- 1095 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
HER İNSAN BİR YUSUFTUR
HER İNSAN BİR YUSUFTUR
Hayat bazen öyle acımasız gelir ki bize farkına varmadan isyan ederiz.
En sevdiğimizi alır ya da canımızı acıtır işte tam bu durumlarda deriz allahim ben bunları hak ettim mi niçin bütün dertleri bana verdin gibi söylenmeye ama işin bir başka yönü vardır yanı bize şer gelen belki bizim için hayırdır birde bu cepheden bakar isek bu isyanların boş olduğunu gayet iyi anlarız birde şu vardır ölümü kendimize hiç yakıştırmayız bir insanla ayrılır iken helallik dilemeyiz aslında her canlı er ya da geç ölecektir bunun zamanı saati yaşı yok o belli değil bu yüzdendir ki helalleşmek gerekir hasta ile helalleşmek sağlam ile helalleşmek gerekir hasta dediğimiz yaşaya bilir sağlam dediğimiz öle bilir bunun saati zamanı yoktur kimsede bilmez bilemez ve ölüme isyan asla edilemez.
Dünyada en hayırlı varlık adın anıldığında geride kalanların gönülden bir rahmet dilemesidir.
Evet, şer ve hayır
Bizim şer dediğimizde hayır nasıl olur bu sual aklıma geldikce hep kuranda bulunan Yusuf suresi aklıma gelir işte hazreti yusufun hayatı bu yazıyı okur iken onu yaşa bilirseniz yani Yusuf olur isenizniçin böyle dediğimi gayet iyi anlayacaksınız
İşte hazreti Yusuf
Kur’ân-ı Kerim’de kendi adını taşıyan bir sure vardır. Tamamı 111 ayet olan bu surenin 98 ayeti (4–101) Hz. Yusuf’tan bahseder. Bu ayetlerde anlatıldığına göre Hz. Yusuf’un hayat hikâyesi özetle şöyledir:
Hz. Yusuf’un on bir tane erkek kardeşi vardı. Yusuf fevkalâde güzel ve son derece zeki idi. Babaları Hz. Yakup en çok Yusuf’u seviyordu. Bu sevgiyi ağabeyleri kıskanıyorlardı.
Yusuf (a.s) bir gece rüyasında on bir yıldızın, Güneş ve ayin kendisine secde ettiklerini gördü. Bu rüyayı babasına anlattı. Babası rüyanın, Hz. Yusuf’un büyük bir adam olacağına işaret olduğunu anladı ve Yusuf’a rüyasını ağabeylerine anlatmamasını tembihledi. Ancak, ağabeyleri bundan haberdar oldular ve Yusuf’u öldürüp bir yere atmayı plânladılar. Babalarından izin alarak, gezip eğlenmek bahanesiyle Yusuf’u alıp kırlara, götürdüler. Onu bir kuyuya attılar, gömleğini de kana bulayarak, "Yusuf’u kurt kaptı" diye babalarına yalan söylediler.
Kuyunun yanından geçmekten olan bir kafile Yusuf’u buldu ve köle olarak satmak üzere alıp, Mısır’a götürdüler. Orada az bir fiyatla onu Azize sattılar.
Aziz’in hanımı Yusuf’a göz koydu. Onu kendisiyle beraber olmaya çağırdı. Yusuf (a.s) bunu kabul etmeyince, ona iftira edip kocasına şikâyet etti ve hapse attırdı.
Hz. Yusuf senelerce hapiste kaldı. Orada hükümdarın şerbetçisi ve aşçısı ile tanıştı. Onların gördükleri rüyaların yorumunu yaptı. Birisinin, kurtulup efendisinin hizmetine devam edeceğini, diğerinin ise öldüreceğini söyledi. Sonunda dediği çıktı. Hz. Yusuf, kurtulana, kendisini efendisinin yanında anmasını istedi.
Hükümdar bir gece rüyasında yedi zayıf ineğin yedi semiz ineği yediğini ve yedi yeşil başakla yedi kuru başak gördü. Bu rüyanın yorumunu yaptırmak istedi. Hz. Yusuf’un rüya yorumu yaptığını örgendi ve onu hapisten çıkarıp, rüyasını anlattı. Hz. Yusuf, yedi sene bolluk olacağını, peşinden gelen yedi senenin ise kıtlıkla geçeceğini söyledi. Bunun üzerine hükümdar, Hz. Yusuf’u maliye bakanlığına getirdi. Yusuf (a.s) bolluk yıllarında bütün ambarları zahire ile doldurttu; kıtlık yılları gelince bu zahireyi halka dağıtmaya başladı. Ayni kıtlık, Hz. Yusuf un babasının memleketi olan Kenan diyarında da yaşandı.
Yusuf (a.s)’un kardeşleri de zahire almak için iki kez Kenan ilinden Mısır’a geldi. Sonunda Yusuf (a.s) kardeşlerine kendini tanıttı ve onları affettiğini belirterek, "Bugün azarlanacak değilsiniz, Allah sizi bağışlar, o merhametlilerin merhametlisidir" (Yusuf, 92) dedi. Yusuf (a.s), babası, annesi ve kardeşlerinin tamamını Mısır’a davet etti.
Ailesi Mısır’a vardığında Yusuf (a.s) anne ve babasını tahta oturttu; diğer on bir kardeşi ise Hz. Yusuf’un önünde eğildiler. O zaman Yusuf (a.s); "Babacığım, işte bu vaktiyle gördüğüm rüyanın çıkışıdır; Rabbim onu gerçekleştirdi. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra, beni hapisten çıkaran, sizi çölden getiren Rabbim, bana pek çok iyiliklerde bulundu. Doğrusu Rabbim, dilediğine lütufkârdır. O şüphesiz, bilendir, hâkimdir" (Yusuf,100) dedi. Bu şekilde İsrail oğulları, Filistin’den Mısır’a gelip yerleşmiş oldu. Bir süre sonra Yakup (a.s) vefat etti. Yusuf (a.s), Allah Teâlâ’ya söyle münacatta bulundu: "Rabbim, bana hükümdarlık verdin, rüyaların yorumunu öğrettin. Ey göklerin ve yerin yaratanı! Dünya ve ahrette koruyanım sensin! Benim canımı, Müslüman olarak al! Ve beni iyilere kat!" (Yusuf, 101). Yusuf (a.s)’un hayat hikâyesi Kur’ânı Kerim’de "Ahsenü’l-Kasas, Kıssaların en güzeli" unvanını aldı. Pek çok olayları içeren bu hayat hikâyesi için Allah Teâlâ söyle buyurdu: Ândolsun ki, Yusuf ve kardeşlerinin olayında, soranlara nice ibretler vardır" (Yusuf, 7).
Yusuf (a.s)’un defnedildiği yer, rivayetlere göre, İbrahim (a.s)’in medfun bulunduğu Kudüs yakınlarında Halilü’r-Rahman kasabasındadır.
İşte sure kısaca bu
Bu dünyada kuyunun dibine indirende vardır saraya sultan edende kuyuya düştüm diye üzülmeye sultan oldum diye kasılmaya gerek yok insanız sabır ile her şey yoluna girer yeterki biz sabretmeyi bilelim rabbim leye layık gördü ise onu verir
Hasan gençay