İntikam alıp da sonunda pişman olmaktansa, affedip de pişman olmak daha iyidir. cafer b. muhammed
Şahin Uslu
Şahin Uslu

UYAN GÖZLERİM GAFLETTEN UYAN

Yorum

UYAN GÖZLERİM GAFLETTEN UYAN

2

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

828

Okunma

UYAN GÖZLERİM  GAFLETTEN UYAN

UYAN GÖZLERİM GAFLETTEN UYAN

Sultan III. Murat Han bir sabah namazını kaçırmış.
Üzüntüsünden Uyan Ey Gözlerim Gafletten Uyan’ı yazmış.Ayrıyeten şair padişalarımızdan biridir.
.........................................
Uyan ey gözlerim gafletten uyan!
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
Azrail’in kastı canadır, inan.
Uyan ey gözlerim gafletten uyan!
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
......................................
Seherde uyanırlar cümle kuşlar
Dill-u dillerince tesbihe başlar
Tevhid eyler dağlar taşlar ağaçlar
Uyan ey gözlerim gafletten uyan!
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
.......................................
Semâvâtın kapuların açarlar.
Mü’minlere rahmet suyun saçarlar…
Seherde kalkana hülle biçerler.
Uyan ey gözlerim gafletten uyan!
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
.......................................
Bu dünya fanidir sakın aldanma.
Mağrur olup tac-u tahta dayanma.
Yedi iklim benim deyu güvenme.
Uyan ey gözlerim gafletten uyan!
Uyan uykusu çok gözlerim uyan

Benim, Murad kulun, suçumu affet.
Suçum bağışlayub günahım ref’ et.
Rasûl’ün sancağı dibinde haşret.
Uyan ey gözlerim gafletten uyan!
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
.......................................
Sultan III. Murat
III. Murat’ın babası, Kanunî Sultan Süleyman’ın oğlu II. Selim’dir.
Annesi ise Nur Banu Sultan’dır. 5 Cemaziyülevvel(5) 953 / 4 Temmuz 1546
tarihinde Manisa’nın Bozdağ Yaylağı’nda dünyaya gelen Şehzade Murat,
966 / 1558 tarihinde Akşehir Sancak Beyliği’ne, 1562 yılında ise Manisa
Sancak Beyliği’ne getirilmiştir.

Padişahlığına kadar Manisa Sancak Beyliği’nde sancakbeyi olarak görevini sürdüren
III. Murat, on ikinci padişah olarak 15 Aralık 1574’te cihanşümul Osmanlı payitahtına
çıkarak saltanatını ilân eder. (III.Murat Han, Pir Hasan Hüsameddin Uşşaki (ksa)’yı Padişah
olunca Uşak’tan İstanbul’a davet edip kendisine bir dergah açmıştır.) 21 sene tahtta kalan
III. Murat, 16 Ocak 1595’de 49 yaşında iken vefat etti. Ayasofya Camii hazîresine (mezarların
bulunduğu mekân) gömüldü. Keremi sonsuz, bâki olan Rabbimiz, Osmanlı tahtını nasip eylediği
bu güzide insana rahmet eylesin!…
Âmiyn!…

Şair sultanlardan olan III. Murat, Muradî mahlâsıyla şiirler yazmıştır.
Türkçe, Arapça ve Farsça divanları bulunmaktadır. III. Murat’ın 1001
(Hicrî) / 1593 (Milâdî) tarihinde yazdığı ve tasavvufî inceliklerle dolu
"Fütuhât-ı Siyâm" isminde mühim bir eseri ile Şemseddin Sivasî
tarafından şerhedilen "Esrarnâme" adında diğer bir eseri daha vardır.
Osmanlı İmparatorluğu’nda birçok hükümdar Divan şiiriyle uğraşmış
ve bu edebî ekolde nadide eserler meydana getirmiştir. Fatih Sultan
Mehmet’in Avnî, Yavuz Sultan Selim’in Şahî, Kanunî Sultan Süleyman’ın da
Muhibbî mahlâslarıyla Divan Edebiyatı’nın farklı aruz kalıplarında ve değişik
nazım şekillerinde şiirler vücuda getirdikleri bilinir.

