Beni Bıraktığın Yer
Sen, beni, bir daha geri dönemeyeceğim bir yere getirdin ve beni burada bıraktın. Sen, beni buraya getirirken, ben her şeyden habersiz sana deli gibi âşıktım. Öyle ki uğruna serden geçmeye hazırdım.
Yol boyunca sen ne dediysen yaptım, bu nedenle yola hiç bakamadım. Aşkın gözü kördür bilirsin, benim de öyleydi. Senden başka hiçbir şeyi görmüyordu gözüm, yolu da görmedi. Bu yüzden geri dönemiyorum, çünkü yolu bilmiyorum.
Sana geri dönebilmek için çıktım yola. Ve beni sana ulaştırabileceğini düşündüğüm her yolu denedim. Ama her yolun sonu duvardı. Soğuk, yüksek, kara duvarlarla kaplı bir yerde olduğumu anladım sonunda. Hangi yöne gitsem yine aynı acımasız duvar çıkıyordu karşıma.
O duvarı aşmaya çalıştım bir gün, tırmandım. Ben tırmandıkça yükseldi duvar, ben tırmandıkça yükseldi. Ve kaydım, düştüm. Tekrar denedim, tekrar düştüm. Ellerim paramparça oldu. Ellerim kanıyor o günden beri, yüreğim gibi.
Beni bıraktığın yer hep gece. Gündüz hiç yok. Hep karanlık, hem de zifiri karanlık. Nereye baksam siyah. Siyah hasretin rengiymiş. Siyah hicranın rengiymiş. Siyah imkânsızlığın rengiymiş. Anladım ki siyah benim rengimmiş.
Beni bıraktığın yer yalçın bir dağın, karla kaplı, ulaşılmaz doruğu sanki. Çok üşüyorum. Isınmak için yaktığım her ateş söndü. Çünkü burada müthiş bir rüzgâr var. Ayrılığın rüzgârı, sensizliğin rüzgârı. Rüzgârı hiç sevmem bilirsin.
Yusuf Peygamber geldi aklıma. Onu da kardeşleri bir kuyuya atmıştı. O kuyunun da benimki gibi soğuk, yüksek, kara duvarları vardı. İşin ilginci Yusuf Peygamber de seviyordu kardeşlerini ve güveniyordu onlara. Benim seni sevip, sana güvendiğim gibi.
Şimdi merak ettiğim ben de kurtulabilecek miyim buradan? Onun kuyudan kurtulduğu gibi. Doğrusunu istersen pek ümidim yok. Ama eğer ki bir gün, o duvarı aşarsam, yeni bir hayat kuracağım kendime, içinde sen olmayan.
YORUMLAR
Sevgiliye yazılmış mektuplar...
Başlık bu olmalıydı bana kalırsa. Biraz daha edebi kaygılı, biraz daha renkli yazıldığında çok daha güzel olur ve edebi bir anlam kazanırdı kesinlikle. Naçizane önerim, hazır böylesi güzelken içinizdeki keder, kesinlikle ölümsüz olacak satırların kaygısını gözardı etmeyin. Zira keder bile geçici ve hiç bir şey hissedemeyeceğiniz zamanlarınız olacak bir gün. Bomboş bir sayfa kadar beyaz bir o kadar anlamsız hissedeceksiniz bir gün içinizde yaşayan sizi.
Saygımla... asran...
ufukkse
İnşallah o kuyudan çıkarsın. Kimbilir, gün doğmadan neler doğar?
Yazı insanı içine çekiyor, üslup akıcı. Beğenerek okudum. Yürek sesi adeta haykırmakta. Muhatabınızın duyması dileğimle...
saygı ve sevgiler...