GECELER BENİMDİR
Akşamın geldiğini haber veriyordu dört bir yandan minareler. Temmuzun ortalarına denk gelen bu yaz akşamında güneş mesaiyi aya devretmek üzereydi. Hazırlıklar onu gösteriyordu; mavi gök griye çalmış, uzaklardan siyah örtünün yaklaştığını haber veren böceklerin sesleri duyulmaya başlamışı bile.
Ay geliyordu; karanlığın gözlere indirdiği perdeleri yırtmaya… Ay geliyordu; bütün su birikintilerine yakamoz adındaki mücevherleri saçmaya… Yeryüzüne yakamoz, gökyüzüne yıldızları dağıtmaya.
Ve işte karardı gece. Güneşin boyunduruğunda yaşayanlar çekildiler bir bir inlerine sahte aydınlıklarının sefalarını sürmek için. Oysa geceydi susturan dilleri tefekkür kapılarını açıp. Oysa geceydi gündüzün kıymetini bildiren. Oysa gecedeydi miraç.
İsra demişti Kuran onun adına ‘gece yürüyüşü’… Geceyi kutsamıştı aslında Rab ona israyı bagışlayarak. Geceyi ihya etmişti kutlu Peygamber. Geceler bağışlanmak için fırsattı belki de. Herkesin gaflet uykularına yattığı vakitlerde secdeye kapanmak Rasullah’ın sünnetiydi.
Bu gecemi ihya edense annemin Kur’an okuyan sesi olsa gerek. Kelimelerin sustuğu vakitlerde kelamın en büyüğü sesleniyordu annemin dudaklarından tüm aleme. O kendi duyacağı kadar bir sesle okuyordu Kelamullahı ama ben duyuyordum. Gecenin karanlıgı duyuyordu. Göğsümün kafesler içine hapsettiği yüreğime özgürlüğünü bağışlıyordu o ses. Yüreğim ne de çok kirleniyordu gündüzleri. Geceler şeb’i aruzdu ona. Ayın ışığı ab-ı hayat.
Geceler pınardı sanki benim için, tüm bereketiyle durmaksızın fışkıran bir memba’ vardı sessizliğinde…
Geceler benimdi vermezdim kimseye. Vermezdim ama zorla aldılar gecelerimi ellerimden. Karanlık dediler, kötü dediler. Olmadık şeyler görürsün bakma pencerenin ardına dediler ve çektiler perdeleri. Gözlerine perde inenler karanlıkta gizlenen güzelliği göremediler.
Oysa pencerenin ardında sessizce bekliyordu gece. Bir el perdeleri aralasa sahneye çıkacaktı ay ve yıldızlar el ele. Güneşin doğuşuna dek sürecek oyunlarını sahneleyeceklerdi.
Kimse duymasın bu gece araladım ben perdeyi. Herkesin uykuya daldığı anda ay ve yıldızlar benim için sahnedeki yerlerini aldılar. Tek seyircileri benim şimdi. Ne de güzel parıldıyorlar karanlığa inat. Gözlerimi ayırmam artık onlardan, belki bu gece benim için bir yıldız salınır semadan arza doğru.
-Ne o…. Yoksa bir dilek mi tutmalıyım!...
14/7/2010-Çarşamba
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.