- 1449 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
YOLSUZLUK, YOZLAŞMA VE YABANCILAŞMA
YOLSUZLUK, YOZLAŞMA VE YABANCILAŞMA
Tarihte yıkılan Devletlere iyi bir bakın. Top ve tüfeğin yapamadığını üç Y’nin yaptığını göreceksiniz. Bu üç Y’nin ne olduğunu merak mı ediyorsunuz. Bu üç Y, “yozlaşma, yolsuzluk ve yabancılaşmadır.” Hangi Devlet, tarih sahnesinden silinip gitmişse, mutlaka önce yozlaşmanın pençesine düşmüştür. Yozlaşma nedir? Yozlaşma, bir toplumda, fertleri bir arada tutan değerlerin zayıflaması, “adam sendecilik” anlayışının yaygınlaşması, “gemisini kurtaran kaptan” mantığının öne çıkması, bencilliğin prim yapması, “adalet, izan, vicdan, merhamet” gibi kavramların unutulması ve küçümsenmesi, bu kavramların yerine, “çal, çırp, rahat yaşa, altta kalanın canı çıksın, koptuğu yerden kopsun, benden sonra tufan” ve benzeri kavram ve deyimlerin geçerli olmasıdır. Yolsuzluk nedir? Açıklamaya bile gerek yoktur. Yolsuzluk bir illettir. İllet, yani hastalıktır. Öyle bir illettir ki, “bulaşıcıdır”. Bu illet, “gözünü para hırsı bürümüş bir yetkili ya da görevlinin, yetkisini ya da görevini yerine getirirken, kamu yararını ya da emrinde çalıştığı kişi ve kurumun çıkarını değil de kendi çıkarını düşünmesi ve bu yanlış düşünceyle, kamu malına, kamu kaynağına ya da başkasına ait bir mala, paraya el uzatmasıdır.” Yolsuzluk hem Devlette, hem de Özel Sektörde meydana gelebilen bir illettir. İşte bunun için “kamu malı, kaynağı ya da başkasına ait mal, para” şeklinde ayrım yaptım. Yabancılaşma nedir? Bir Devleti yönetenlerin, toplumun ve toplumdaki fertlerin değerleri, önem ve öncelikleri dışında öncelik ve değerlere sahip olması, bundan dolayı da, toplumun fertlerinin, tebaası olduğu Devlet ile bütünleşememesi, Devletlerine sahip çıkmamaları ve onu kendisinden farklı görmeleridir. Yabancılaşma, Devleti Yönetenlerin heva ve hatasından kaynaklanır. Heva ve ekabirlik içerisindeki Devlet Yöneticileri, vatandaşın temel hak ve özgürlüklerine müdahale ettikçe, Devletten uzaklaşma ve kopma başlar. Neticede, Devlete “küsme” sözkonusudur.
Osmanlı Devletinin son zamanları bu üç Y’nin tesiri altında geçmiştir. Osmanlı’nın son yıllarında Devleti ele geçiren İttihat ve Terakki zihniyeti, yolsuzluğu, yozlaşmayı ve yabancılaşmayı temsil eder. Burjuvazi sınıfı oluşturmayı esas alan İttihat ve Terakki zihniyeti için, “nasıl olursa olsun, zengin ol” mantığı temel bir mantıktı. Yozlaşma konusuna geldiğimizde, İttihat ve Terakki zihniyetinin mantık ve anlayışı, esasta, Milletin öz kültürüne ve Milletin öz değerlerine aykırıydı. Osmanlı’nı son döneminde, Millete tefrikayı ve ırkçılığı sokan bu İttihat ve Terakkiciler, toplumdaki en büyük yozlaşmaya neden olmuşlardır. Yabancılaşma dediğimizde, zaten, bu zihniyete sahip Yöneticiler halktan, halkta da bu adamlardan kopuk idi. Halka tepeden bakan ve “halk için, fakat halka rağmen” anlayışına sahip kişiler, toplumda ancak “yabancılaşma” meydana getirebilir.
Osmanlı Devletinin son zamanlarında bu üç Y’nin tesirini gördüğümüz gibi, tarihteki diğer Devletlerin ve İmparatorlukların yıkılmasında da bu üç Y’nin etkisini görürüz. Roma İmparatorluğu, Bizans, Sovyet Rusya ve diğerleri neden yıkıldı? Onlar da bu sebeblerden yıkılmışlardır.
Bir Devletin içine “yozlaşma, yolsuzluk ve yabancılaşma” illeti düştü mü, aynı bir ağacın gövdesine bir kurdun girmesi gibi, o gövdeyi yavaş yavaş yer ve o ağacı çürütür.
Bu üç illete karşı çözüm tektir ve Dünyanın her yerinde aynıdır. Bu çözüm, “Yöneticilerin ehil insanlardan seçilmesidir.” Başka bir çözüm yoktur.
Yüce Rabbimiz (cc) “emaneti ehline veriniz” diye buyurmaktadır. İşte Nisa Suresi 58. Ayet: “Allah size, mutlaka emanetleri ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne kadar güzel öğütler veriyor! Şüphesiz Allah her şeyi işitici, her şeyi görücüdür. Sevgili Peygamberimiz (sav) de, bu husustaki bir Hadis-i Şeriflerinde; “İş ehli olmayana verildiği zaman, kıyameti bekleyin” diye buyurmuştur.
