- 489 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Artık gözümün önünde bir karartı gibi bile değilsin… DENEME 1
Artık gözümün önünde bir karartı gibi bile değilsin… DENEME 1
Bazen yalnızlaşırız kendimize… Kendi kendimize…
Bir el tutup, bir bakış ararız, puslu, sisli, zamanların içinden…
Kapılır gideriz bir düşünce selinin ardındaki karartılara…
Bir hesaplaşmadır, aslında zamana karşı belki de bir bencillik savaşıdır farkındasızlıkla düşündüklerimiz…
Hep kendimizi haklı çıkarırız hep kendimizdir başrol düşüncesindekiler…
Kaybettiklerimizle, elde edemediklerimiz, çarpışıp durur… Zihnimizde…
Bir de avuç içlerimizden düşürdüklerimiz vardır… Bazıları kızartır yüzümüzü, kan beynimizden fırlar, kızarır beynimizin yüzü, alnımızdan fışkırır dar eden düşüncelerimiz…
Bir savaşın iç kırılmalarında buluruz kendimizi ve hak etmedim ki diye feryat etmeye başlayamayız bile…
Sadece dara düşer içimizde bir şeyler…
Zorlarız düşlerimizi düşünce fırtınaları ile, bu sevda sana çok dip karanlık bir hortumun çevresel dönüşümü gibi gittikçe büyüyerek bedenimizi kaplar diyerek…
Sahip olduğumuz bir benlik bu… Ezmem ve ezdirmem, bu bir güçtü, kendi kendime hesaplarını yaptığım…
Kendimin kendine üstünlük savaşımı bu… Bazen biri güçsüz, diğer tarafı güçlü, bazen de ikisi de birlikte güçsüz… Yıkılıp duruyorlar üst üste birbirlerinin üstüne… Kalkmakla düşmek arasında yalpalama bu dikine…
Hani bazen kıstırsam başımı avuçlarımın birbirlerinin arasında, sıksam, sıksam ki, dağıtsam kör dövüşü ve basıp gitsem kuytulara saklasam kendimi kendimden…
Bir perde çeksem kendimle geçmişim arasına, bir perde gersem içimdeki çocukla ben çocuk arasına, bir bakış atsam aynanın kara zırhına doğru ve kaybetsem bakışlarımı çatlamış ayna zırhları üstünde bin parça ben yüzüyle… Dağılmış binlerce düşünceler gibi kaybolsam karanlıklara doğru ve bir çıkmazda bulsam kendimi, ellerimi duvarlara değdire değdire dönsem açık ellerimle…
Yüzümü güneşe kaldırsam, bakışlarımı kapatsam göz kapaklarımla, görmesem kaybolsam karanlıkta kalmış gibi ve ben benden çıksam…
Unutsam her şeyi, riyayı, yalanları, kurugürültü sevdaları dolasam bir ipe ve ve dondursam, küflense, tozumasa, toz salmasın ve unutulsun ben yalnızlığı…
Ve kaybedilmiş aşkların peşinden koşmayı bıraksam…
Ve seni…
Ve gözlerini…
Ve sözlerini…
Ve avuçlarının sıcaklığını unutsam…
Ve sesini…
Ve riya yüklü sözlerinde kaybolduğum anları unutsam…
Ve kimsesizliğimden kurtarsam sana yapışmış ruhumu…
Ve
Ve ben olsam ilk günkü gibi…
Ve ben olsam seni tanımazdan önceki halimle…
Ve ben olsam hiç sesini duymamış…
Ve ben olsam hiç gözlerine bakmamış…
Ve ben olsam adını hiç söylememiş, haykırmamış, hasretini çekmemiş, adını hiç özlememiş bir ben olsam ve ve dökülsem zifir karası asfalt kokuları arasına…
Uzaktan bir ağıt olmasan bana artık, sesin ve dinlediğim şarkılarda adın geçmese, kokun kaybolsa bahar dalları çiçek kokuları arasında kaybolsan zihnimden, bir sonsuzluk olsan bende…
Ve her şey senin gelmenle başladığı gibi bitse uzak bir yıldız gibi olsan ki, yalnız kendini aydınlatsan…
Ve sen yeryüzü yalnızlığım olsan…
Bitsen bende, beni yitirdiğin kadar, yitirsem seni ki, burada bitti desem her şey, her an için…
Artık gelecek geçmiş gibi bir kâbus olmasa bende…
Tükettim seni…
Eriyen kar yığınları gibi…
Tükettim seni karaya hınçla çarpan azgın dalgaların tükenişi gibi…
Tükettim seni sahipsiz geçen zaman ölçüleri gibi acımasızca…
Artık gözümün önünde bir karartı gibi bile değilsin…
Bir soru kaldı geride… Ben kimim ki, sen kimsin ki, bu kadar acımasızca yitirdik birbirimizi…
Bu nasıl bir son ki, her gün biraz daha biterek küçülüyor içimizdeki acılar…
Biz bizi bilerek yitirdik… Bilerek acılara iterek yitirdik…
Hiç sebepsiz bile bile oyduk içimizi…
Zamana acılarla terk ederek yok etmeye çalıştık birbirimizi…
Zafer çığlıkları attık acıların ardından… Kim ne kadar haklı diye unutulmuş ne kadar düş varsa serdik birbirimizin kucağına…
Ve
bir barınak yaptık kendimize, gerçeklerin ardına sığınarak…
Evet… Haklıydın… Ve sen gitmekte yalnızlaşma arzusuyla haklıydın…
Unutulmuş ne kadar şarkı ismi varsa hepsini ağıt yaptık kendimize…
Ve dar günlerin temellerini attık hayatımız boyunca barınak olacak çatı altına…
Ben bende bittim senin kara alacanla ki, artık sonsuzluk düşüsün ben de…
Mustafa Yılmaz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.