palto (2)
...............
Nihal eve döndüğünde halasını odasında ağlarken buldu.
Servet hanım çocukların yanında asla ağlamaz içinde kopan fırtınalara rağmen hep güçlü görünmeye çalışırdı.
Zavallı Nihal’ın büyük bir heyecan ve sevinçle aldığı diploması ellerinden sıyrılıp Servet hanımın titreyen ayak uçlarına düştü. Halasını ilk defa ağlarken gören Nihal olduğu yere yığılıverdi.
_Paket
Dedi usulca.
_Paket kapıda yok !
Servet hanım işaret parmağıyla gardırobu göstererek içerisinden albümü getirmesini istedi.
_Nerden başlayacağımı bilmiyorum yavrum.
_Belki söyleceyeklerimi duyunca bana çok kızacaksın fakat bunun şu an hiç önemi yok .Önemli olan bir tek şey var oda babanın yaşıyor olma ihtimali…
Nihal:
_Hala sen… Sen neler söylüyorsun.
_Bak kızım, Kamuran ve diğerleri bunu şimdilik bilmemeli. Üzerinde azcık olsun emeğim olduğunu düşünüyorsan buna söz ver .
Servet hanım üzeri kırmızı taşlarla süslenmiş albümü usulca aralarken gözlerinden hala yaşlar akıyordu.
_Bak kızım bu resmi görüyor musun?
_Evet
_Babam öyle değil mi?
_Evet
_Üzerindeki paltoya dikkatli bak .
Nihal resmi incelerken Servet Hanım zorbela eğilerek yatağın altından çıkardığı paketi ahşap sandalyesinin üzerine koydu.
Nihal büyük bir merakla pakete doğru yönelirken Servet hanım önce mektubu okumasını istedi.
Yatağın üzerinde duran yazıları neredeyse okunması imkânsız denecek derecede silinmiş dosya kâğıdını heyecandan titreyen elleriyle usulca kavradı.
Sonra halasının da duyabileceği bir sesle okumaya başladı.
_Sevgili Servet ;
Biricik kardeşim, bu mektubu göndermeyi yıllardır düşünüyor bir türlü cesaret edemiyordum .
Seni ve çocuklarımı öylesine özledim ki bunu kelimelerle anlatmam imkânsız.
Bir kaç kez sokağa hatta kapıya kadar geldim.
Birinde Nihal’ın doğum günüydü. Hani zenci oyuncak bebeği hediye ettiğinde yere atıp korkuyla eve kaçmıştı.O gece bahçe duvarının dibinde sabahladım .Ve daha başka kaç gece bilmiyorum .
Canım kardeşim ne çok isterdim karşınıza çıkıp ben ölmedim diyebilmeyi.Ne çok isterdim sana ve çocuklarıma doya doya sarılabilmeyi .Fakat o kazada ölmeyi yeğleyecek derecede tanınmayacak hale geldim ..
Biliyorsun Nergisle çocukları sana bırakıp Nergisin hasta annesini ziyarete Artvin’e gidiyorduk .
Kaderin önüne geçilmiyor işte.
Kaza sırasında valizlerden biri kaza yerinden çok uzak bir yerde çalılıkta bulunmuş.
Beni bulan köylü valizi tedavim bitip teşekkür için gittiğimde elime tutuşturdu.
Uzun zaman açamadım .
Bugün Nihal’im, güzeller güzeli kızım diploma alıyor olmalı
.
Valizden ,gözüm gibi baktığım siyah paltom çıktı .
Onu Nihal’e ver ona mezuniyet hediyem olsun .
Fakat yalvarıyorum benden söz etme .
Paltonun sende olduğunu vermek için bugünü beklediğini söyle .
Ben ne Nihal’in nede sizlerin karşısına çıkacak güçte değilim.
Sevgili Servet, önümüzdeki hafta burda hali vakti yerinde bir komşumun ısrarı üzerine ameliyat olmak için Fransa’ya gidiyorum .
Sağolsun bütün masrafları o karşılıyacak .
Mektubu yazmamın asıl sebebi bu .Hakkını helal et sevgili kardeşim .Bilemiyorum belkide bir daha hiç görüşemeyiz .Eğer ameliyat başarılı geçerse maskesiz dolaşabilirmişim.Tabi bu yalnızca bir ihtimal .
Kendine iyi bak hoşçakal…….
Nihal ayakta zor duruyordu .
_Babaaaaaaaaaaaaam .
_Babacım canım babacım
.
_Nedeeeeeeeeen………..!
Uzunca bir sessizlikten sonra Nihal paketin içindeki buruş buruş paltoyu kollarının arasına alıp tüm gücüyle sıkarken Servet hanım’a dönerek:
_Sen biliyordun .
_Biliyordun değil mi..?
_Artık hiç bir güç beni babamdan ayıramaz .Bende gidiyorum babamı orda bekliycem .
Nasıl göründüğü neye benzediği umrumda bile değil.........
Servet hanım :
_Yıllardır içimdeki sönmek bilmeyen bu ateş sonunda sana da sıçradı yavrum .Babana kavuşmayı senden çok ben istiyorum .
Nihal:
_Şuan nerde olduğunu bilmiyoruz fakat nereye gideceğini biliyoruz artık bir saniye bile duramam ……..!
Çocuklara, fakültenin Nihal’e ikincilik ödülü olarak Fransa seyahati armağan ettiği söylenildi.
Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte Paris’e varmış tüm yolcular dağıldıktan sonra koca istasyonda yalnızca ikisi kalmıştı .
Türkiyeden gelecek olan diğer treni beklerken heyecandan ölmek üzereydiler.
Hava sisli ve oldukça soğuktu .
Saat 10 olmasına rağmen etraf daha tam aydınlanmamış istasyon gece ile gündüz arası bir renge bürünmüştü .
Nihal gözlerini halasından alamıyordu.
Titreyen ellerini ceplerine sokmaya çalışırken duyduğu sesle irkildi .
Aman Allah’ım bu bir rüya olmalı dedi içinden .
Az sonra tren perona girecek ve yıllardır yüzünü görmediği babasına hasretle sarılacaktı .
Nasıl olduğu neye benzediği umrunda bile değildi .
Babasıydı o biricik babası süsüne düşkün uzun paltolu babası .
Rüzgarda dağılan saçlarını incili tokasıyla toplamaya çalışırken önce fransızca sonra türkçe yapılan anonsla dizleri üzerine çöktü.
Türkiyeden hareket edip Paris istikametine gelmekte olan yolcu treni sinyalizasyon hatası üzerine başka bir trenle çarpışmış yapılan incelemelere göre kazadan sağ kurtulan olmadığı tahmin edildiği bildirilmiştir......
FİLİZ YÜKSEL 2010 KOCAELİ
YORUMLAR
Öyküleri okutturan dili ve kurgusundaki derinliğin okuyana yansıyan kalitesidir....
kutluyorum...
zemin ve metin rengi biraz gözü yorsa da sıkı bir anlatımdı....
tebrikler yeniden...
gri gölge
bu benim bu dalda denememdir
beğenin beni çok mutlu etti zemin ve metin rengini değiştirdim
sevgiyle...........
Mehtap ALTAN
şiirlerini biliyorum ki o şiirleri yazanın nesiri de ondan bir adım önde olacaktır...
çünkü içimizde konuşlanan kocaman bir okyanus var değil mi...
sevgimle başarılar...