- 3892 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
Evlilik Sorumluluk Gerektirir!!!
Evlilik çok kutsal bir birlikteliktir. İnsan neslinin devamı, soyların belirlenmesi, iyi ve ahlaklı insanlar yetiştirebilmek için, birbiriyle uyumlu, seven sayan insanların , iyi ve kötü günde bir arada olmaya karar vermesidir.
Evlenecek olan kişilerin, bir ömrü beraber geçirmeye karar vermeleri, kuracakları yuvanın sağlam olması için birbirlerine denklikleri önemlidir. Kültür, görgü, ekonomik boyutlar bu evliliğin sağlam devam etmesi için etkili faktörlerdir. Ailelerin de birbiriyle anlaşabilmesi, gençlerin yuvalarında huzurla yaşayabilmeleri adına etkilidir.
Bazı kişilerin, ‘aman canım, olsun, önemli olan gençlerin anlaşması , aileler önemli değil’
sözleri bence hatalı bir düşünce.
Birbirini deli gibi seven, sayan bir çok çift, aile uyumsuzlukları yüzünden, ya boşanmak zorunda kalıyorlar, ya da hır gürle devam etmeye uğraşıyorlar.
Davul bile dengi dengine vurur sözü, bana eskiden dinlediğim bir hikayeyi hatırlattı.
Eskilerin konaklarda yetişmiş genç bir tüccarı, çarşıdan geçerken çok güzel bir dilenci kıza rastlıyor. Kızın iri yeşil gözleri zümrüt gibi, dişleri inci gibi parlıyor. Görür görmez kıza vurulan tüccar, günlerce düşünüyor, bir türlü kızı unutamıyor. Sonunda karar veriyor, kızın ailesinin imkanlarını iyileştiriyor, ‘ben size her ay belli miktarda geçineceğiniz parayı veririm, kızınızla evlenmek istiyorum’ der.
Kızı konağına götürür, yıkanıp, paklandıktan sonra eğitmenler tutulur, görgü görenek öğretilir.
Artık konuşması, hareketleri oldukça düzelmiştir, büyük bir düğün yaparak evlenir.
Aradan biraz zaman geçince, evin işlerini yöneten kahya hanım,
-vaktiniz varsa size bir şey anlatmak istiyorum,der.
-Bir aksilik mi var sorusuna, siz her gün işe gittiğiniz gibi yarın çıkın, eşiniz sizi geçirsin, ben sizi arka bahçe kapısından içeri alırım, kendi gözünüzle görürsünüz.
Ertesi sabah işe gider gibi evden çıkar, bahçe kapısından geri dönerek, kahyanın kendisini götürdüğü evin büyük salonunun kapısını yavaşça aralar. Gördükleri karşısında, neredeyse küçük dilini yutacaktır.
Kendisinin gittiğinden emin olan eşi, büfe, koltuk masa gibi mobilyaların üzerine serptiği paraların önüne geliyor, sanki birileriyle konuşur gibi:
-Allah rızası için şu fakire bir sadaka diyerek, serptiği paraları, sanki dilenir gibi topluyor.
Genç tüccarımız yaşadığı şokla şunu anlıyor, gençlik, güzellik, olsa da her kişi alıştığı, görgü ve göreneği arıyor. Sonradan öğretmekle bazı hasletler kazanılmıyor.
Aileden gelen bazı alışkanlıklar, alınan terbiye ve kabiliyetler, çok uç nokta evliliklerde sorun teşkil edebiliyor.
Herkes kendi yaşam tarzı ve özelliklerine uygun kişilerle, daha kolay uyum sağlayıp, daha mutlu bir yuvada yaşama şansı bulabilir.
Anlaşıp, iyi geçinip geçinemeyecekleri belli olmadan çocuk sahibi olmak, analı-babalı yetimler ordusunu büyütmekten başka bir işe yaramıyor.
Evlenip, birkaç çocuk bu hanımdan, anlaşamadık ayrıl, başkasıyla evlen, birkaç çocuk ondan.
Sonra televizyonlarda, bilmem kaç yıldır görmediği ana-babasını, kardeşlerini arayan insanların yürek burkan öyküleri.
Evlilik çok ciddi, düşünülerek yapılması gereken, hayata beraberce göğüs germedir.
Bugün sevdim, aşık oldum evlenelim, yarın en basit tartışmada, boşanalım denebilecek kadar basit olmamalı.
