- 441 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
küçük gazete satıcısı "milli gazete -- ilhan selçuk"
Sabah en neşeli halimle tamamen pozitif enerji ile dolu olarak masaya oturmuştum ama yazdıklarım pek olumlu olmadı sanırım bunda yavaş çalışan internet bağlantısının rolü de var,hafta sonu girdiğim sınavdaki geometri sorularını çözememenin verdiği gerginlik de olabilir.Her yıl girdiğim sınavda yaşlandığımı hissediyorum artık beynimin "muhakeme etme gücü"hızını düşürüyor her sene biraz daha yavaş ve yolun yarısına geldiğim sene artık sürenin benim için verilen sürenin yetersiz olduğuna karar verip bu sene son kez girmenin doğru olacağını kabul etmem gerek.Bu arada sabahki sıcak havanın yerini tatlı bir esinti aldı ve şu an radyoda bana Karadeniz müziğini sevdiren Kazım Koyuncu çalıyor sanırım bu iki faktör biraz sinirlerimin yumuşamasına sebep oldu.Ülkenin en yeşil bölgesini görmeyi çok istiyorum ayrıca insanlarıın beni sürekli Karadenizli sanmasından dolayı bu bölgeye özel bir ilgim var,sanırım ufak ela gözlerimin ve yüzümün ortasında duran hafif sola eğilmiş duran koca burnumun bunda etkisi var.Aslında burnumun eğriliğini sevgili ablam ve ağabeyime borçluyum,ayrıca üzerlerine çarşaf alıp hayalet rolü oynadıklarında da hiç korkamamıştım bunu da konusu açılmışken söylemek istedim.Aslında çocukluğum çekirdek ailede değil de "büyük " ailede geçti.Bir aile apartmanında büyüdüm,iki erkek ve iki kız kardeşin dört katlı bir apartmanda oturduğunu düşünün,kavgasız bişr gün geçtiğini hatırlamıyorum.Büyükjlerin bu kavgası çocukjlarada yansırdı,ben devamlı dayımın oğlu ile kavga ederdim,evde anne ve baba kavgasına ek olarak kardeşler arasındaki kavgalar da gayet sık ve istikrarlıydı.Soınuç olarak çocukluğumun gergin bir ortamda geçmesi psikolojimi ne kadar etkiledi bilemem ama bu huzursuz ortamda tek huzurlu yerim teras katındaki anneannemin tek odalı eviydi onunla iki saat boyunca neler konuşurduk bilmiyorum.Ancak lisans öğrenimimin ilk yılında onu kaybettim.İnsanların eskiden devrim kanunlarına ne kadar sıkı sıkıya bağlı olduklarını onun anlattıklarından anlıyorum,kıyafet inkılabının yeni uyulandığı günlerde ülkenin Suriye sınırındaki bir kasabasında dahi bir güvenlik görevlisi teyzemi ve ninemi kara çarşaf giydikleri için uyarıyor ve onlara artık Mustafa Kemal paşa hazretlerinin kati emridir artık sokaklarda çarşaf giyilmeyecek diyor,teyzem ve ninem bu emri duymadıklarını bir daha kesinlikle giymeyeceklerini söyleyerek kızgın bekçinin yanından uzaklaşıyorlar.Şu an geldiğiiz nokta ise tam tersi iki polis memuru okula giden bir kız öğrenciye eteğini neden dizinin üstüne kadar çektin deyip bağırarak tehdit ediyor bu olay sanırım başta milliyet olmak üzere sabit görüşlü olanlar hariç birçok gazetede yayınlandı.Sabit görüşlü gazetelerle ilgili bir anımı izninizle anlatmak isterim gençlik yıllarımda gazete sattığım tezgahda yer kalmadığı için logosunun altında her gün "Hak Geldi Batıl Zail Oldu "yazan bir gazeteyi hep alt rafa koyardım,yukarı mahallenin şişman sakallı imamı karşı yokuştan ağır ağır gelir tespihini sallayarak ve ağzından tükürükler saçarak abonesi olduğu bu gazeteyi neden alt rafa koyduğumu sorar ve bana çok kızardı,patronuma söyleyeceğini bu davranışıma son vermem gerektiğini söyleyerek beni uyarırdı ve tesadüf en bir sabah tam gazetesini alırken patronu m da yanımdaydı böylece bir fırçada patronumdan yedim,yanlız imam uzaklaşana kadar patron yanımdan ayrılmadı,her gün içtiği biranın neticesinde oluşan göbeği tam gözümün önündeydi ancak ben kafamı kaldırmıyordum,zaten motosikleti gece gizlice alıp kaza yaptığım için suçluydum,her neyse hoca efendi uzaklaşınca patronum bana "kaldır şu gazeteyi yine alt rafa koy gözüm görmesin" deyip koltuğuna oturdu.
"Eski çamlar bardak oldu"sözü gerçekleşti ve bu anımdan yirmi yıl sonra bu gün hemen hemen her evin girişinde artık imam efendinin gazetesini görmek mümkün bu aslında büyük ve kesin bir zafer herkesin sözünü ettiği "karşı devrimin"amacına ulaştığını gösteren bir başarı sanırım hoca efendi bugün beni görse haklı olarak söyle bakalım delikanlı masanın altına sakladığın bu gazete bugün en yüksek tiraja ulaştı derdi.Kasabamıza cumhuriyetimizle aynı adı taşıyan ve aynıyaşta olan tamamen yazılarla kaplı resimsiz gazetede gelirdi elbet ama toplam satış sayısı ya on ya onbeş olurdu,üstelik diğer gazetelere göre pahalı idi o zamanlar bu düşük tirajı fiyatına bağlardım ancak artık fikrim değişti bedava da olsa insanlarımız yine okumaz diyebilirim çünkü üzerinde bikinili kadın resmi yok çok satmak için iki yol var bence ya dinsel sömürü yapacaksınız yada cinsel sömürü sanırım Cumhuriyet gazetesinde ikiside yok ve bu nedenle tirajı hep düşük kalacak üstelik bir saat önce aldığım habere göre gazetede yazılarını merakla beklediğim İlhan Selçuk da aramızdan ayrıldı,kendisine Allahtan rahmet diliyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.