Kızsal muhabbetler(53)(l)..........................
-Bakar mısınız?
Şebnem sesin yönüne taraf döndü.Sessiz bakışlar....
Metin’in beklediği bu değildi Ne var ?ya da ,Buyurun! ya da ,Efendim ?ya da, benzeri bir cümle ama bu değil ...Bu sessiz bakışlar cesaretini yitirmesine sebeb olduysa da cümleler yol bulup çıkmıştı bile.
-Pardon birine benzettim sizi.Eski sevgilimeo kadar çok benziyosunuz ki ama kaybettim Onu.İnanın Ona kadar çok benziyorsunuz ki...
Metin ,Şebnemin yüzünde bir değişiklik bekliyordu ancak olmadı ,tek değişen buğulanan gözleri.
Çeyrek saat sonra;
-Metin ne yaptın oğlum ,ayarladın mı kızı?Eski numaran tutmadı galiba...
Serdar, Metinin yüzündeki ifadeyi bozulmuşluğa verdi, oysa şaşkınlıktan ötesi değildi.
Metin sessiz...
Kadir Metinin sırtına vurdu
-Hadi lan anlatsana noldu?Tersledi mi lan kız?
-Yooo terslemedi.
-Ha s.kt.r lan ondan mı bu tipin?
-Ağladı.
-Ağladı mı?
-Evet ağladı.Öyle güzel ki gözleri yakından.İçimden bişey koptu.
Serdar ve Kadir bir anlık şaşkınlıktan sonra;
-Noldu lan sana zokayı yuttun mu?Ulan iddiayı kazandın mı şimdi?Ayarladın mı?
-KAYBETTİM.iLK KEZ KAYBETTİM AMA BAŞKA BİR ŞEY KAZANDIM.
-Uçmuş lan bu.Çektin mi oğlum?
Metin hiçbişey söylemeden uzaklaştı.Bir tek Türk filmlerinde değil, gerçek hayatta da oluyomuş bu.Bir iddiayla başlayan aşk...
Şebnemse gördüğü yüzü düşünmekte.Devrime ne kadar da benziyordu?Ama O başkası.Devrim öldü.Öldü.Öldü.
İnsan aklını yitirmemek için ne yapar?Kabul etmek istemediği ama zorunda olduğu gerçeği tekrarlayıp durur işte böyle...
-Devrim öldü Öldü.Öl.....
..................
Tüm bunlar olurken Şebnemin oturduğun bankın az ilerisinde bir genç ,Halide Edibi okuyordu.Genç belli belirsiz gülümsemekteydi okuduğu satırlar Nasrettin hocadan bir fıkraydı:
’’Nasrettin Hoca mehtaplı bir gecede köyüne giderken,bir kuyunun yanından geçer,ayın aksinin kuyunun dibinde olduğunu görür.Zavallı ay,kurtarmak lazım diyerek kova kova su çekmeye başlar ama ay daima kuyunun dibindedir.Nihayet kova kuyunun kenarındaki bir taşa takılır .Hoca ipi kuvvetle çekince ip kopar ve Nasrettin Hoca da sırt üstü yere düşer,ayın göklerde olduğunu görür.Çok uğraştım fakat zavallı ayı kurtardım’’der
......
Şebnem hala ağlamakta, o ağlarken elinde cam bir kavanoz ve içinde küçük sevimli ve beyaz bir balık olan bir kız babasına :
Baba bunun adı Peter olsun mu?Peter Panın Peteri ...
Şebnem küçük kıza ve az ilerisindeki gülümseyen gence baktı..
Mutsuzluk bir tek ona mı uğramıştı.
-Neden bir tek ben mutsuzum?
Saatler sonra?
Küçük bir kız yerdeki balığa bakıp ağlamakta.
-Baba balığım öldü....
-Ağlama kızım gene alırım.
-Banane ben Peteri istiyorum.
Kendinden üç yaş küçük kardeşi kavanozu düşürmüş kırmıştı. Balık önce kuvvetlice çırpınmış sonra giderek azalan şiddetle çırpınmış nihayetindeyse can vermişti.
.......
Nasrettin Hocaya gülen genç ise Hataydan İstanbula gelen Üniversite öğrencisiydi.Kız klardeşi ve O birer sene arayla üniversiteyi kazanmışlardı Önce kendisi, daha sonra da kız kardeşi kazanınca beraber ev tutmuş, birlikte kalıyorlardı.Adı Yasindi.Yasin kapıyı açtı elindeki kitabı ayakkabılığa bırakıp ,kardeşine seslendi.
-Semraaa nerdesin?
Hayret evde olması gerekirdi sınavlar bitmiş akşam eve döneceklerdi.Semra valizleri hazırlayacaktı.
Yasin Semranın odasını açınca kardeşini baygın gördü.Hemen yanında bir not.
’’Abi beni affedin bu utançla yaşayamazdım.’’
Semra abisinin arkadaşının tecavüzüne uğramıştı.
Şebnem sen değilmişsin tek mutsuz olan.Mutluluklarına bakıp kızdığın insanlar.....
Mutluluk kimsede gelip daimi kalmıyor ,acı daha çok seyir halinde ,herşey değişiyor....
Siz...
Ben...
Hepimiz ve herşey değişmekte.....
YORUMLAR
Mutluluk kimsede gelip daimi kalmıyor ,acı daha çok seyir halinde ,herşey değişiyor....
Siz...
Ben...
Hepimiz ve herşey değişmekte.....
Bu yazı daha önce okuma fırsatım olmamıştı ama çok güzel ve akıcı bir yazı. İnsanı sıkmıyor. Beğeniyle okudum.
Yazıda insanın dili sürçmüyor.
Tebrikler...
sevgilerimle...