EFENDİ, KIRT DEDİ…
Kelâmın kibarı kibarın kelâmıdır kavlince bir beyefendi yaşardı ilçemde… Nazik mi nazik, rakik mi rakik, dakik mi dakik imiş her zaman her işte… Günün birinde su tesisatı ile ilgili bir sorun olmuş evde… Uğraşmış ama bir türlü halledememiş problemi… Kırmış en sonunda vidaları… Gitmiş tesisatçıya anlatmış müşkilini.
“Efendi” demiş “şöyle yaptım böyle yaptım.” dedikten sonra asıl vurucu cümlesini savurmuş bizim tesisatçının orta yüzüne…
“Efendi kırt dedi, kırıldı.”
Kurcalamış vidayı, zorlamış cıvatayı…Allah ne verdiyse yüklenmiş ve en sonunda onun ifadesi ile: ““Efendi kırt dedi, kırıldı.”
Efendi diye hitap edeceğimiz ve kırt dedirtip kıracağımız o kadar şey var ki bugün ülkemde…Hangisine yanayım.
Halk, kırt dedi kırıldı.
Asker, kırt dedi kırıldı
Memur, kırt dedi kırıldı.
Diş, kırt dedi kırıldı
Kalp, kırt dedi kırıldı.
“Dal rüzgarı affetse de kırılmıştır bir kere” darbı meselince kırt sesini duyduktan sonra asla ve asla hiçbir şey eskisi gibi olamayacaktır. Kırılsan da kırmayacaksın, incitsen de incitmeyeceksin.
Zorlamayacaksın evvela, zorladıktan sonra kırt ettirmeyeceksin, kırt ettirdikten sonra kırmayacaksın, kırdıktan sonra “Efendi kırt dedi kırıldı” demeyeceksin. Sanki hiçbir şey olmamış gibi, sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi…
Kalbi kırılan o kadar insan var ki memlekette…
Aklı kırılan o kadar insan var ki memlekette…
İnsanların şefkati çalınmış, merhameti yüz göz edilmiş, samimiyeti darağacına çekilmiş, insafı yerle bir edilmiş…
Efendi, bunlar hep kırt edildi ve yok edildi.
Kırılan bir ev sahibinin ruh haline bakın lütfen:
Bir gece bir misafir gelmiş. Kapıyı çalmış. Ev sahibi şöyle karşılamış:
“Ekmek istiyorsan Allah vere
Su istiyorsan aha dere
Yatacak yer arıyorsan geldiğin yere…” deyivermiş…
Bu ev sahibi de mutlak bir şekilde kırt edilmiş akabinde mağdur edilmiştir bir misafir tarafından. Tanrı misafiri olarak kabul ettiğimiz herhangi bir misafire bu şekilde davranmak bize has değil oysa. Oysa ferdi bir hata genele mukabil oluyor.
Her şey ve herkes kırt edildi bu memlekette, her şey ve herkes kırıldı bu memlekette. Ne zaman ıslah vakti olacak, ne zaman tımar vakti olacak yıllanmış ve kabuk bağlamış yaralar için? Yoksa karanlığın en arttığı günler olan bu günler sabaha en yakın olduğumuz anlar mı?
Kırılan bir şairin haleti ruhiyesine bakın lütfen:
Devir meşrutiyet devri… Dostları sorarlar Şair EŞREF’E:
“Vaziyet nasıl? Ne âlemdeyiz?”
Cevap kısa ve nettir:
“Yumruk yine o yumruk, yalnız eller değişti.”
Kırtlama dalacaksın yaşamın içine; kırılmayı göz önüne alacaksın bir kere… Nezaketi, inceliği koyacaksın bir kenara… Hep daha iyi ve daha güzel bir yarın adına olacak. İçindeki dev bu olacak beslediğin umut ekmeğiyle. Kırt dedirtmeyeceksin asla, bütün mesele bu. Kırt dedirtmeyeceksin asla. Kırtlama dalacaksın yaşama, boğazına değin batacaksın belki de çamura ama asla kırt dedirtmeyeceksin. Kırılma olacak bugün, yarın da olacak belki ama ertesi gün olmayacak bir daha buna inanacaksın.
Yediğimiz yumrukların haddi hesabı yok bu topraklar üzerinde lakin ayaktayız yine ulu bir çınar gibi hem de… Bu yumruk harici olduğu kadar dâhili şer ocaklarının da yumruğu oldu. Ağacı kesen baltanın sapının ağaçtan olması gibi…Ormanı yakacak olan bir kibrit çöpünün ormanın bir mahsulü olması gibi…Bir kere kırt dedi mi insan, katiyen kırılacak kırt dediği şey; deprem öncesi uyarı gibi…
Ayaklar sağlamsa, zemin sıkıysa herhangi bir problem zuhura çıkmaz, ya değilse!
Memleket şu duruma geldi hülasa:
Sen ha!
Beni ha!
Seviyorsun ha!
Uykuyu seviyoruz dedikse,
Ayakta uyuyoruz demedik.
Son kişi dahi kırta düşmeden, kırılmayacağız.
Son kişi dahi son damla gözyaşını dökmeden ağlamayacağız.
Son kişi dahi son damla kanını dökmeden ölmeyeceğiz.
“Dönüp de ardınıza bakmayın sakın o son kişi sizsiniz.”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.