'Kalbim Ege'de Kaldı'
Sokaklar, caddeler, kıyı şeritleri kedi kaynarken, Sezen Aksu nasıl kedisiz kalıyor hâlâ anlayabilmiş değilim. Kumsala vuran dalga sesiyle şiir yazmak hiçbir şaire zaruri değildir. Ki şair istek şiir yazmaz. Ne garip şey ki, birileri kıyı şeritlerinde ocakbaşı yeliyle şiir yazmayı hayata yeni soluk olarak anlamlandırıyor. Kıyılara göç ediyoruz kitap yazmak için. Diz altı şortumu giyeceğim, üstüme sıfır kollu atletimi geçireceğim, ayağımda sandalet; artık yazlık ev mi, tatil köyü mü, bir otel odasının balkonu mu ya da akşam serinliğinde bir şezlong mu, keyfim nereyi arzu ederse... Ayaklarımı da uzatacağım, alacağım elime kağıt ve kalemi; yazmaya başlayacağım onurdan, şereften, halktan, işçiden... Savunacağım halkı sonuna kadar...
Yüreği yorgun babalar yaz boyu terden ıslanmış atletleriyle damaklarında biriken sözcüklerden çocuklarına yaşamı sevdirmeye çalışırken; ben kıyı şeritlerinde keyif sanatı ile mürekkeple sevişip kitap yazacağım. İnsanlığın hali bu; yetimin yoksulun duygularını malzeme olarak kullanıp para kazanmak... Yani bir nevi mürekkep halkçılığı, mürekkepte haysiyet!
Mazlumun, yoksulun rüyasında bile göremeyeceği bir doğa’da tuhaf yüzlü adamlar kitap yazma yarışına giriyor. Bu adamların alın çizgileri sıra sıra paslaşıyor. Deniz dalgaları kabar kabar akıyor; kudurmuş nefisleri bir balyoz gibi güneşin altında orak sallayan işçinin üstüne iniyor. İşçi, kumsal deniz hasretini bulunduğu ortamda soğuk suyla duş alıp giderirken; önümüzdeki kış piyasaya çıkan romanlara konu olacağından haberi yok. Ve hiçbir telif hakkına da sahip değil. O işçinin çocuğu yine masal kitabı okumadan büyüyecek.
Şimdi diyorsunuz ki; bu adamların kitaplarını halk almıyor, okumuyor. Satış rakamları çok az seviyede. Bu adamlar nasıl para kazanıyor.
Tescillenen bir durum var! Türk edebiyatı artık bir keyif sanatıdır. Elsiz, gözsüz, kulaksız, dilsiz bir sanat. Parası olanın kitap çıkarabildiği; parası olanın popüler şair-yazar olabildiği bir sanat.
Edebi kalemi kuvvetli, kaliteli olan mazlum, yoksul insanımız ise bu oluşumda eriyip gidiyor. Nice kalemler perde arkasında kalıyor.
Anlayacağınız, kitabevlerinde raflara kadar gelen bu yazarların kitapları elbet satılıyor. Ve önümüzdeki sezona yaz tatili parası çıkıyor. Asıl olan bakış mazlumun yüzüne gülüp melodiyi deniz dalgalarıyla paylaşıyorlar.
Kısacası bu edebi kalemler, her mahalleyi bir kültür ocağı yapma uğraşının yerine, Ege’de kalplerini cilalıyorlar...
eee cilalamaları gerekiyor. Çünkü tuzlu su paslandırır...
Koray Demirkılıç
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.