Her çocuğun ana babasıyla yaşama hakkı olmalı. O yüzden, sevip, eğitip, ömür boyu, çocuğum, canım benim deyip, sorumluluğunu alabileceğimiz kadar çocuk dünyaya getirmeliyiz.
Eşler, ayrıldıkları zaman şunu unutuyorlar, insan eşinden boşanabilir, çocuklarımız ömür boyu bizim sorumluluğumuzda.Onlardan boşanmıyoruz ki! Arayıp sormamak, yıllarca görmemek, ilgilenmemek vicdansızlık ve o yavrulara yapılmış en büyük haksızlıktır.
Yoksa çocuk sahibi olmanın sorumluluğu bizi korkutuyorsa, yaşadığımız sürece onları en mükemmel şekilde eğitip, vatana millete, ana babasına yararlı hale getirmek bize güç gelecekse, lütfen çocuk dünyaya getirmeyelim.
Saldım çayıra, Mevla’m kayıra zihniyetiyle dünyaya her gelen çocuk, caddelerde, sokaklarda görenlerin içini burkmaya devam edecek.
Onlar bu dünyaya gelmeyi kendileri istemiyor, ne olur hepimiz maddi imkanlarımıza göre çocuk sahibi olalım. Ne hikmetse durumu iyi olanların, ya bir ya da iki çocuğu varsa, yemeğe ekmeği olmayanlar, sayısız çocuk sahibi oluyor.
Bilmiyorum, cahilim sözleri artık geçerliliğini yitirdi.
Şehirlerde, köy, kasaba bütün yerleşim yerlerinde, sağlık ve nüfus planlaması ücretsiz vatandaşa öğretiliyor.
Çocuk yetiştirmek, sabır, sevgi, şefkat ihtimam ister, ne olur çocuklarımıza yazık etmeyelim.
Anlaşacağından emin olana kadar, hiç kimse evliliğin ilk yıllarında çocuk sahibi olmasın.
Ya da gerçek ana ve babalar olarak, dünyaya getirdiklerimize sahip olup, onları bağrımıza basıp, sevgiyle büyütelim.
Çocuk çiçek gibidir, sevgiyle bakılıp büyütülen sevgi verir, saygı duyar.
Sokaklarımızdaki çocukları gördükçe içim parçalanıyor. Affınıza sığınıyorum, çok uzattım ama hissettiklerim o kadar çok ki ancak bu kadar kısaltabildim, saygılar.
YORUMLAR
Sonradan öğretmekle bazı hasletler kazanılmıyor.
Evet bu cok dogru bir söz.Insan ailesinde nasil yetistirilmisse öyle de gider insan neyse odur.Bu evliliginede yansir.Ya huzura ya da olumsuzluga iticidir yapisi.
Davul bile dengi dengine olan söze katilmiyorum cünkü kültürleri ve seviyeleri farkli insanlarda anlasabiliyorsa bir sorun olmuyor.Hersey birbirine uyum saglamakla bitiyor.
Ve insan sadece esi ile degil tüm aile ile gecinebilmeli.
Ve farkli farkli insanlardan dünyaya cocuk getirmis olan insanlari sahsen anlamakta zorluk cekiyorum.
Ondan bir cocuk digerinden bir cocuk ve araya üveylik sorununu da katar bu.Binbir sorunu beraberinde getirir.
Hep duymusuzdur üvey anneden ya da üvey baba tarafindan ayrimcilik görerek yetismis olan cocuklari.
Ve evet insan bakabilecegi kadar cocuk dünyaya getirmeli bu cagda en ideal olan iki cocuktur bilemedin üc.
Kisaydi yaziniz ama cok genis konulara deginmissiniz.
Evlenmek hic sorun degil de gecinmek ve bir aileyi yürütmek emek ve yürek ister.
Her gün güllük gülistanlik degildir cünkü bu hayat.
Yüreginize saglik sevgili Handan her zamanki gibi gerceklere deginen bir yaziydi.
Sonsuz sevgimle
hicbitmez tarafından 7/29/2010 1:46:40 PM zamanında düzenlenmiştir.
handan akbaş
Handan Hanımcığım ben "evliliğin kutsal"lığına inananlardanım...VE herşeye rağmen evlenmek, evli olmak çok güzel bir olay...Belki de bu düşüncemde benim mutlu bir evlilik yapmamın etkisi vardır...
Evlenirken çok iyi düşünmeli, herşeyi sorun diye ortaya dökmemeli...Hoşgörüyü, saygıyı elden bırakmaz isek evlilikler kalıcı olur...