III. Murat’ın hayatına ve edebî yönüne ilişkin kısa bilgiler verdik.
Şimdi asıl konumuza gelelim. Yukarıya aldığımız ve III. Murat Han’a
ait olan, “UYAN EY GÖZLERİM!...” başlıklı şiiri. Bu müstesna şiirinin
Türk tasavvuf musıkısi makamlarında muhtelif besteleri vardır.
Bu besteler tarihte olduğu gibi günümüzde de terennüm ediliyor.
Sizler de bu şiirin bestesini keyifle dinlemişsinizdir. Bu güftenin
bestesini ilk dinlediğimde sanki çarpıldım, ruhumun daraldığını,
acıdığını hissettim. İlk etapta kendinizi sözlere ve namelere kaptırıyorsunuz,
bu mısralarla ruh ikliminiz arasında bağlantı kuruyorsunuz…
Sonra sözleri çok manalı ve bir o kadar güzel olan bu şiirin kime ait
olduğunu araştırayım, dedim. Karşıma hayran olduğum bir medeniyetin
padişahı çıkmaz mı: III. Murat…

Arapça ve Farsça sözcüklerle yüklü olan o günkü Osmanlıca
Türkçesi’ni düşünürsek bu şiirin gayet sade bir dille yazıldığını
anlamamız zor olmaz. Günümüz Türkçesi’yle dahi çok kolay
anlaşılmaktadır. Şiirin sade bir dille yazılması onun kıymetsizliğine
işaret değildir. Bu şiir kolay ve sade göründüğü hâlde, bulunup
söylenmesi ve taklidi zor olan ‘sehl-i mümtenî’ bir tarzda kaleme alınmıştır.

Bir hitapla, “Uyan ey gözlerim gafletten uyan!...” şiirine başlayan
Sultan Şair, silkinerek kendine gelmek istiyor. Nefsiyle baş başadır.
Ahir ömrünü muhasebe edip tehlikenin kenarında olduğunu düşünüyor.
İlmi, kudreti her şeyi kuşatmış olan Allah (c.c.)’ı tesbih etmekte
yetersiz olduğu kanısına varıyor.

Uyan ey gözlerim gafletten uyan!...
Uyan uykusu çok gözlerim uyan…
Azrail’in kastı canadır, inan.
Uyan ey gözlerim gafletten uyan!...
Uyan uykusu çok gözlerim uyan…

Şair, ikinci kıtaya, seherlerde Rablerini tesbih eden kuşları mevzubahis
ederek giriyor. Bu kuşlar kendi dillerince bizlerin bilmediği bir lisanla Hâlık’larını,
Rezzak’larını zikretmektedirler. Nitekim şu âyet-i kerime Sultan Şair’imizin bildirdiği
gerçeği çok veciz ve fasih bir şekilde ifade ediyor: “Yedi gök, yer ve bunların
içinde bulunanlar Allah (c.c.)’ı tesbih ederler. Hiçbir şey yoktur ki, onu hamd ederek
tesbih etmesin. Ancak, siz onların tesbihlerini anlamazsınız. O, Halîm’dir (hemen
cezalandırmaz, mühlet verir), çok bağışlayandır.”(6) Bu kıtada kuşlarla birlikte
başka varlıkların da Rablerini tesbih ve tevhid ettikleri haber veriliyor: “Tevhid eyler
dağlar taşlar ağaçlar…” Kuşlar, dağlar, taşlar, ağaçlar birer parçadır.
Kast olunan bu cüzlerin de içerisinde bulunduğu canlı ve cansız varlık âlemdir.
Kuşkusuz göklerde ve yerde ne varsa O’nundur; O’nu tesbih etmiştir ve ediyordur.
Gece ve gündüz, gök gürültüsü, bölük bölük uçan kuşlar, melekler, dağlar vb. gibi…
Allah(c.c.)’a hamd ve korku ile boyun eğmiştir; yorulmadan ve büyüklenmeden noksan
sıfatlardan münezzeh, kemâl sıfatlarla vasıflı bulunan Allah(c.c.)’ı tesbih ve tevhid etmektedirler.(7)
Hülâsa her şey, ama her şey Allah(c.c.)’ı yüce sıfatlarıyla birlikte tesbih, tevhid ve tenzih etmektedir.
Hakikat boyasıyla boyanmış Şair’imiz tekrar tekrar: “Uyan ey gözlerim gafletten
uyan!... / Uyan uykusu çok gözlerim uyan…” demek suretiyle bu kıta ve diğer kıtalarda
zatını ikaz edecektir.

