4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2006
Okunma
Toplumda; kaynana gelin sürtüşmelerine oldum olası rastlanır.Bu bizim toplumun kanayan yarasıdır!
"Yarasıdır"" diye kabullenmekte fayda var.İnkar etmenin hiç de haklı tarafı yok.
Her evde iki güç(!) arasındaki kavgalardan çıkan çatlak sesler,bin bir umutla kurulan
nice yeni yuvaların yıkılmalarına neden olmuyor mu?Bu olumsuzlukları; evli olanlar,bizzat
yaşayarak içlerine sindiriyorlar.
Bekarlar ise,çoğu anlatılanlara ya kulak misafiri olarak yakınlaşıyorlar ya da kendi aile içerisinde yaşananlara bizzat tanıklık etmek zorunda kalıyorlar.
Bu sürtüşmeler ;basit geçimsizlikler, irdelenip içeriğine bakıldığında; "inanınki ceviz kabuğunu
bile dolduramayacak kadar basit nedenlerle karşılaşmak her zaman mümkündür."
Farklı aile yapılarından kopup gelen iki genç insanın, kaynaşmaları ve uyum sağlamaları,
zaman alacaktır.Cicim ayları çabuk geçer.Hayaller, çabuk geçip gitmiştir.Gerçeklerin
acımasızlığı,artık kaçınılmazdır.Böylece her iki gencin birlikteliklerindeki yaşam kavgası,
yeni başlamıştır.Gençler,kendi problemlerini,sıkıntılarını;acı-tatlı,barış-küs çözmekle
uğraşa dursunlar , gel gör ki dışarıdan müdahaleler yavaş yavaş başlamıştır bile...
Damadın annesi,gül gibi koklayıp,uçan kuştan esirgeyerek büyüttüğü aslan gibi oğlunu
el kızına kaptırmanın acısını daha ilk günden belleğine yerleştirmiştir.Önceleri sükutu
tercih etmekle geçer günler.Günler geçtikçe dayanma gücü azalır.Sinirler gerilir.Kavga
etmenin yolları hazırlanmıştır.Çünkü her zaman;kadın, kadının düşmanı olmuştur.Bu kural,
değişmez.Ve de bozulmaz.Kadın,başka bir kadını yanında kesinlikle görmeye tahammül edemez
Bu çöküntü, aile fertleri birlikte duruyorsa yani hep birlikte aynı çatı altında yaşıyorlarsa, daha çabuk olacaktır.
Gençler, ekonomik istikrarlarını kazanmış olup da ayrı evde yaşıyorlarsa;doğabilecek kavgalara birlikte göğüs gerip çabucak kendilerini huzura kavuşturabilirler.
Aksi takdirde işler, kötüye sürüklenip gider.
Mutfak,kavgaya yol açmanın ,kozları paylaşmanın tam da zeminidir.Adeta karşılıklı
güçler, silahlarını burada çekerler,burada tetiklere parmaklar gider,horozlar burada
düşmeye başlar.Nedenler basittir:
"Yağı ,tuzu çok kullandın.Tavayı yaktın.Şekeri yere döktün.Bardağı boş
yere kırdın.Ne sakar gelinmiş!Oğlumun bahtı, kara çıktı!Nasıl ömür geçirecek bu kadınla,zavallı oğlum!"
Evin gelini,bu olup bitenleri,günlerce içine atar.Fazla dayanamaz, o da bir yerde patlar.Akşam işten gelen kocasına bütün öfkesini boşaltır:
"-Bu evde ya annen ya da ben!" diye tercihi ileri sürmüştür.Bir tarafta anası,diğer taraf-
ta karısı.Ne yapacağını şaşırır.O da içine atar.Tarafsız kalmaya çalışır.Ama nafile.Her iki tarafta da gel-gitler içerisinde debelenip durur...
İşin başka bir cephesindeki farklı rüzgarlar, çoktan esmeye başlamıştır bile.Gelinin kendi
annesi,kızının üzerindeki kara bulutları dağıtmak için kolları sıvamıştır:
"-Ulan ben bu kızı köle diye mi verdim sizlere?" sözleriyle savaşın ortasına fırlayarak
kendi tarafına yontmaya başlar.
Artık her iki taraftaki güçler, birbirlerine üstünlük sağlamak ve kendilerini kanıtlamak
için karşı saldırı ve savunmalara başlamışlardır.Günlerce devam eder bu karmaşa...
Sonunda kaynana ve gelin kavgaları,yeni kurulmuş olan bir yuvanın zamansız çökmesine ve
umutların yok olup gitmesine sebep olur...
Bu kavgaları yaşayanlar bilir ancak.Bekara avrat boşaması çok kolaymış!
Herkes kendi dünyasına çekilmiş olsa böyle olumsuz şeyler yazmak mümkün olur muydu?!...