Yazdığınız hikayeyi ben de biliyordum, Emine'nin yazdığını da duymuştum...Evet "davul bile dengi dengine"
Sevgilerimle...
handan akbaş
Sevgili Handan, aslında çok doğru bir konuya değinmişsin. şu davul bile dengi debgine lafına ben de katılıyorum. Bir insan beyin olarak kendisini yetiştirmediği müddetçe hep cahi olarak kalacaktır
Bizim oralarda da bir söz vardır. Romen kızını bey oğluna vermişler. Birlikte çamlık bir yere pikniğe gidince gelin şöyle demiş; bu çamlardan amma kasnak olur ha! işte böyle...
Ben de çok uzattım galiba sevgilerimle...
handan akbaş
Sevgili arkadaşım, kalbinin temizliği satrılarına damlamış. Bunu ifade ettikten sonra, yazıya dönecek olursak, eğer Allaha ters düşeceğini bilmeseydim, evlilik gibi bir şeye kesinlikle karşı çıkardım. Evet, güzel bir şey sevdiğinle yaşamak. Ama ya sonra...Bir mengeneden farkı kalmıyor iki taraf içinde. Ne kadar seversen sev, sevilirsen sevil...Sonra çocuklar giriyor araya...Bir anda asker oluyorsun, üstelik asla terhisi olmayan bir askerlik bu. Geceleri en büyük korkun, acaba onları nasıl bir hayat bekliyor, onlar için iyi bir anne miyim, sağlıkları bozulur mu, onlara hayatı ve İslamı öğretebilecek miyim gibi düşünceler olur...Bu yük altında ezilir de ezilirsin...
Anne olduğun sürece, yüzünde iki sebille dolaşmaya mahkumsundur...Çünkü " çocuklar hıçkırır, anneler ağlar"...Anneler ağlar hep...Anneler bu dünyadan göçüp gitmek üzere oldukları an da bile, yavrularından ayrılacağı için, mahşere kadar bir daha asla onları göremeyecekleri için ağlar...
Yine de Rabbim kimseyi evlatsız bırakmasın evladından ayrı koymasın...Herkese de yuvasında huzur versin diyelim....
Tebrik ediyorum güzel yazından dolayı...Daha sık yazmaya çalış. Sevgiler...
aynur engindeniz tarafından 7/28/2010 8:12:00 PM zamanında düzenlenmiştir.
handan akbaş
Yaz ayları yurt dışından çok misafirlerim oluyor.
Müsait oldukça yazmaya çalışıyorum, güzel dileklerine çok teşekkür ederim, sevgilerimle.
Anlaşıp, iyi geçinip geçinemeyecekleri belli olmadan çocuk sahibi olmak, analı-babalı yetimler ordusunu büyütmek
Eşler, ayrıldıkları zaman şunu unutuyorlar, insan eşinden boşanabilir, çocuklarımız ömür boyu bizim sorumluluğumuzda.
Yüreğinize gönlünüze sağlık...
Tebrikler...Güzel bir yazı çalışması...Aslında yazı bir bütün gözükse de yazıyı iki bölüme ayırmak yerinde olacaktır...Yazının giriş bölümü evliliği anlatırken sonuç bölümü ise çocuk sahibi olmanın kriterlerini anlatıyor.
Yazıda tanımlamalar çok iyi...Tanımlamaları destekleyen örnekleme metodu iyi işlenmiş.Benzetmeler güzel...Bazı yerler de tamlama eksikliğinden kaynaklanan ufak tefek anlatım bozukluğu olsa da yazı toplumsal bir gerçeği göz önüne sermekte...
Yazınız mükemmele yakın...Kaleminize sağlık.
Saygılarımla...
handan akbaş
handan akbaş
Handan Hanımcığım sizin yazdıklarınızı okumak inanın çok güzel. Gerçekleri olduğu gibi yazıyorsunuz. Tüm yönleriyle.. Örnek bir yazı. Hem de her yönüyle hem anlam hem de güzel Türkçe'mizin düzgün kullanımıyla.. Sizin yazılarınızı okumaktan inanın haz alıyorum. Tebrik ediyorum ve 10 puanımı veriyorum izninizle.. Çocuklar herşeyimiz onları düşünmeliyiz her zaman.. Sevgilerimle..
handan akbaş
Hissettiklerimi paylaşmak istedim.İnsanlar gittikçe duygusuzlaşıyor mu ne?
Ayrılan eşler, ortada kalan çocuklar, insanı sürekli üzen bir konu.
Güzel sözlerinize çok teşekkür ederim, sevgilerimle.