Seherde uyanırlar cümle kuşlar...
Dill-u dillerince tesbihe başlar...
Tevhid eyler dağlar taşlar ağaçlar…
Uyan ey gözlerim gafletten uyan!...
Uyan uykusu çok gözlerim uyan…

Üçüncü kıtada Allah(c.c.)’a ve Rasûlü’ne nasıl inanılması gerekiyorsa
öylece inanan Mü’minlere sema kapısının açılarak rahmet suyu
saçılacağını müjdeleyen Sultan Şair’imiz, seherlerde kalkmanın
önemine tekrar dikkatlerimizi çekmek istiyor:

“Seherde kalkana hülle biçerler.” Hülleden kast olunan,
bilindiği gibi Cennet elbisesidir. Evet, seher vakitleri İslâm
literatüründe kıymetlidir. Nitekim; “(Bunlar), ‘Rabbimiz,
biz iman ettik. Bizim günahlarımızı bağışla. Bizi ateş azabından
koru!’ diyenler, sabredenler, doğru olanlar, huzurunda
gönülden boyun büküp divan duranlar, Allah(c.c.) yolunda harcayanlar
ve seherlerde ( Allah(c.c.)’tan) bağışlanma dileyenlerdir.”(8) buyrularak
seher vaktinde bağışlanma dilemek, öneminden dolayı âyet-i celîlede
zikrediliyor. Seher vaktinde yatmamak, sabah namazını kıldıktan sonra da
güneşi üzerine doğdurmamak, geçen bu süre zarfında ibadet-i taatla,
tevbe-i istiğfarla, tesbih, tenzih ve tehlille meşgul olmak âdâb-ı sünnettendir.
Ayrıca Sabah namazının sünneti ve farzı arasındaki vakitte de bu şekilde
hareket etmek sünnettir. Seher vaktinin bir uhrevîliği vardır. Kuşların zikir
armonisi, havadaki o büyüleyici koku, bedeninizi saran ve sarsan seher
vaktinin iklimi…

Son kıtalara geldiğimizde dünyanın faniliği; taç-u tahtın, saltanatın,
malın mülkün, servetin geçiciliği hakikatini hatırlamak isteyen Sultan
Şair’imiz Allah (c.c.)’a sığınıyor, Rabbinden bağışlanma istiyor, “Rasûl’ün
sancağı dibinde haşret.” demek suretiyle son arzusunu dillendiriyor.

Benim, Murad kulun, suçumu affet.
Suçum bağışlayub günahım ref’ et.
Rasûl’ün sancağı dibinde haşret.
Uyan ey gözlerim gafletten uyan!...
Uyan uykusu çok gözlerim uyan…

(Uyan gözlerim gafletten uyan adlı eserin güftesi III.Murat Han’a aittir.)

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Uyan gözlerim gafletten uyan Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Uyan gözlerim gafletten uyan yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
UYAN GÖZLERİM GAFLETTEN UYAN yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Engin Tatlıtürk
Engin Tatlıtürk, @engintatliturk
13.7.2010 23:14:51
10 puan verdi
Feyz aldım.
Tebrik ve teşekkür ederim.

10 numara

Selamlar, Saygılar.
yeğinadnan
yeğinadnan, @yeginadnan
13.7.2010 17:42:36
Hoş bir emek olmuş.Allah ecrini ziyadesi ile versin.Ellerinize sağlık.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL