- 4859 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Harf inkılabı ve halifelik
…..Hava çok sıcaktı nefes alamıyordu insan, ve benim oluk gibi terler boşalıyordu yüzlerimden. Ben buna rağmen sıcağa aldırmadan yürüyordum yaşadığım şehrin kaldırımlarını arşınlayarak.
….Susamıştım. Bir yerlerde durmak biraz dinlenip ve bir şişe su alıp içmem gerektirdiğini düşünüyordum bir yerlerde. Oturacak içinde yeşillikleri oturacak bankları falan olan bir park aradım. Sonra yolumun üzerindeki bir bakkaldan bir şişe soğuk su alıp onu götürüp parkta içecektim. Yolda yürürken yolumun etrafındaki dükkânların içinden dükkân sahibi olan birisi benim yaşlı yorgun halimi yürürken görmüş benim yorgunluğumu anlamış olacak’ ki, el etti yolun kenarındaki küçük dükkânın birinin kapısından.
…. Buyur amca biraz soluklan dedi beni dükkânın içinde dinlenmeye ve bir çayını içmeye davet etti. Beni dükkânına çay içmeye ve dinlendirmeye çağıran bu kişiyle pek samimiyetim olmasa da, aslında bu kişiyle daha önceden biraz konuşmuşluğum vardı ve kısmen onu tanıyordum. Burası bir bilgisayar tamir yeriydi ve benim kız bilgisayarını tamir için getirmişti buraya. Ben de o vesile ile bir ara ona uğramış bu adamın dükkânında bir çayını içmiştim önceden.
….İçeri girdim onunla ayak üstü tokalaştık, selamlaştık ayak üstü birkaç hal hatırdan sonra içerde onun gösterdiği bir kenara iliştim. İçeride klima çalıştığı için, odanın sıcaklığı bir hayli serindi. Daha ben demeden, orada çalışanlardan biri elinde bir şişe suyu içmem için yetiştirmişti. Onların ikramı üzerine verilen suyu içtim ve ben ondan sonra biraz rahatladım.
….Aynı dükkanın içinde benden başka iki kişi daha vardı ve bunlar kendi aralarında sohbet ediyorlardı. Birinin her ne kadar gömleğinin yakası açık ise’ de üstü başının görünüşünde düzgün olmasından sonra konuşmalarından onun bir resmi dairede görevli memur ya da, bir amir olduğu belli oluyordu.
….Bu kişi kaşsısındakinden daha çok o konuşuyor, karşısındaki konuştuğu diğer kişiye konuşmasıyla adeta hükmediyordu. Her şeyi sanki en iyi o biliyordu. Öbürü de ona fazla bir cevap vermeden sadece onu dinliyordu.
….İstemeyerek onları dinledim baktım ki, aralarındaki konuştukları konu Atatürk ve onun inkılaplarıydı. Onun inkılaplarıydı.
….Aralarında konuştukları bu konu ilgimi çekmişti. Bu arada, içtiğim soğuk suyun ve onun arkasından bana ikram edilen çayı içerken ben bir taraftan da onları izliyor onların kendi aralarındaki konuşmalarını, ben kendim onların konuşmalarına katılmadan onları dinlemeye devam ediyordum.
Dikkatle izlediğim üstü başı düzgün gömleğinin yakası açık olan kendinin giydiği kıyafetlerini devlet büyüklerine özenerek giyen bu adam önce konuşmaların içinde hiç Atatürk demiyor, onun için her sözünde her sözünde kırk yıllık tanıyormuş ya da samimiymiş gibi hitap ediyor ona konuşma aralarında devamlı olarak Mustafa Kemal diyerek başlıyordu. Paşa ya da Atatürk bile demiyordu.
….Konuşmasında Mustafa Kemal büyük bir askerdi diyordu amma, onun arkasından onun beğenmediğim tarafları da var diyerek eleştiriyordu. Bu kişi sanki onun hakkında çok şey biliyormuş gibi konuşurken devam ediyordu onun beğenmediği yönlerini karşısındaki kendini dinleyen kişiye anlatmaya.
