ancak özümsenmemiş bir aydınlanma yüzünden bireysellikle karıştırılan bu çok önemli süreç; elbette ki ülkemizi ve insanlarını da etkiledi. Sosyal hayatımızın şekillenmesi tabanın davranış bütünlüğü ile direkt bağlantılı olduğundan, sarsıntılı ve iyi kavranamamış örsek değişim sonucu bizi bir yerlere savurdu. Kimimiz kendini sanata verdi, kimimiz para kazanmaya adanmış hayatları seçti. Kimimiz de çok sevdiğimiz briç sporu ile uğraşmaya başladı.
Benim briç maceram üniversite ilk yıllarımda Zeynepkamil semtinde bir laz kahvesinde başladı. Hepinizin yakından tanıdığı briç kahramanları ile rua üç puan muhabbeti başladı. Ağabeylerim Orhan( zorhan ), Zafer ( victorvoid ) ve ev arkadaşım Sülo ( suleymn ) kafa göz yararak seksenlerin son yıllarını eğlenerek geçirdik. Sonraları iş dolayısıyla tanıştığımız genç bir çocuk ben onlardan uzaklaştığım dönem briçe başlamış İsmail ( yakop ) le tanıştık. Moda Deniz Kulübündeki ilk turnuvamda altıncı olmak sanırım ‘briç çok kolaymış yahu’ gibi yanlış bir yönlenmeye neden olmuştu. O yıllarda Ümit Tarhan direktörlüğünde çok kalabalık altın ödüllü turnuvalar olurdu. Benim ilk ve son turnuvam olmuştu. Okul bitirme, aşk, evlilik, çocuk derken ben İzmit’e taşınmış ve briçe yirmi yıl ara vermiştim. Oysa bizim ekibin bulundukları ortamlar sonucu olmalı ki hayatları briç oluvermişti.
Meşhur Hemşen kahvesine ben hiç gitmedim ama onun devamı olan yerlere senede bir kez de olsa uğrar olmuştum. Zeki bilardonun alt salonunda çok kemikler kırılıyordu. O zamanlar yüzbaşı dedikleri Cesur, Arap dedikleri Kolata, fırçalarıyla ünlü üstat Veysel Hoca mütemadiyen birileriyle kafa buluyorlardı. Hır gür içinde geçen yoğun briç tartışmaları sonucu ilerledikleri kesindi. Dozajı bazen kaçsa da, aşağılama düzeyine gelse de herkes birbirine saygı duyuyordu. Tatlı bir rekabet olmadan hayatın tadı olmazdı elbette. Sonradan kulüpleşmeler başladığında farklı mekânlar açıldı.
Benim briçle asıl tanışmam Tetikçi lakaplı hocam İğneci sayesinde oldu. İş icabı Gebze’ye taşındığında bir yıldır gitmeye başladığım Kocaeli Büyükşehir Briç Kulübüne(KBBSK) onunla takılmaya başladım. İlk büyük turnuvaya hocamla gittiğimizde finale kaldık ve ilk otuza girdik. Ne kolaymış bu briç dedikleri, şöyle yapsaydık, şunu şey etseydik ilk beşteydik muhabbetlerine girivermiştim. İzmit biricine büyük katkıları olan Süleyman İğneci’ye özellikle bizim takım elemanları çok şey borçludur. Şükranlarını da her seferinde dile getirirler. Briçe emek harcayıp bildiklerini anlatmaya çalışan fedakâr tüm sporculara ben ayrıca teşekkür ederim.
Hocam anlattıkça daha az bildiğimi anlamam mantıksal hata gibi gelebilir. Briç öğrenirken bir dönem var ki en aldatıcı, en yıpratıcı dönem odur. Her şeyi bildiğinizi sandığınız bu geçici dönem ne kadar kısa olursa, size ve çevrenize o kadar az zarar veriyor. Sporcuların bunun farkında olmaları hem kendileri hem kulüpleri açısından faydalıdır.
Briçin organik hal aldığı günümüzde yerinde saymak gerilemek anlamına gelmektedir. Eskiden bilgiye ulaşmak zor olduğundan ustaların kazanması daha kolaydı. Şimdiki ortamda en yeni bilgi bile bir haftada diğer kıtada paylaşılmış oluyor. Eski bilgiler ve deneyime güvenip yenilmez armada olmak artık mümkün değil. Devamlı başarılı olmak isteyen kişi, partner, takım, kulüp, ülkeler başka etmenleri de göz önüne almak zorundalar.
Sürekli bilgi alışverişi, global etkileşim, turnuva tecrübesi gibi bilinen şeylerin daha ciddiye alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu konuda bize katkı sağlayan önemli bir festival olan Mersin bir fırsattır. Yeni başkanımızın da içinde olduğu güzel bir camiaları olması da şanstır. Erhan Yamut’un çabaları gibi ismini sayamayacağım çok değerli briç severin ve yerel yönetimin katkıları ile iyi bir yere gelmiş olan Mersin örneği daha da bilimsel incelenmeli, yurtdışı tanıtımında daha ustaca hamleler yapılmalıdır. Benzer bir iki festival daha olabilmesi için zorlamadan çok potansiyeli olan iller ele alınmalıdır. Böylece belki on yıllar uğraşılıp güzel organizasyonlar oluşturulabilir.
