Uyduruk Sevgili
Bembeyaz bir oda… Soğuk mu soğuk… Tam ortada parıldayan, metalden bir masa. Özel bir yatak yada. Kolumda iki adam. Beni yatırıyorlar ve özenli bir şekilde, sımsıkı, ellerimi, ayaklarımı ve başımı masaya sabitliyorlar. Başımı bağlarken , arkaya doğru gerdirip, gırtlağımı tam meydana çıkarıyorlar. Boylu boyunca uzanıyorum şu an. Az sonra gözümü kapatıyorlar. En başından beri, duyuyor, görüyor ve yapılanları idrak edebiliyordum ve sadece tepki veremiyordum. Şimdiyse gözlerimi de aldılar benden. Sadece sesler… Ayak sesleri ve kapı açılıyor, galiba beni getiren iki kişi dışarıya çıktı . Biraz sonra yine ayak sesleri ve kapı açılıyor. Ayak sesleri daha da yaklaşıyor. Yaklaşıyor… Konuşmuyor ama soluk alıp verişini duyuyorum. Ve keskin bir ses. Kınından çıkan bir bıçağın çıkardığı ses… Anlıyorum ki, az sonra o bıçak tüm asaletiyle gırtlağımda sürtünecek. Bıçakla ölen çabuk ölür ve ceset çabuk soğurmuş. Kan etrafa sıçradığında koku her yere yayılır, katili şenlendirir. Yapacak bir şeyciğim yok… Bu anda tek bir düşünce: Ölüm! Başka bir şey düşünmek mümkün mü? Sevgilim söyle, sence mümkün mü ha? Seni düşünmeden geçirdiğim bir anım var mı? Bunu mübalağa mı sanıyorsun. Ben uyduruk bir sevgili, yahut bir deli miyim? Evet, deliyim.