….Keşke dedi Mustafa Kemal halifeliği kaldırmasaydı demez’ mi orada. Daha onun ağzından bu sözler çıkar çıkmaz benim başımdan o anda sanki kaynar sular döküldü sandım. Arkasından da devam ediyordu keşke Mustafa Kemal eski yazıyı kaldırmasaydı diyerek. Ondan sonra da diyordu ki işte o zaman Mustafa Kemal bizim gözümüzde daha büyük biri olurdu demeye başladı.
….Latin harfleri kullanmakla, eski yazımız olan Arapça’ nın yerine yeni yazıyı getirmekle hiç iyi etmedi Mustafa Kemal dedi. Eski yazının daha kolay olduğunu söylüyordu çocuklarımızın onu daha kolay öğreneceğinden bahsediyordu.
….Bir de bu kişi, halifeliğin kaldırılmasına kızıyor şimdi durur olsaydı dünyadaki tüm İslam aliminin halifesi bizden olurdu ve dünyadaki bütün Müslümanlar bizim halifenin dediğini yaparlardı diyordu.
….Bu densiz adamı orada dinledikçe, söylediklerini duydukça benim sinirlerim bozulmaya ve tansiyonum yükselmeye başladı. Bu konuşan densiz adam hangi devirde olduğumuzu unutmuş kalkmış karşısındakine halifeliği savunuyor yeni harf inkılabının yanlışlığından bahsediyor Arap dilini savunuyor onun da daha kolay öğrenileceğinden bahsediyorken nerdeyse kalkıp onu parçalayacaktım. Ama ne benim sağlığım buna yeterdi ne de durumum.
….Sanki onun dediği gibi halifelik şimdi kalkmamış olsaydı da, hala durur olsaydı sanki şimdi adamın dediği Arap alemi ne bileyim daha nice yerdeki Müslüman alemi bizim halifenin dediğini yapacaklardı. Oysa çağ değişti ve milletler uyandı kendi dediğini yapar oldu.
….Yahu şu Suudi Arabistan’daki adamlar, yıllardır Amerika nın dediğini yapıyor bütün servetini onlara akıtıyorlar, onların yardımı ile yaşıyorlar. Bir gün olsun demiyorlar ki bunlar Yahudi ya da Hristiyan biz bunlara yardım etmekten vaz geçelim de işlerimizi Müslüman ülkelerden birine yaptıralım servetimiz bunlara gitmesin petrol gelirlerimizi bunlar yemesin.
….Biz bile hala onların dediğini yaparken, teknolojimiz silah sanayimiz nerdeyse onların kontrolü elindeyken nasıl olacaktı’ da İslam alemi bizdeki bir halifenin dediğini yapacaktı din konusunda bizlerden fetva alacaktı. Anlaşılır gibi değil.
….Bu olmayacak bir şeydi, olacak olsaydı daha birinci dünya savaşında Araplar İngiliz ve Fransız la işbirliği yapmaz koca Osmanlı imparatorluğunun, orta doğuda mağlup olmasına yok olup gitmesine neden olmazlardı.
….Kıssadan hisse, bulunduğum dükkanda birilerine mesaj verircesine konuşan o adamı daha fazla dinlemeden, oradan ayrılmıştım.
….Gördünüz işte daha bu memlekette, ıslah olmamış ne kafalar dolaşıyor ortalıkta dolaşıyor ve onları dinleyenler de hala inananlar da var.
YORUMLAR
Mesele harfler,yazılar falan değil elbette;mesela onların nasıl bir devlet arzu ettikler;ki istedikleri tam bir şeriat devletidir.
Bu vatan toprağı ve bu aziz milletin mayası Atatürk ilke ve inkılaplarıdır ve bu mayayı bozup yeniden şekillendirmeye asla güçleri yetmeyecek!
Saygımla...