- 675 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İsmi Saklı Bir Ağacın Öyküsü
Siz nereden bileceksiniz çocuklar
Büyükleriniz anlatamadılar
Çünkü susturulmuşlardı
Konuşturulmadı tüm canlılar
O ağacın dışında...
O ağaç ki;
Yere düşen bir çekirdekten filizlendi.
Kurak havalarda biraz nazlandı,
Yeşillendi yağmur damlalarıyla,
Gündönümünde boylandı.
Yaşına değdiğinde fidandı;
Kuşlarla şakalaşan,
İsmi bende saklı o ağaç...
Aradan geçen yıllarla ağaca döndü.
Bazen kargalar üşüştü tepesine,
Tarihi anlattılar kendilerince.
Bazen serçeler yuva yapıp,
Bir dalında konakladılar, cıvıl cıvıl...
En tepesine göçmen kuşlardan leylekler gelirdi,
Ara vermeden hiçbir bahara.
Leylekler ki uzun gagalarıyla,
Saatlerce dertleşirdi.
Ağaç bütün özüyle dinler,
Sır tutmasını çok iyi bilirdi...
Kimi zaman rüzgârlar girerdi de koynuna,
Komşu ağacın dallarını,
Dalına değdirirdi zaman.
Bu dokunuşlardan doğan ne büyük aşklar yaşamıştı.
Ve her aşık oluşunda, beyazımsı pembe çiçekler açmıştı...
Derken gölgesinde iki sevgili,
El ele geçirmeye başladılar saatlerini,
Ağaç çaktırmadan, yani ses çıkarmadan onları dinlerdi,
Onlar ki kumrular gibi,
Aldırış etmeden ağaca
Birbirlerine sarılarak, koklaşarak
İsmi bende saklı ağaç ise mahcup dururdu,
Biraz da meyveleri kızararak...
Tam ömrünün çeyreğindeyken,
Bir karanlık eylül ayında
Üç- beş adam geldi,
Baktılar ağaca asık suratlarıyla
Kimi tulumlu ve düşünceli
Kimi kravatlı, takım elbiseli,
Boş bakışlı
Ve de iki sevgiliye benzemeyen adamlar...
Tulumlularca tutulurken şerit metreler,
Ağaçtan yapılan kalemlerle,
Ağaçtan yapılan kağıtlara, bir şeyler yazıp çizdi ötekiler.
Ağaç izledi onları, fakat içi buruktu
Çünkü adamların yüzünde meymenet yoktu…
Özsuyunu bile aktaramamıştı henüz köklerine,
Mevsim son bahardı fakat
Sararmamıştı yeşil yaprakları
Eylül rüzgârına inat...
Bir sabah gün doğarken,
Güneşi beklemekte
Ve de üzerine düşen
Sabah çiğlerinden kurtulmak isterken,
Sarsıldı iğrenç bir motor gürültüsüyle,
Gövdesinde gezinmeye başladı, çelik dişli testere,
Yıkıldı dallarıyla olduğu yere,
Ömür biçilmişti, yaratandan izinsiz,
Altı üstü, on dakika içinde...
Yine kargalar üşüştü yerde yatan gövdesine,
Gagalarken yapraklarını,
Anlatmaya başladılar tarih sayfalarını
Ne eylüller görmüşlerdi uzun ömürlerinde
Haksızlıklar, kanlar, savaşlar, çoğunluktaydı,
Nefes almak için,
Arada bir barışlarda vardı karga sesinde...
Oysa yuvası yıkılan serçeler
Ve diğer kuşlar telaşlıydı.
Leylekler ise uzaklarda ve de habersizdi,
Bir yuvalarının daha yıkılışından.
Birkaç hafta kaldı öylece, düştüğü yerde,
Can çekilmemişti henüz hücrelerinde,
Yeniden yeşillenmek istedi yaprakları,
Fakat kurumaktaydı, yavaş yavaş öz suları...
Kereste dediler,
Belki biçilecekti bir hızar atölyesinde,
Ya mertek, ya cerek, ya direk, ya da tahta.
Belki dönüştüreceklerdi kim bilir? İsa bulup çarmıha…
Belki de ateşlere atılacaktı, dumanı tüten bir ocakta...
Keşke dedi içinden,
Bir çeyiz sandığı olsam,
Ya da sevgililer vardı ya gövdeme yaslanan,
Hani, kumrular gibi el ele dolaşan,
Tahta bir beşik olsaydım yuvalarında
Ve sallansaydım her "ınga" sesi duyduğumda.
Ya da bir kaval olup dolaşsaydım koyun-kuzuyla,
Ya da eşlik etseydim bir saz olup derde ortak türkülere,
Koy verseydim ağıtlarımı, genç kesilmişliğe...
Ama olmadı;
Kadersizdi ağaç,
Onca açlık duyan var iken meyvelerine,
Soydular kabuklarını, anadan üryan,
Çıplaktı, idam sehpasının üstünde duran,
Çıplak bir darağacı,
İsmi bende saklı...
Cinsinin türünün ne önemi vardı
Netice de ağaçtı netekim ( ! )
Ne kadar acıydı ki;
Tanımıştı delikanlıyı ağaç
Henüz tan ağarırken,
Postal seslerinin arasında yaklaşıyordu usul usul
Bu kez sevgilisi yoktu yanında,
Sehpaya çıkarken bağlıydı elleri
Dokunamadı elleriyle eski dostuna…
Ağaç dille geldi
Ve asıl dedi, sevgilileri ayırmak daha da acı.
Sonra; kuruyan gövdesinde kalan, son damla ile ağladı, ağladı, ağladı...
Artık yeşertecek suyu kalmadı, tamamen kurudu...
Gövdesinde asılı delikanlıyla henüz vedalaşamadan,
Gelen Leyleklerin kendisini aradığından bile haberdar olmadan,
Bir son damla ve bir yok oluştu,
Yetim kalanlar ise,
Dallarına yuva yapan serçeler, leylekler,
Kısaca kollarında yaşayan yüzlerce kuştu.
İsmi bende saklı bu ağacın romantik/dramatik öyküsü,
Trajedik bir şekilde son bulmuştu
Gövdesinde asılı
Ve mahkeme kararıyla reşit kılınmış
Fidan gibi delikanlıdan önce…
Toprak ve Kar’dan- C.Eroğlu
( www.cemaleroglu.com )
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.