Mühendis
Kütüphanede başını kaldırıp etrafı şöyle bir kolaçan etti. “Yazılabilecek bir hayat bulabilir miyim?” diyerek. Hayatından bezmiş bir şekilde, tıp kitaplarıyla boğuşan ya da hiç istemediği bir sürü bilgiyi hıfzeden bir fukara aradı. Yanındaki kız ders kitaplarına heyecan ve istekle gömülmüştü. Gözlerinde acı yoktu. Biraz ileride ki çocukta roman okuyordu. Birkaç gözle daha konuştu ama aradığını bulamadı. Keder olmadan yazı yazılamayacağını iyi bilirdi. Kütüphaneden ekmek yoktu anlayacağınız. Yine de çıkana kadar ümidini yitirmedi. Ağır ağır yürürken şunu akletti güzel bir kız görebilirse, şöyle ruhunu titretecek, gözlerini ışıldatacak… Belki bir hikâye karalayabilirdi. Sonra kızın önüne imzasız hikâyeyi bırakır, uyuyan prensesi yüzyıllık uykusundan uyandıran mağrur prens edasıyla arkasına bakmadan uzaklaşırdı. Bu fikir öyle hoşuna gitti ki, kitapları emanet veren kütüphaneci kızı, koca burnuna ve asık suratına rağmen bir güzeller güzeli olarak gördü sonra uykudan uyanıp birden çaresizliğine içerleyip hızlı adımlarla yürüdü.
Tüm geceyi yazılacak bir hikâye arayarak ve muhtelif mekânlarda yazmaya çalışarak geçirdi. Deniz kenarına gidip dalgaları mı dinlemedi? Parka gidip kuşları ve kedileri mi izlemedi? Seher vakti odasına geldi. Mühendislik kitaplarını şöyle bir süzdü, onun için duygu yoksunu kâğıt tomarlarıydı bunlar. Odası darmadağınıktı. Rutubet kokusu ciğerlerini yakıyor ve bir mum kadar ışık veren abajur, perdeleri sıkı sıkı kapalı bu yeri bir hayal gibi aydınlatıyordu. Birkaç roman yatağın üstünde altı çizili cümleleri ve cümlenin yanında bir okla belirtilen notlarıyla onu karşıladı,
“Bütün ızdıraplar baştadır; saçların arasında gezinen ince bir kadın eli, esir gibi içeriye geçer ve bütün kederleri afyon gibi uyutur.” Oku takip edince sayfanın kenarında bir not, "Ya rabbi bir kadın! Bir kadın, ince ellisinden..."
Güneş daha yeni doğarken, sevdiği kızın kapısını çalan genç adam, saçı başı dağınık, gözleri korku ve meraktan irice açılmış, geceliğiyle karşısında duran al yanaklı kıza sarılır gibi romanlarını kucakladı ve öylece uyuyakaldı.
YORUMLAR
Çok çabuk bitti , bu bile üzülmeye yetti
kalemin dik , sivri ve her daim seninle olsun