- 690 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Affet...
Affet …
Keşke, gerçekleri söyleyebilse insan.
İlişkilerinde dürüst olsa, kaybetmek korkusu olmadan, cesurca, dobra, dobra konuşabilse hissettiklerini.
Ben aslında buyum dese. Değişmedim, değişemem…
Ama seni kaybetmek de istemem… Çünkü sen, anılarımdan taze bahar kokusu getiriyorsun. Yaşattığım acılara rağmen, karşıma çıkıp acılarının artık seni acıtmadığını söylüyorsun.
Bana, beni affettiğini söylüyorsun. Farkındayım, hala seviyorsun…
Oysa ben, seni…
Senin beni sevdiğin kadar tutku ile sevmedim. Gençliğin, her çiçekten bal alabilme yeteneğimin doruklara tırmandırdığı günlerde tanıdım seni.
Gözlerin güzeldi, bakışların sevdalı…
Beni koymuştun yüreğinin en güzel yerine. Yolumu gözlerdi, o güzel gözlerin ben gelinceye kadar…
Uykuya huzurla dalardın. Geldim diye, senin yanına gelmesem bile…
Karşı evin ışıkları yanıyorsa, kapalı perdeleri delip geçerdi gözlerin beni görebilmek için.
Hiçbirşey istemezdin, gülümseyen bakışlarım yeterdi sana.
Dokunduğumda titrerdin, mutluluğunun kokusu yayılırdı, bulaşırdı tenime, sen kokardım.
Ama yetmezdi, gezindiğim çiçek bahçesinde o kadar değişik renk ve kokuda çiçek vardı ki, senin kokunla karıştırdığım anlarda, bu renk ve koku cümbüşü, bana hınzırca bir mutluluk verirdi. Bunu sana anlatamazdım. Ama sen hissederdin…
Ben değişmedim, değişemem…
Yıllar, yaşadığım hayat o çiçek bahçesinde dolaşmaktan hiç vazgeçiremedi beni. Ne yapayım! Seviyorum çiçekleri !...
Kadehimden yudumladığım rakıya, anılardan çıkıp gelen nağmeler eşlik ederken, dopdolu bir hayat yaşadığım düşüncesi ile keyfim artıyor hala...
Ben kendimi çok seviyorum. Güzelliklere, aşka yelken açan bu gemi, ara sıra demir atsa da sakin koylardaki limana. Uzun sürmez dalgalı denizlerden uzak kalmam..Kalamam…
Sen ise benden sonra, aşkın tutkulu yönünden çok, acılarını saklamışsın açılmayan mektuplarda yazan satırlarında. Okumadım. Bilmiyordum…
Bilseydim, düzeltebilir miydim birşeyleri…İnan onu da yapamazdım…
Ama sen, beni öyle iyi tanımıştın ki…
Senden saklanamadım, kaçmak istedim kaçamadım…
Gururum okşandı beni unutmayışından, aramandan…
Yakışıklılığımdan, şakaklarıma vuran ay ışığı pırıltılarından, söz ettin bana. Hoşuma gitti.
Dostluğunu sundun, eskimeyen dostluklar adına…
Bir kaç yudum, daha içtim bu mutlulukla…
Oysa sen;
Söyleyememişsin yıllar sonra hayatımın, o hep aralık duran kapısı önüne gelip, içeriye girmeden beklemenin sebebini…
Bilseydim veda etmeye geldiğini…
Bu hayatı bırakıp gitmek zorunda olduğunu, son bir kez sarılırdım, ‘’affet beni’’ derdim.
Affet…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.