- 558 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
DÜNÜN SIRRI
Yollar,gizlenen yalanları uyutmuştu o gece. Sinsi bir gün batımından medet ummuştu asfalt. Sevdiğin bir kitabın baştan yazıldığını, sonunun da boşa harcandığını görmek gibi içine oturmuştu yağmurun ağlayan kokusu. Yürürken duyduğun tek ses ise, ağaçların uğultusu…
Bildiğin bir şeyler vardı düne dair ve bugünden özenle sakladığın. Avuç içlerinde biriktirdiğin, görüneceğini hiç ummadığın… Yaşlı bir sandalyeye oturdun sonra, gülmeye başladın kilitlenip bir noktaya.
İşte o noktada var olmuştum ben, huzurlu melodilere özlem duymuştum.
İşte o anda gülümsedin sen, çevreni saran karanlığı bile fark etmeden.
Boyası dökülmeye başlamıştı solgun düşlerinin. Zamirleri kaybolmuştu umutsuz cümlelerinin. Özgür kaldı esirleri, tünel kazan duygularının. Sönük kaldı kahkahaları, sözde dostlarının. Farklı bir bakış attın karşındaki aynaya. Başladın yüzündeki çizgileri karalamaya.
İşte o aynada var olmuştum ben, sevgi dolu gözlerini mesken tutmuştum.
İşte o anda aydınlandın sen, tuttun şiirimin kaçak ellerinden.
Sessizce sokulurdun yanıma. Başını omzuma yaslar, parlak yıldızlar takardın saçlarıma. Ellerini ellerime sıcak bir kulübe yapardın. Sonra nerde bir çiçek görsen sarılırdın mesela. Kurulurdun böceklerin renkli tahtlarına.
Mütevazı evlerde yaşatırdın asil duygularını. Mevsimlerin tadına bakardın, kirletmeden bulutları. Yudumlardın kıvamında şarkıları.
İşte o şarkılarda var olmuştum ben, notaları çantama doldurmuştum.
İşte o anda konuştun sen, yalandan yolları parçaladık; sonunu hiç dert etmeden.