GELİN DUVAKLI, ÜNİVERSİTELİ SARIMSAK
Süpermarketin, soğan patates reyonunda gördüğüm bir manzara bu satırlara ev sahipliği yapmayı fazlasıyla hak ediyor. Soğan ve patatesi daima yan yana görmeye alışmışızdır.
Gerek semt pazarlarında gerekse süper yada süper olmayan marketlerde neredeyse dip dibe satışa sunulurlar. İlaveten de; Sarımsak denilen mucizeyi, soğan patates ikilisinin hemen yanı başında konuşlanmış olarak görüveririz...
Bu ikisi her mutfağın olmazsa olmazıdırlar, garibim sarımsak ise; nedense acil ve gerekli ihtiyaç listesinin daima dışında tutulur! Sanki patates soğana ayıp olmasın diye bir kaç baş satın alma ihtiyacı duyulur. Bir diş sarımsak girdiği ortama boyutundan büyük işlev kazandırsa da, bir türlü layık olduğu mertebeye ulaşamaz. Ama; yokluğu, bir diş için komşu kapısı çaldırır...
Bir baş sarımsak her evin mutfağının kurtarıcısı bile olsa, o meşhur kokusu sayesinde en keskin parfümlerin dahi baş düşmanı olma özelliğini korumaya devam eder.
Sarımsağın tarihsel geçmişinden yada faydalarından söz edecek değilim. Bir dil içinde şivesel sözcüklenişi de beni ilgilendirmiyor şu an. Sarımsak değil de sarmısak ya da samsak olarak adlandırılışı da konu dışı. (Her ne kadar Balkanların Serezli bölgesi insanları, yöresel ağızları ile samsak diye ifade ettiklerinde bir kaşım yukarı kalksa da!)
Kar gibi beyaz gelin duvağına sarınıp sarmalanmış üç baş sarımsak üzerine çıktım bu yazınsal yolculuğa...
Sarımsağın gelin olmuş hali, olsa olsa budur işte dedim görünce süpermarketin reyonunda. Ne naif bir düşünce o öyle!
Gelin duvağı tülünün o safiyane bürünüşüne şeffaf bir gizemle saklanıvermiş farklı boyutta sarımsaklar.
Her boyut ve gramajda sarımsak satın alabilmek mevcut, 100, 250, 500, 1000 gramlık şeffaf sarınımlı sarımsakların her birinin üzerinde son derece şık birer marka etiketi de mevcuttu. Üretici firmanın genel bilgileri ve e-mail adresi de.
Bu kadarı da olmaz dercesine, sarımsağa çağ atlamış bir kimlik yapıştırıverdim.
Firma adresi ve telefonları çok doğal geliverirken, elektronik posta adresine olan şaşkınlığımı gizleyemedim. Artık o andan itibaren bu elektronik posta adresi, firma adresi olmaktan çıktı ve sarımsağın adresi oluverdi benim beğeni dünyamda...
Yazmak şart oldu !
"Sayın G.
Öncelikle sizi kutlamama izin veriniz.
Sarımsak der geçeriz... Fakat Türk mutfağının vazgeçilmezi olduğunun pek farkında değilizdir.
Eskiden pazarlarda kilo ile satılan ve kilosu da çok pahalı olan sarımsağı yarım kilo bile almak fazla gelirdi bir çok kişiye.
Geçen gün süper markette sizin minicik ambalajlı sarımsaklarınızı görünce işte çağ atlamışız ne güzel bir düşünce dedim. Herkes yarım kilo yada bir kilo almak zorunda değil. Minicik tülden zar gibi ambalajları içindeki, üç baştan oluşan 100 gramlık sarımsaklar öyle hoşuma gitti ki bu konuda size yazmayı bir borç bildim. İyi ki e-mail adresiniz var.!
Ayrıca bu konuyu yazılarımda da kullanmak fikri geliştirdim. Yazacağım... (Çağ atlayan sarımsak)
Bu güzel ve olumlu satış düşüncenizi kutluyorum.
Bol kazançlar.
Saygılar
Nurdan Çakır"
/
"sevgili nurdan hanım,
öncelikle elektronik postanız için teşekkür ederim. Benim hayatta yapmayı en çok sevdiğim uğraş sarımsak üretimi ve pazarlaması işidir. Daha altı yaşındayken, ilk yaz sıcağı altında ve altı yaşında küçük bir adamken sevgi mahrumu, ancak haklı bir kadının fırlattığı tezek minicik bedenimde parçalandığında karar vermiştim, ileride sarımsakçı olmaya kısaca sarımsak satmaya.
Üniversite, mastır derken üç binin üzerinde üretici topluluğu, üniversitelerle işbirliği, küçük bültenler ve sarımsakla ilgili her şey. Mitolojiden yemek tarifine kadar, ancak daha henüz sarımsakta çağ atlayamadık inşallah şimdi bir sarımsak üretimi, pazarlaması,katma değerli hale nasıl gelir üzerine bir kitap hazırlıyorum belki orada anlattıklarım hayata geçerse sarımsağa çağ atlatabilir,sarımsağı dileğimce anlatabilirim.
Sevgilerimle
ş. g."
Bu yazışmanın ardından şaşkınlığımı dile getirmeliyim.
Her ne kadar elektronik posta adresi olan bir sarımsak üreticisine (pazarlayıcısına) yazıyor olsam da, yazarken tek kaygım anlaşılır bir dil oluşturmaya çalışmaktı! Malum ya; Bir sarımsak tüccarının edebiyatla, hele hele felsefik sözcüklerle pek işi olmaması doğaldı!
Ne büyük yanılsama!!! Aklıma geliveren bu yersiz ön yargı, mektubuma gelen yanıttan sonra beni adeta olduğum yere çiviledi...
Ben hala üretici mi pazarlayıcı mı diye ikilem içindeyken, gayet anlaşılır bir dille "sarımsakçı" diye kendisini ortaya koyan bir idealistin karşısında ne diyeceğimi bilemedim. Yanıt bile yazamadım masterli sarımsakçıya !
Çağ atlama sözcüğü de anlamsızlaştı, sarımsağı gelin edip kırk günde kokusunu çıkarmak da.
Yoğurdu sarımsaklayıp damı saklasak tekerlemesi de çok sıradan kalıverdi, mitolojisiyle ilgilenen ve kitabını yazan bir sarımsakçının yanında...
Bunca gaftan sonra bana düşen yazmak değil susmak olmalı!
Not: Türk Dil Kurumu Türkçe sözlükte Sarımsak: Zambakgillerden, 25-100 cm. yükseklikte, yapraklarında saplarında ve toprak altındaki soğan biçimli sürgünlerinde kokulu yağ bulunan bir kültür bitkisi. (Allium sativum)
[email protected]
Nurdan Çakır Tezgin
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.