- 1676 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
SAĞLIKLI YAŞAMAK
Hayatta insana, ihtiyaç duyduğun en önemli şey nedir diye sorsalar; herhalde yüzde doksan beşi huzur der. Bana da sorsalar herhalde huzur derdim. İnsan hayatında en önemli iki unsur vardır.
1- Uyum
2- Huzur
İnsanların eksikliğini duyduğu en önemli iki şeydir bunlar. Çoğu zaman hayat hep debdebelerle geçer, Çalkantılar olur. Öfkeyi, kızgınlıkları, acıları yudumlarız. Bu acılar, huzursuzluklar, halka gibi dalga etrafımıza yayılır.
Yüzümüzdeki hüzün, davranışlarımızdaki uyumsuzluk, Kuruntularımız, bulunduğumuz ortama yansır. Rahatsız etmeye başlar. Uyum zaafları olanlar bundan hemen etkilenir. Kişiliği kuvvetli olanlar ise zamanla rahatsız olduklarını hissettirmeye başlarlar. Bakın gördünüzdü? Hem kendimizi rahatsız ettik, hem çevremizi huzursuzluğa ittik. İş ortamlarında; kuruntuları yer yoktur, Kişisel kederlere de yer olmaz, İçi kan ağlar ama etrafa gülücükler saçar. İki dudak arasını azıcık açar ve bembeyaz inci düşlerini gösteriri bu sosyal bir insanın, İnsan olmanın, Sosyal insan olmanın gereğidir. Toplu yaşamak, ilişki kurmak, beraber yaşamak, birbiriyle alış verişte bulunmak.
İnsan hem kendisiyle barış içinde olmalı, hem de Çevresiyle barışık olmalı. Bunu başarırsak; Başarılıyız. Kimseyi kendi küskünlüğümüzle rahatsız etme hakkına sahip değiliz. İçimizde ki canavarı yenersek, çevremize huzur veririz. Çevremizde bizimle beraber çalışan işarkadaşlarımızın huzurlu olmaları bizi mutlu etmeli.
Fikirde, zihinde kirlilik, olumsuzluk, bozulma; huzur ve uyum ile birlikte var olamaz. Mutsuzluğumuzun nedenlerinden biri de, bu ikisinin çatışmasından doğar. Mademki sorun, problem belli, çözümde kolay olsa gerek: Acının, Mutsuzluğun, umutsuzluğun, beynimizdeki olumsuz fikirlerin, üretilmesini sağladığımızda; mutsuz olduğumuzu görürüz
Bir insan bize karşı yanlış yapsa, olumsuz davransa nasıl üzülür onunla ilgi çeşitli fikirler üretiriz. Bu beynimizde zaman olarak ne kadar uzun süre kalırsa o kadar çok gerilir ve patlayacak bomba gibi oluruz. Normal ruh sağlığı olan kişi gibi davranamayız. Eğer sorunu kendi içimizde özümseyip çözemezsek içimizde düğümlenir, çözümsüz hale gelir. Biriken bu gerilimler; Bizi zaman bedenimize ve çevremize zarar veren bir insan haline getirir. Sürtünmeden durgun elektrik üretilir ve insanı çarpar. Hayat çekilmez hale gelir. Eğer huzurlu bir yaşam istiyorsan sorunun çözümü olan yoldaki pürüzleri kaldırmak gerekir.
İstenmeyen ortamların oluşmaması, arzulananların oluşması için ya kendimizi oraya hazırlamamıza, yâda birinin bizi yönlendirmesine bağlıdır. Kendimiz beceremedikse, yardım almak gerektiğini bilmeliyiz.
Eğer huzuru; hiçbir şekilde olumsuzluk olmasında arıyorsan yanılıyorsun; Yok hep olumsuzluk beni olgunlaştırır diyorsan buda yanlış. Böyle bir şeyin mevcut olmadığını bilmelisin.
