1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
649
Okunma
Hali hazırda sözümde duruyorum, bilgisayar başında daha az vakit tüketip, daha çok kitap okuma yönündeki sözümü tutuyorum yani. Biraz ağır aksak olsa da, haftada bir kitap demiştim on günde bir kitap okuyup bitirdim. Şu an bir yenisine başladım, gerçi kütüphanenin raflarını doldurmak için aldığımda yirmi-otuz sayfasını okuyup ayıraçla ayırmışım oradan biliyorum.
Okunmayı bekleyen sırada onlarca kitap var, işte bakın ben gene angut’un klavyesiyle boğuşuyorum.
Asıl anlatacağım kaç kitabı başlayıp da bitirmediğim değil tabî olarak…
Yaklaşık bir haftadır her sabah bir saat kadar hafif tempo yürüyüş yapıyorum, bu spor dalı için parkımız da elverişli elbette, Allah Razı olsun İnşasında emeği geçenlere, hem Alleben Deresine inen kumruları izliyorum hem yürüyorum… Dere dediysem öyle gürül gürül akan bir dere değil, eskiden bildiğimiz dereymiş, çocuklar çimer balık tutarlarmış ama şimdilerde çimlere akıtılan suların fazlasıyla birde havuzlardan boşaltılan sularla beslenen bir dere…
Olsun gene de dere ya, kurbağa sesleri yosun ve çimen kokuları açıkçası sabahları çok iyi geliyor tavsiye olunur. Neden mi her gün yürüyüşe çıkıyorum, bir hafta öncesine kadar tansiyon denen meret çıkmıştı ortaya, tuz yeme-yağlı gıda tüketme bol bol ot ye, yani sebze…
İyi de midem seraya döndü vallahi…
Az kalsın unutuyordum, bu sabah gene parkın kuzey kapısından içeri daldım, karşımdan karı-koca oldukları her hallerinden belli 65-70 yaş civarında iki insan. Kadın hasta sanırım erkek de onu yürüyüşe çıkarmış, kadın da kadın hani boylu boslu, kim bilir o adam o kadını alana dek ne diller dökmüştür. Kadın yorulmuş eşi oturması için yönlendiriyor öffffffffff, otuuuuuurr, çööööökkkkkkkk…Yuh, yuh artık ne diyeyim…Vallahi bu gidişle feminist olacağım…Gene en zararsızı ANGUT mu ne…?
Hatice AK
13.07.2010