- 799 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Hepsi Ülkeleri İçin Öldüler...
SİVEREKLİ..
Hepsi Ecelleriyle Mi Öldülür?
Hepsinin Sonu Aynı Oldu….
Adnan MENDERES: 2 Mayıs 1954 yılında yapılan seçimlerde %57 oyla başa geldi. Kendinden önceki hükümetin yaptıklarını söylememe sözü vererek göreve başladı. Yasaklanan ezanı Arapça okumasını sağladı, ekonomik başarılarda istikrarın yanında gelince, ülkenin yükselişi de gecikmemişti. Komşu ülkelerle iyi ilişkiler kurduğu gibi dünya devletleriyle ileriye dönük çalışmalar içerisine girdi. Kıbrıs konusunda büyük bir sorunu ortadan kaldırdı. Yaptığı bir yurtdışı gezisinde uçağı düşürüldü ve yaralı olarak kurtuldu. Daha sonra değişik davalardan yargılanan Adnan menderes asıl davasından berat edip başka davalardan idamla yargılandı ve 17 Eylül 1961 yılında asılarak öldürüldü.Ülkesi için nice planları vardı ama bu planlar onun sonu oldu.
Asılmadan önce “Kimseye dargın değilim. Kırgınlığım yok. Hayata veda etmek üzere olduğum şu anda devletim ve milletime ebedi saadetler dilerim. Bu anda karımı ve çocuklarımı şefkatle anıyorum.” Bu cümlelerde onun ülkeyi nasıl sevdiğini gösteriyordu…
Abdi İPEKÇİ:Milliyet Gazetesi Başyazarı: Yaptığı açıklamalarla bazı olayların aydınlatmasına katkıda bulanmaya çalışınca 17 Şubat 1979 yıllında Teşvikiye’de ki evinin yanında otomobilinde kurşunlanarak öldürüldü. Olay sağ kesimin üstüne kalmıştı. Olayların sağ kesime kalması dış mihraklar için bulunmaz hint kumaşı gibi olmuştu. Ortamın karışıklığı her zaman işlerine gelmişti…
Olaya karışan Mehmet Ali Ağca’nın Açıklaması:
“Yavuz (Çaylan) İpekçinin arabasının geldiğini bana bildirdi ve ben kaçmadan arabaya gidip çalıştırmasını söyledim. İpekçinin arabası köşede yavaşladığı zaman koştum ve 4 veya 5 el ateş ettim. Tekrar koşarak arabamıza geldim. Yavuz çalışır vaziyette ön tarafta oturduk son süratle kaçtık.”Ve bu olaya karışanların daha sonraları güzel yerlere geleceklerdi.
Kemal TÜRKLER: DISK Genel Başkanı: Çalışanlar ile ilgili yaptığı konuşmalar ile Türkiye gerçeğini gözler önüne sermişti. 1 Mayıs’ın işçilerin bayramı olması gerektiğini, işçilerin ezilmemi gerektiğini ve Özellikle 28 temmuz 1977 yıllında yaptığı konuşma ile kendi arkadaşlarıyla bile arası açılmıştı ve 15 temmuz 1980 yılında evinin önünde öldürüldü.
Prof. Muammer AKSOY Atatürkçü Düşünce Derneği Kurucularında: Vatan sever kişiliği ve gerçek Atatürk düşüncesiyle hareket eden ve bu doğrultuda söyledikleri ve de yer altı zenginliklerimizin başka güçlere teslim edilmemesi ve bunları bizlerin kullanmamız gerektiğini söyleyince hedef tahtası haline gelmişti. 31 Ocak 1990 yılında evine dönerken öldürüldü.Ölümünü İslami bir örgüt üslenmesi ise işin rengini gösterir gibiydi. Olay istenildiği kesime mal edilmişti. Ondan sonra gelenler ise o koltukta oturanlardan bazıları kuklacılık oynadılar.
Musa ANTER: Kürt Aydın ve Yazarı:Yaptığı çalışmalarla, kardeşlik,birlik ve beraberliğin sağlanması gerektiğini,sorunun asıl kaynağı bizleri birbirimize kırdıranlardır herkesin kardeş olduğunu söyleyince 20 Eylül 1992 Diyarbakır’’da öldürüldü.Olayda Jitem ve Yeşil ön plana çıktı.
Uğur MUMCU: Cumhuriyet Gazetesi Yazarı: “Ne Amerikan emperyalizminin işbirlikçiliği, ne Sovyet güdümü, ne de Tanzimat Batıcılığı... Ulusallık içinde devrimcilik, özgürlük ve bağımsızlık… ilkesini kendine yol yapınca ve dış güçlerin Pkk’ya yaptığı yardımları çekinmeden söyleyince 24 Ocak 1993 evinin önünde arabasına konulan bombanın patlaması sonucu öldürüldü.
Eşref BİTLİS: Jandarma Genel Komutanı: Genel kurmay başkanı olacaktı. Kürt sorununa da yakından ilgili olan ve sorunu kökünden çözüm arayınca ve ”Amerika’nın İncirlik’ten kalkan uçakları Pkk’ya dağıtıyor” deyince. 17 Şubat 1993 yılanda uçakla Ankara’dan Siirt’e giderken Ankara Yenimahalle’de uçağı düşmesi sonucu öldürüldü. Ölümü ise "uçağındaki motor buzlanması” olarak kayıtlara geçti. Oysa ki uçak -60 dereceye kadar dayanıklıydı ve Ankara’da sıcaklık -5 dereceydi. Yapılan araştırmalarda uçağın düşürüldüğü gerçeği ortaya çıkıyordu.Uğur Mumcu olayından kısa bir süre sonra ölümü ise olayların bağlantısını gözler önüne seriyordu. İşin ilginç başka kimsi ise bu olayı bilen herkesin öldürülmesiydi.