Erhan abide benim briçimin gelişmesinde çok önemli rol oynamıştır. Canı sıkkın olsa da ne zaman bir şey sorsak cevap verir, bizden bilgisini zamanını esirgemez. Karmaşık bir şey ise araştırır, mutlaka döner. Sevgili arkadaşım Şevket sayesinde tanıştığımız Yamut abiyede sevgilerimi sunuyorum.
Şimdi yazıyı yazma sebebime geleyim. Herkesin konuştuğu bir konudur bu. Yeni bir sistem oynamak isteriz; ilk aklımıza gelen iyi öğreneyim ama kimle oynayacağım oluyor. Ya devamlı bir ortağımız olmadığından, ya da ortağımız okumayı sevmediğinden bu plan suya düşüyor. Bakıldığında bu sorun genel bir sorun. Devamlı partnerlikler sorunu her yaşta, her düzeyde yaşanan bir durum. Ne oluyor da iyi denilen partnerlikler de sona eriyor. Başarılı olma ihtimalleri olan çiftler eften püften sebeplerden ayrılabiliyor. Egosu yüksek insanların sporu olduğumuz doğru mu? Hepimiz sorunlu muyuz özellikle insan ilişkilerinde?
Sanmıyorum…
Çünkü ben çoğunuzu yakından tanıyorum, hepiniz şeker gibi insanlarsınız, eğlenmeyi bilen insan kötü olamaz, içkili şarkılı gecelerimizden biliyorum ki her birinizin birçok güzel tarafı var. Genele vurduğumuzda beni olumlu bir hava sarıyor. Briçimizin gelişmesinde engel olarak gördüğüm bu konunun çözümüne katkı için neler yapılabilir?
Sizlerden ricam deneyimlerinizi, görüşlerinizi, önerilerinizi benimle paylaşmanız.
Yazımın sonunda size en son yaşadığımız kısmen üzücü ama sonu mutlu bir hikaye anlatacağım. Geçenlerde kulüp elemeleri 3.etap Bostancıda yapıldı. İlk günü KBBSK 11 ortalama ile kötü başlamıştı. Ertesi sabah bizim takımdan 6 kişi Arif’in arabayla yola çıkıyorlar. Yolda bir kamyoncuya sinirlenen Arif( tonyali ) az ileride kenara çekiyor arabayı ve fenalaşıyor. Terleme, sarı yüz derken apar topar hastaneye kaldırıyorlar. Gebze’den beni aradıklarında tüm takım moral olarak çökmüş ve şoktaydı. Ciddi bir kalp krizi geçiren Arif daha iyi bir hastaneye gidecekti. Osman ve Aziz’in takımı çekme düşünceleri vardı. Elbette ki çok sevdiğimiz bir abimizin hastanede oluşu üzücüydü ama durumunun iyiye gidiyor oluşu ve müdahalenin çabuk olduğu göz önüne alındığında bence devam edilmeli, turnuvadan çekilmemeliydik. İki kişi beni beklesin ötekiler Arif abiyle kalsın diye karar aldık, ben yola çıktım. Bu arada Arif abinin Dilovasında fenalaştığı yerde düşürdüğü gözlüğü- epey pahalı- bularak şansımızın döndüğünü ispatlamıştım. Şevket ve Yandumanı alıp o sırada iş görüşmesinde olan Sülonun yanına doğru yola çıktığımızda 2. maça bir saat kalmıştı. Tuzla dağlarında bir yerlerde bekleyip aldığımız 4. kişi ile 2. maça üç dakika kala yetiştiğimiz 3. etabı, çok iyi oynayarak 7. tamamlamak tam bir mucizeydi. Çıkmadığımız maçtan 0 aldığımız için üzülen tüm dostlara teşekkür ediyorum, özellikle şampiyon olan Hoşgörü takımının samimi ilgisi için, Cavit abinin sevecenliği için çok teşekkürler. Benim kısa briç hayatımın en heyecanlı, en fırtınalı turnuvasıydı. Hepimiz Arif için oynadık ve Ankara’ya gitmeye hak kazandık. Şu an sağlık durumu gayet iyi olan Tonyali merakla finalleri bekliyor.
Bu olay bana bir kez daha briçin bir spor olduğunu, takım olmanın ne denli önemli ve zor olduğunu, motive olan sporcunun başarıya koşmasının nasıl mümkün olduğunu hatırlatması açısından çok önemliydi, bu yüzden sizlerle paylaşmak istedim.
Mail : [email protected]
Temmuz 2010
Nadir Keleş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.