Her karşılaştığımız hadiseye otomatik tepki vermek basit bir iştir. Olumsuzluklar karşısında verdiğimiz bu otomatik tepki bizi sonrada gerer ve mutsuz huzursuz bir insan eder. Öyleyse biz otomatik tepki vermekten kaçınacağız, azaltacağız. İstemediğimiz bir hadiseyle karşılaştığımızda; Kızgın barut gibi derler ya, Yâda korku ile tepki verirsek.
En kısa bir anda dikkatimizi dağıtmanın yoluna bakmalı, dikkati başka yöne çekmeliyiz. Bir büyüğünüzü düşünün, Aklınızdan bir ilim sahibini rabıta edin. Yâda kalkıp bir bardak su için. Hani derler ya el karda gönül yarda, Gönülden Allah’ı zikredin. Böylece olumsuzluk üzerindeki ilgi ve dikkat dağılacak; Bir an bile olsa, olumsuzluktan ve kızgınlıktan kurtuluruz. Bu uygulama her zaman işe yaramıştır benim hayatımda. Peygamberimizce böyle bir şey isabet ettiğinde kalkar ve abdest alırmış.
Olumsuzluğu bilinçaltına atarsak biriktirmeye başlarsak. İşte felaket o zaman geliyorum der. Dıştan gülen adam içinde şiddetle patlamaya hazır, bastırılmış olumsuzluk volkanı uyumaktadır, uykuya doyunca patlayacaktır.
İlgiyi başka yöne çekmek belki de o an için kurtuluştur. Belki de kendinden bir kaçımdır. Tepkiyi aldığımızda onunla yüzleşir irdeler ve çözüm noktasında bir şeyler aramaya başlarsak belki de sorunu sönmüş volkan gibi yerin dibine gömmüş oluruz. Duyguların ve tepkilerin bastırılması yerine gözlemleme ve çözüm üretme sorunu, ortadan tamamen kaldıracaktır.
Siz hiç görmediniz mi bir birine ani tepki gösteren bay ya da bayanların sonradan pişman olduğunu ve özürlerin havada uçuştuğunu. Ama bu tekerrür etmeye başlarsa fayda yerine zarar verir. Volkan yerin dibindeyken güçsüz gibi durur değil mi yüze vurduğunda ise güç kazanmışa benzer püskürür öfkeyle. Bilinçaltında güçsüz gibi görülen bastırılmış duygularımız şiddetini artırmış volkan gibi, şiddetini artırmış olarak tezahür eder. Bizi hâkimiyeti altına alır. Bizde irade gitmiştir artık. Ok yaydan çıktı derler ya. Nereye bakarsak orayı görürüz. Bakışınla kendinden ayrıl Allah’a yön ver
İnsan olumsuzlukla karşılaştığı zaman nefes alışı hızlanır. Bedeni, Birde vücutta duygusal etkiler oluşur. Bu madalyona benzer iki yüzü vardır artık. İşte bu ikisini kontrol altına alabilirsek çözümü bulmuş oluruz. Ve işimiz kolaylaşır
İşte o zaman dur Nefesinin çığlıklarını duymamaya çalış, Nefesini normalleştirmeye çalış, Beden tepkilerini durdur. Huzursuzluk yavaş yavaş zayıflayacak ve kaybolacaktır. Kendi kendimize kontrol gerçeğin iki yüzünü gösterir.
1-Dış gerçekler
2-İç gerçekler.
Bu iki gerçeği bilerek hareket edersek. Olumsuz fikirlerin çıkmasını önlemiş ve yavaş yavaş kaybolmasını sağlamış oluruz. Kişi bu sistemi ne kadar iyi kullanırsa o kadar rahat eder. Çitçi nasıl tımar eder toprağını bilir’misiniz? Önce sürer, keseklerini ezer, çer, çöp koymaz alır. Taşlardan ayıklar ve ekilecek hale getirir. İstersen hemen sürmeye başla gönül tarlanı, ez keseklerini ayıkla çer çöplerini. Sevgi tohumunu at istersen hemen filizi büyüt sevgiyle sulayarak.