İnsan Okyanus
Bir insan düşünün ki okyanus sahillerinden birinde tek başına yüzmekte. Biliyor ki kara ile arasındaki mesafe onun yüzme yeteneğinin bir ölçütü. Bu yüzden karadan durabileceği en uzak mesafede yüzüyor. Bu ölçüyü karaya bakarak yapıyor ama arkasındaki uçsuz bucaksız manzaranın da farkında. Ama ne zaman manzaraya dönse içinde bir kaygı oluşuyor ve gördüğü manzaradan pek haz alamadan tekrar karaya bakıyor.
Bir an düşünüyor; okyanusa açılmanın ne kadar cesaret istediğini, karayı görmeden manzaranın tadını çıkaran insanlar da olduğunu. Sonra farkediyor ki çevresinde onun gibi yüzen onlarca insan var; kimisi ondan ileride, kimisi ise çok daha gerilerde. Bazıları kıyıda geziniyor, bazıları ise kumla oynuyor. Bazıları daha ilerilere yüzüyor, manzaraya açılıyorlar. Ufka baktığında çok ilerilerde insanlar görüyor, manzaranın kendisi olmuş insanlar, bazıları daha belirgin görünüyor, bazıları ise silik ya da baktığı açıdan öndeki arkadakinin görüşünü kapatmış insanlar. Bunu nasıl farkedemediğini sorguluyor. Bu koca okyanusta yalnızca kendinin yüzdüğünü düşünme aptallığını nasıl yaptığına kahroluyor. Artık daha fazla dikkat kesilmesi gerektiğini anlıyor.
Çevresini defalarca süzüyor tabiki kıyı mesafesini koruyarak. Birden herşeyi ölçüp biçmeye çalıştığını farkediyor. Neden ilerideki insanlar gibi manzaranın içinde daha az insan görerek güzelliği seyretmediğini soruyor. Çünkü yüzme yetisinin bu sınırda olduğunu düşünüyor. Bu sırada yanından geçen biri yüzünden gözüne tuzlu su kaçıyor ve görüşü buğulanıyor. Küfür savurmayı ihlal etmeden gözünü ovalıyor. Kendini de suçluyor bu konuda. Neden daha uzağa yüzmeyip sıçrayan sularla uğraştığına kızıyor. Halbuki burada da ayakları yere değmiyor. Düşününce aslında bu sınırları aklında koyduğunu farkediyor. Ama hala cesareti yok. Yorulup geri dönüşü olduğunu düşünmesi bile yetiyor. Gözündeki bulanıklık geçince karaya yanaştığını farkediyor. Sıçrayacak suların fazlalığından rahatsız olmayan insanların mekânı diye geçiriyor içinden. Biraz daha ilerliyor. Sınırını geçmeye çalışıyor korkarak, başarıyor. O hızla biraz daha açılıyor ve bu kadar yeter deyip duruyor.
Çevrede yine onun gibi insanlar yüzüyor, kimse onun ne başardığını farkında değilmiş gibi... Dikkatli incelediğinde aslında çoğunun o okyanusun içinde olmadığını görüyor. Çoğu kendini yalnız zannediyor, onun başlarda sandığı gibi... Kara mesafesini ölçerek yüzen insanlar görüyor ve gülüyor pek belli etmeden, kendine ve onlara. Neyse diyor, manzaraya döneyim.
Ondan ileride yine insanlar olduğunu biliyor ama öncekine nazaran tabiki daha az. Gerideki insanların nelerle uğraştığını bilerek yüzüyor bu sefer. Sonra farkediyor ki ilerisindeki insanlar için, kendisi de onun gerisindekilerle aynı topluluğa ait. Aslında iyi bir olgu olarak düşündüğü aidiyet duygusunun onu ne kadar incittiğine şaşıyor. Karadaki insanları düşünerek kendini avuttuğu anları geliyor aklına. Kendini ucuzca mutlu etmenin ne kadar kolay olduğuna şaşıyor. Ama bu düşüncenin ilerilerde onun gibi insanlar olduğunu bilmediği anlardan kalan bir düşünce olduğunu biliyor. Artık kendini böyle kolayca avutamıyacağını anlıyor. Sadece yeni geçilmiş bir sınırın altını çizerek de o mutluluğa ulaşamayacağını hissediyor. Aynı mesafede yüzerek ileriye farklı açılardan bakıyor. Görmediği noktaları görüyor. Geride yüzüyormuş gibi yapıp sabit kaldığı anları geliyor aklına.
Yoruluyor ve kıyıya dönüyor. Güneşlenirken düşüncelere dalıyor. Kendi hayatını düşünüyor; üzerine su sıçratan insanları ve olayları, gözünün nasıl buğulandığını, hergün televizyonda gördüğü dalgaları... İlerideki insanları düşünüyor. Sonra kendini görüyor; kıyıda toplanmış kalabalıktan biri olarak görüyor kendini; açılamıyor, korkuyor, bazen kıyıda bile geziniyor, yalnız kendinin olduğunu sanıyor, dünyada sadece kendinin yaşadığını ya da sadece kendi ülkesinin olduğunu, yer yüzünde sadece insanların yaşadığını düşündüğünü, konuştuğu insanların hayatının sadece o andan ibaret olduğunu sandığını görüyor, bakarken görmediğini, konuşurken sustuğunu, yürürken sürüklendiğini, gülerken ağladığını, yükselirken düştüğünü, koşarken emeklediğini görüyor.
Kendini bir kez daha görüyor okyanus manzaralı bir sahilde. Kenarda oturmuş, önündeki insan okyanusunun farkında, düşünürken yaşadığını...
Özgür DEMİR
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.