İşte her dönemde, Devlet’e müptela olan yozlaşma, yolsuzluk ve yabancılaşma sorunu. Ve işte çözümü. Sorun büyük, fakat çözümü basit.
Ahmet SANDAL
Kamu Yönetimi Uzmanı
YORUMLAR
Nilgün Hanım,merhaba. Güzel, kısa ve öz değerlendirmeniz beni mutlu etti. sağolun. Nilgün hanım, "Siz benim fikirlerimi çalmışsınız dersem, bana kızarmısınız? Ehli yazmış benim dile getiremediklerimi...!" demişsiniz. Bu durumda gerçekten mahçubum. Çünkü, ben "ehil" değilim.Fikirlere gelince, düşünce, bakış aynıysa, fikir de aynıdır.
Nilgün hanım, "Saygısızlık söz konusu ise özrüm peşin kulağımı çekmeniz yeterli..." diyerek, bu sefer daha da mahçup ettiniz. Ne kelime! Özür ne demek! Biz "Hoca" değiliz.
Nilgün Hanım, Duanıza ben de amin diyorum. Aynı sözlerle katılacağım dua kervanına "Öyle ya yozlaşmak yolsuzlaşmak yabancılaşmak benden uzak düşmana yakın ola...Diyeceğim...Ona da gönlüm razı değil...Rabbim tüm yürekleri kendini seven ehilllerden eylesin inşaallah..." Sağolun, varolun.
Selam ve sevgilerle.
Ahmet SANDAL
Serpil Hanım, merhaba. uzun, güzel ve yerinde yorumlarınız benim için çok değerli. Gönlünüzün bu kadar içtenliği ve doğruları dobra dobra seslendirişi de ayrıca anlamlı.
Serpil hanım, "Yabancılaşma, Devleti Yönetenlerin heva ve hatasından kaynaklanır.Ben bu söze katilmiyorum.
Bir devlet sadece devleti yönetenden ibaret degildir.
Bir devlet halk sayesinde vardir herseyden önce" demişsiniz. "Ben özellikle bir kopuştan bahsetmiştim. Yabancılaşma bir kopuş, bir uzaklaşış ve bir küsme ise, başımzıda Şeyh Edebali'nin öğütlerine kulak verip de, "vatandaşın hatasını sineye çeken, vatandaşın kızgınlığını sevgiye dönüştüren İdarecilerimiz olmayışına ya da az sayıda olmasına bağlamıştım. İdareci dediğimizde de yalnızac üst seviyedekileri değil, belki de tüm kamu yöneticilerini kastetmiştim."
Şimdiki memurlar vermeye değil, almaya odaklı. Bu söz yıllarını Devlete adamış bir Yöneticiye ait. Almaya odaklı bir devlet memuru halkını küstürür. Şu sözleriniz harika bir gözlem:"Bir evde bile bir bütünlük yoksa kadin ayri yoldan erkek ayri yoldan giderse yikilir bir beraberlik.
Ve gercek su ki; herkes istedigi yoldan yürüyor devletimizde." İşte bu da yabancılaşma meydana getirir. Ayrı yoldan yürülürse, ayrı telden çalınırısa, Bey karısına, karısı Bey'ine yabancılaşır Allah korusun.
"Atatürk demistir
Bu millet olmasa ben hic birsey yapamazdim.
Bundan öte söz bilmiyorum ben." Çok doğru. Mustafa kemal Atatürk desteğini Millet'ten almıştır. Fakat ardından gelen İsmet İnönü, "en büyük düşmanımız Millet" demiştir.İsmet İnönü'den sonra "yabancılaşma" hız kazanmıştır.
Serpil hanım güzel yüreginize saglik.
Sonsuz sevgi ve saygılarımla.
Ahmet SANDAL
hicbitmez
ne korkunc bir söz degil mi degerli dost.
bir düsman etmis sanki bu sözü düsününce.
evet Atatürkten sonra olan yönetimler bütünlügü parcalamak adina var gücüyle caba sarfetmis sanki.bir cok millette zaten kuzu gibi hemencik uymus bu düzene.
saygilarimla tekrar.
Siz benim fikirlerimi çalmışsınız dersem, bana kızarmısınız? Ehli yazmış benim dile getiremediklerimi...!
Saygısızlık söz konusu ise özrüm peşin kulağımı çekmeniz yeterli...Öyle ya yozlaşmak yolsuzlaşmak yabancılaşmak benden uzak düşmana yakın ola...Diyeceğim...Ona da gönlüm razı değil...Rabbim tüm yürekleri kendini seven ehilllerden eylesin inşaallah...
Ahmet Sandal
Nilgün hanım, "Saygısızlık söz konusu ise özrüm peşin kulağımı çekmeniz yeterli..." diyerek, bu sefer daha da mahçup ettiniz. Ne kelime! Özür ne demek! Biz "Hoca" değiliz.
