- 564 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sandığım;
- Seç, beğen, beğenmezsen de al,
Senin için biriktirdim göremediğin günleri
Geç-miş !
- olsun ...
Parmaklarım küllenmiş öyküler gibi kokuyor. Tütün. Gözümde tütüyorsun !
İlk kez, ölmek istemeyen çınarlar gibi, dipten dipten büyüyorum. Kökten. Kök. Söktürdün.
Darmadağın olmuş bir yataktan darmadağın düşleri sen toplayacaksın. Bense, satır aralarından sana ait olmayan cümleleri birbir ayıklıyor olacağım. Bizi hiç başaklar gibi kavruk ve bereketli dualarla besledin mi? Öyle ya, beslenseydik, büyürdük. Çelimsiz hafızam güneş görmediğinden, çarpık. Bir adımı, bir seni unutmadım. Hayret !
Bir de şunu unutmam. Yaz geliyor diye tüm pencereler görmemişçesine açık. Sarmaşıksız teras, nemli duvar, yıkık dökük yaşanmışlıkların fuhuş yuvası evim ve akşamdan kalamamış ben. Güneşe açız. Öylece beklerken, sanki ellerimde anneme küstüren rengarenk uçan balonlar. Yani ben. Güneşi beklerken, seni bekliyordum. Önce bir dişi, ardından bir erkek, sinek. O yaza hevesli günden içeri alabildiğim tek konuklar. Kondular. Gecekondular. Onlar kadar varoştu hayallerim, ama onlar kadar yerleşik. Tek eksik. Ve tek gereken. Sendin. GÜneş gibi, sen de gelmedin.
Yazları sevmem ben.
Yaz bunu bir kenara.
Lazım olacak.
Eğer geleceksen bir yaz günü geleceksin ki pencereler yine ardına kadar açılacak. Gelecek sin ve gözünün içine baktığım çorak saksıdan oğulotu bitecek. Geleceğimsin. Yoksa yarınlarımı, kaç gün yaşadığımı, ne kadar büyüdüğümü unutacağım. Ve ne kadar büyüdüğünü oğulotunun. Sana söz, menekşelerim de olacak ve betonda oturmayacaksın artık, gözlerin menekşeye dönecek. Seveceğim yazları. Yeniden. Yazacağım. Yaz’ı.
- Bir de buraya bak.
Tanıştığımızda giydiğin kıyafetin rengini hiç sormadın bana. Bilmem. Gittiğinde ben bu şarkıyı devirmiştim gözlerime. Çığ kadar donuk, çığ kadar hareketli, çığ kadar yıkıcıydı gözyaşlarım. Yık-an-dın. Yıkan-dım.
Yalnız, dokunma şarkıya. Dokunamazsın. Eline gelmez şarkı. Elimden gelmez, o şarkıyı ellerinden içmek. Şarkı şu yastığın altında. Daya kulağını, dayan. Ben dayanamıştım ve şarkı bitmişti.
Sen bitirme şarkıyı, dinle. Dinlen.
Evet, evet, duydun. Değil mi?
Ne diyor?
- Dönülmez akşamın ufkundayım.
Hayır, bu değil.
Ardından dönülmez akşamlı şarkılar dinlemiş olsaydım, bu ufukta seni bekliyor olmayacaktım ve gelmeyecek, gelsen de karşında biraz zayıflamış, biraz kirletmiş de olsam sakalımı, birikmiş öykülerimle karşılayamayacaktım seni. Çok özledim seni. Sahi, ne zamandı gidişin?
Kıştı. Seni beklemeye yeni başlamıştım o zaman. Kirpiklerimde buz tutmuş rüyalarımı seninle ısıtmayı unutmamıştıım çok şükür. Yeni demlenmiş çay gibi kokuyor ve yumuşuyordu camların buharına ziyan etmediğim ismin. Seni özlemeye yeni başlamıştım o zaman.
- Sahi, "sandığım" sandığın bir şey var mı, sevdiğim?
Tüm bunlar hala hayal.
Senin için ancak düşlerimi biriktirebildim.
Eti kemiği dili yok emeklerimin.
Haklısın büyümedim.
Hala çelimsiz, hayata duruşum.
Ama dedim ya ilk kez, ölmek istemiyorum.
Çınarlar gibi. Gizlice yaşlanırken ben. Büyüyemedim.
Geç- miş..
Olsun !
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.