Turgut Özal: Cumhurbaşkanı:”Musul ve Kerkük bizimdir. Bunu dünya biliyor. Alacağız” dedi. Devlet imkanlarıyla Uğur Mumcu’nun katilleri bulunacaktır. Her türlü talimatı verdi. Ve darbeleri önlemek için Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanlığı’nı kurdu, doğu sorununa kalıcı çözümler arayan ve Türk birliğini kurma hayallerinden bahsederken 17 Nisan 1993 yılında öldürüldü.
Bahtiyar AYDIN: Diyarbakır J.Bölge Komutanı:”Bu dış mihrakların büyük bir oyunu, sakın inanmayın, kanmayın kardeşi kardeşe vurduruyorlar.lice’si ile Hani’si ile Eruh’u ve Edirnesi’si Muş’u ile aynı ırkın evlatlarıyız, bu ülke kolay kazanılmadı Çanakkale’de dedelerimiz omuz omuza can vererek kazandılar bizde laiki ile muhafaza edeceğiz ve bu Pkk bitecek bu Adb oyunu son bulacak ” dedi . Diyarbakır’da yardım dağıtırken keskin nişancıyla 22 Ekim 1993’te öldürüldü.
Ahmet Taner KIŞLALI: Türk Siyaset Bilimci: Kendisi inançlı bir Kemalist’ti. Bildiklerinden ödün vermeyen biriydi. Türkiye gerçekleriyle ilgili yazdığı makale ve söylemler onun sonunu getirmişti. 21 Ekim 1999 yılanda evinin önünde uğradığı suikast sonucu öldürüldü. Olayı dinci grubun yaptığı söylemlerine de hiç şaşırılmaması gereken bir durumdu.
Recep YAZICIOĞLU: Denizli Valisi:”Artık bundan sonra cafe ve benzeri yerlerde İngilizce isim kullanılmayacak, yani cafe değil kafe veya kahve yazılacak” dedi ve ülkenin alt zenginliklerinde oynan oyunların belgeleriyle Ankara’ya giderken 8 Eylül 2003 trafik kazasında öldürüldü.
Hrant DİNK :Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni: Yaptığı açıklamalarla Ermeni sorunun kaynağının asıl dış güçler olduğunu söyledi ve 19 Ocak 2007 yılında öldürüldü.
Muhsin YAZICIOĞLU: Büyük Birlik Partisi’nin Kurucusu:Her seferinde birlik,beraberlik ve kardeşlikten bahseden ve devletin gizli bilgilerini bildiği için 25 Mart 2009 yılında bindiği helikopterin düşmesi sonucu öldürüldü.
Hepsinin düşüncelerinde ufak farklılıklar olsa da, hepsi ülkeye olan sevgilerini canını ortaya koyarak gösterdiler. Dış mihraklar her zaman olduğu gibi ülkenin önde gelenlerini öldürüp hem ülke de karışıklık çıkarmayı, hem de ülkenin geleceğini karanlık yapmayı başardılar
Ne zaman bir yiğit çıkıp ülkenin makus kaderini değiştirme eyleminde bulunsa, dış güçlerin içimizde ki maşaları maşalığını ortaya koyup ekmeklerine yağ sördüler.Olaylar sonuçta bir kesimin veya değişik kesimler üstünde kalmış oldu. Bir taşla iki kuş vurma eylemlerini de gerçekleştirmiş oluyorlardı.
Elimizde ki yer altı zenginliklerimizi kullanmamıza izin vermeyen şer güçler. Güçlü bir ülke görmektense istediği gibi yönetebileceği bir ülkeyi bu olaylar sayesinde elde etmeyi düşünmüştürler,düşünüyorlar ve düşüneceklerdir.
Onlar ülkeleri için daimi mekana gittiler.Bizlere düşün vazife ise bu oyunları görmektir. RUHLARI ŞAD OLSUN…..
NOT: Arkadaşlar çok eksiklik olduğunu biliyorum ve eğer yanlış taraflar varsa düzeltirseniz sevinirim. Ayrıca kısa bilgiler ile bu durumu açıklamaya çalıştım. Şimdilik bunlar aklıma geldi. Daha fazla bilgi ile bu konuya yardımcı olacak olanlara tşk ederim….
YORUMLAR
"Hepsinin düşüncelerinde ufak farklılıklar olsa da, hepsi ülkeye olan sevgilerini canını ortaya koyarak gösterdiler."
Ne güzel ifade etmişsiniz aslında...
Düşüncelerinin farklı olması sorun değil, önemli olan düşünceleri farklı da olsa insanların ülkeleri için bir şeyler yapmaya çalışmaları ancak bunu yapmaya çalışırken....... Neyse.....
Üzülüyorum, nereye kadar devam edecek bu durum diye...
Kaleminize sağlık, ince bir mesaj gizliydi yazınızda...
Saygılar...
siverekli
İnce mesaj gibi yorumunuzda gizli bir incelik katmış yazıya.....
Önemli olanda ülkelemiz için kendi çaplarında elinden geleni yapmaları, ki ben ellerinden geleni yaptığıma inanıyorum(iyi-kötü fark etmez)
Umarım hepbirlikte daha güzel günler yaşatmak için uğraş vereceğiz.....
Tüm güzellikler ÜLKEMLE birlikte olması dileğiyle.....