Nilgün Hanım, Duanıza ben de amin diyorum. Aynı sözlerle katılacağım dua kervanına "Öyle ya yozlaşmak yolsuzlaşmak yabancılaşmak benden uzak düşmana yakın ola...Diyeceğim...Ona da gönlüm razı değil...Rabbim tüm yürekleri kendini seven ehilllerden eylesin inşaallah..." Sağolun, varolun.
Selam ve sevgilerle.
Ahmet SANDAL
Yabancılaşma, Devleti Yönetenlerin heva ve hatasından kaynaklanır.
Ben bu söze katilmiyorum.
Bir devlet sadece devleti yönetenden ibaret degildir.
Bir devlet halk sayesinde vardir herseyden önce.
Ülkeyi yöneten isini basarisiz bir sekilde yapma amacini asla tasimazz büyük bir sorumlulugu vardir
ve her insan gibi ülke yönetimi gibi agir bir sorumlulugu olsada iki eli vardir.
Ülkeyi yönetenler demiyor ki; degerlerinizi unutun demiyor ki birbirinizi dolandirin demiyor ki kopun özünüzü yitirin.
Demiyor ki yolsuzluk yapin yoldan cikin yalakalik yapin yerine göre olun yani y y y y uzayabilir....
O yüzden herkes ilk önce kendini milletine layik bir sekile getirmeli
bizim ailemizden biz sorumluyuz yöneten degil.Ve her aile toluma yansiyor.
Sen köseyi dönmek icin en yakinini da harciyorsan bu devletin yüz karasisin demektir acikca.
Ama herkes bir yol tutmus herkes daha cok biliyor.Dediginiz gibi;
“adam sendecilik” anlayışının yaygınlaşması, “gemisini kurtaran kaptan” mantığının öne çıkması, bencilliğin prim yapması, “adalet, izan, vicdan, merhamet” gibi kavramların unutulması ve küçümsenmesi, bu kavramların yerine, “çal, çırp, rahat yaşa, altta kalanın canı çıksın, koptuğu yerden kopsun, benden sonra tufan” ve benzeri kavram ve deyimlerin geçerli olmasıdır.
Bir evde bile bir bütünlük yoksa kadin ayri yoldan erkek ayri yoldan giderse yikilir bir beraberlik.
Ve gercek su ki; herkes istedigi yoldan yürüyor devletimizde.
Demek ki insanlar kendi bildigine is yapmayacak birbirinin ardindan dalevere cevirmeyecek.
Yasa ve kanuna bosveripp kendi özel cizgisinde yürümeyecek.
Sonra da cikip bütün sorumlulugu Ülkeyi yönetene yüklemeyecek..
Hangi vicdana sigiyor bu bütün herseyi bir kisiye yüklemek hangi kitapta yaziyor ?
Atatürk demistir
Bu millet olmasa ben hic birsey yapamazdim.
Bundan öte söz bilmiyorum ben.
Yüreginize saglik.
Sonsuz saygimla
hicbitmez tarafından 7/12/2010 3:44:42 PM zamanında düzenlenmiştir.
Ahmet Sandal
Serpil hanım, "Yabancılaşma, Devleti Yönetenlerin heva ve hatasından kaynaklanır.Ben bu söze katilmiyorum.
Bir devlet sadece devleti yönetenden ibaret degildir.
Bir devlet halk sayesinde vardir herseyden önce" demişsiniz. "Ben özellikle bir kopuştan bahsetmiştim. Yabancılaşma bir kopuş, bir uzaklaşış ve bir küsme ise, başımzıda Şeyh Edebali'nin öğütlerine kulak verip de, "vatandaşın hatasını sineye çeken, vatandaşın kızgınlığını sevgiye dönüştüren İdarecilerimiz olmayışına ya da az sayıda olmasına bağlamıştım. İdareci dediğimizde de yalnızac üst seviyedekileri değil, belki de tüm kamu yöneticilerini kastetmiştim."
Şimdiki memurlar vermeye değil, almaya odaklı. Bu söz yıllarını Devlete adamış bir Yöneticiye ait. Almaya odaklı bir devlet memuru halkını küstürür. Şu sözleriniz harika bir gözlem:"Bir evde bile bir bütünlük yoksa kadin ayri yoldan erkek ayri yoldan giderse yikilir bir beraberlik.
Ve gercek su ki; herkes istedigi yoldan yürüyor devletimizde." İşte bu da yabancılaşma meydana getirir. Ayrı yoldan yürülürse, ayrı telden çalınırısa, Bey karısına, karısı Bey'ine yabancılaşır Allah korusun.
"Atatürk demistir
Bu millet olmasa ben hic birsey yapamazdim.
Bundan öte söz bilmiyorum ben." Çok doğru. Mustafa kemal Atatürk desteğini Millet'ten almıştır. Fakat ardından gelen İsmet İnönü, "en büyük düşmanımız Millet" demiştir.İsmet İnönü'den sonra "yabancılaşma" hız kazanmıştır.
Serpil hanım güzel yüreginize saglik.
Sonsuz sevgi ve saygılarımla.
Ahmet SANDAL